Kılıçdaroğlu'ndan barolarla ilgili düzenlemeye tepki: İntikam duygusuyla yönetilmez
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'dan barolarla ilgili düzenlemeye tepki: Devlet etki ve tepkiyle yönetilmez. İntikam duygusuyla bir devleti yönetiyorsanız, o devleti tahrip ediyorsunuz demektir.
Fotoğraf: DHA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir Ülke Bir Kent" YouTube kanalının canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu, Gezi Parkı direnişinde Eskişehir'de dövülerek öldürülen üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz'ı 7'nci ölüm yılında anarak sözlerine başladı.
O dönemde yaşanan süreci aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"İktidar sahipleri yaptıkları hatanın farkına vardılar mı? Hayır, varmadılar. O baskıcı yönetimin dozu artarak bugüne kadar geldi. Dolayısıyla biz 20 Temmuz sivil darbesinden sonra Türkiye'de yeni bir sürecin başladığını biliyoruz ve bir darbe süreci içerisinde kurultayımızı yapacağız. Kurultayımız bir iktidar kurultayı ve iktidara geleceğimize de inanıyoruz. Bu kurultayda iktidara geldiğimizde neleri yapacağımızı anlatacağız. Bir kişi hemen hemen toplumun bütün dokularına sirayet etmiş durumda ve onun verdiği talimatla devletin çarkı dönebiliyor. Biz bu kurultayda iktidar olduğumuzda neleri yapacağımızı tek tek anlatacağız, bununla ilgili bir de manifesto hazırlığımız da var, onu da açıklayacağız."
PARTİDE YÖNETİMİNDE DEĞİŞİKLİĞE GİDİLECEK Mİ?
"Partide yönetim değişikliğe gidecek misiniz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, kurultayda delegelerin 60 kişiden oluşan Parti Meclisini (PM) seçeceğini, kendisinin de bu 60 kişi arasından MYK üyelerini belirleyeceğini aktardı.
Burada PM'nin oluşmasını sağlayan delegenin kararının çok önemli olduğuna vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "Ben güzel bir kurultay olacağına inanıyorum. Değişim, evet tabii ki. Şunu söyleyeyim, son 10 yılda, varolan partilerin içinde ileriye dönük en büyük değişimi yaşayan parti CHP'dir, geriye dönük en büyük değişimi yaşayan parti de AK Parti'dir. Bu da hayatın bir başka gerçeği." diye konuştu.
"ÇOKLU BARO" PLANI
Meclis Genel Kurulunda görüşülen barolara ilişkin düzenlemeyle ilgili AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan'ın "Bu bir tepki yasasıdır." dediğinin belirtilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "20 Temmuz sivil darbe süreci içerisinde yaşadığımızı söyledim, Baro başkanlarının Ankara'ya girişinin yasaklanması, polislerden etten duvar oluşması, baro başkanlarının asfaltın üzerinde oturması ve bu fotoğrafların tüm dünyada görülmesi üzerine sizin ayrıca bir açıklama yapmanıza gerek yok. Bu tablo, bu fotoğraflar Türkiye'de demokrasinin olmadığını, yargının vesayet altına alındığını gösteriyor." dedi.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bülent Turan, 'bir tepki yasasıdır' demiş. Devlet etki ve tepkiyle yönetilmez, devlet akılla, bilgiyle, denetimle yönetilir. İntikam duygusuyla bir devleti yönetiyorsanız, ortada bir devlet var ama o devleti tahrip ediyorsunuz demektir. Avukatlar ne yapmış? Görüş beyan etmiş. Olabilir, beğenirsiniz veya beğenmezsiniz. Karşı çıkarsınız, size oy verir veya vermez. Bu baro başkanları içinde değişik siyasi fikirde olan başkanlar var, bunların tamamı karşı çıkıyor. Bu yapılanın doğru olmadığını söylüyorlar. Siz bir kişiye kızıp yorganı yakmaya çalışıyorsunuz, devleti tahrip etmeye çalışıyorsunuz. Bu, devleti tahrip yasasıdır aslında. Ben bir kişiye kızılıp da bunun bir tepki yasası şekline dönüştüğüne inanmıyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tavrını eleştiren Kemal Kılıçdaroğlu, her alanda Türkiye'nin ayrıştırıldığını savundu. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Şu anda Devlet Bahçeli'yle beraber, egemen güçlerin Türkiye'deki taşeronluğunu yapıyorlar. Parçalamayı her alanda yapıyorlar, yargıda yaptılar, medyada yaptılar, şimdi barolarda yapıyorlar. Sendikalarda yaptılar. Her alanda Türkiye'yi ayrıştırmak, Türkiye'yi bölmek, Türkiye'yi kutuplaştırmak, bir çatışma ortamından bir şey çıkarıp tekrar baskıcı yönetimi pekiştirmek gibi bir amaçları var. Erdoğan'ın görevi bu ve bu görevi yerine getiriyor. Bu görevi yerine getirirken de parlamentoda kendisine ait milletvekilleri var, kendisine destek veren MHP'li milletvekilleri var, bunlar doğrudan doğruya Erdoğan'ın emir ve talimatından çıkmıyorlar. Bunlar oyu halktan alıp halkı yok sayıp bir kişinin iradesine bakıyorlar. Bunlar 'biz milletvekiliyiz' demesinler 'biz sarayın vekiliyiz' desinler. Siz bu düzenlemeyi yapıyorsunuz, Adalet Bakanlığının, bakanın, baroların, hukuk fakültelerinin görüşünü almıyorsunuz. Kimin görüşünü alıyorlar, egemen güçlerin."
