Avcılık=Yaşam hakkı ihlali
"Avcılık bir spor, eğlence, turizm, ihale değildir. Doğal yaşama ve yaban hayatına karşı bir katliamdır, yaşama ve kutsal olan hiçbir şeye saygı göstermemektir."
Fotoğraf: Evrensel
Doğa ÇITAK
Ege Üniversitesi Hayvan Hakları Topluluğu
Her yeni güne, yeni bir olayla başladığımız şu günlerde gündemimiz asla bitmiyor ve bitmediği gibi mutlaka üstüne hakkımızı savunmamızı gerektirecek yeni bir olay ekliyorlar. Bir yanda çoklu baro sistemi, tacizler, şiddetler diğer yanda sokak hayvanlarına yapılan işkenceler, bize hiçbir zararı dokunmayan dağ keçileri ve nesli tükenmekte olan kuşlarımıza verilen ölüm izni…
Güzel olan her şeyi yok etmeye yeminli gibi ‘’para babası’’ iktidar... Ormanları bitirdiler, gölleri kuruttular şimdi sıra canlılara geldi. Bir hayatı, canlıyı yok etmenin komisyona, oy birliğine veya bir izne bağlı olması çok korkunç. Merkez Av Komisyonu denilen komisyon, bünyesinde 21 üye bulunduruyor. Bu üyelerden 11’i avcı, avcı temsilcisi, av derneği üyesi ya da avlak sahibi. Arada bir toplanıp ‘’şimdi hangi türü yok etsek’’ diye karar veriyorlar