"YOK OLAN NE? DEVLETTEKİ LİYAKAT SİSTEMİ"
Sakarya'daki havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamalarla ilgili değerlendirmesi sorulan Kılıçdaroğlu, fabrikanın yasalara, tüzüğe ve yönetmeliğe göre kurulmadığını, havalandırma sisteminin eksik olduğunu ve çalışanların da her an bir patlama olacak kaygısı yaşadıklarına ilişkin ifadelerinin olduğunu söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Türkiye'de insan hayatı çok ucuz aslında. Öldüğünde hepimiz üzülüyoruz, Allah'tan rahmet diliyoruz. 3 gün sonra hatta 3 gün bile sürmüyor 2 saat sonra her şeyi unutuyoruz. Çünkü yeni bir felaket çıkıyor karşımıza. Onun için de üzülüyoruz, o zaman da Allah'tan rahmet diliyoruz, 'İnşallah böyle bir olay olmaz, Türkiye'de kimsenin başına gelmez' diyoruz. Tam o konuyu biraz oturup düşünürken başka bir felaket çıkıyor. Türkiye aslında bir felaketler ülkesi olmaya başladı. Ekonomik açıdan öyle, günlük yaşamımızda öyle, esnafa bakıyorsunuz perişan, patlamalara, can kayıplarına... Şu gerçeği de unutmamak gerek, iş kazalarında dünya üçüncüsüyüz, Avrupa'nın da birincisiyiz. Yani iş cinayetlerinde. İnsanların hayatları bu kadar ucuz mu? 'Önlem alın' diyoruz, önlem alınıyor. Şimdi hukuken her şey var, onun altını çizeyim. Yasa var mı var, tüzük var mı var, yönetmelik var mı var. Yok olan ne? Devletteki liyakat sistemi. Yani bu işi denetleyecek kişi, liyakatli kişi olursa, bu işi bilen bir kişi olursa o kişi gidip denetlediği zaman raporunun gereği ilgili kuruluşlar tarafından yerine getirilirse, bunlar önlenir niye, önlenmesin. Sadece patlayıcı madde üreten fabrikalar bizim ülkemizde mi? Hayır, pek çok ülkede var. Ama bizde maalesef bunların hiçbirisine uyulmuyor."
CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI
"Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylık fikri aklınızdan geçiyor mu?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Ben öteden beri şunu hep söyledim, yine söylüyorum. Bir koltukta iki karpuz taşınmaz. Hem genel başkan olacaksın hem cumhurbaşkanı olacaksın, bu doğru değil. Paralel yapı var zaten orada. O paralel yapıyı şimdi aşağıya kadar taşıyorsunuz. Şimdi cumhurbaşkanını temsil eden iki kişi var ilde, biri vali biri de AK Parti il başkanı. İkisi de eşit aslında bunların. Yani vali de Erdoğan'ı temsil ediyor, AK Parti il başkanı veya ilçe başkanı da. Hem bu düzene karşı çıkacaksınız hem de 'Hayır ben de bu koşullarda olacağım' diyeceksiniz, doğru değil, ben bunları kabul etmiyorum." yanıtını verdi.
CHP Genel Başkanı'nın "Cumhurbaşkanlığını istemiyorum" demesinin iddiasızlık olarak yorumlandığının belirtilmesi üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, "Hiç meraklanmayın. Göreceksiniz Türkiye'ye gerçekten demokrasiyi getireceğiz, Türkiye 100 yıl sonra Cumhuriyet'ini gerçek anlamda bir demokrasiyle taçlandıracak, bunu yapacağız, bu konuda kararlıyız. Onun dışındaki böyle yapay tartışmalar, yok cumhurbaşkanı olacak, yok bilmem ne olacak, yok aday olacak, yok aday olmayacak, yok şunlar bunlar... Bunlar o kadar basit ve sıradan tartışmalar ki insanı yoran tartışmalar. Bizim bir ittifakımız var yeri ve zamanı gelince oturulur, konuşulur. Yani dereyi görmeden paçayı sıvamak, 'Efendim ben şöyle yapacağım, ben böyle yapacağım' demek... Bu bir birikim işidir, akıl işidir, bireysel bir olay değildir, demokrasi, Türkiye ve Türkiye'nin geleceği olayıdır. Bu çerçevede bakmak, değerlendirmek lazım." ifadelerini kullandı. (AA)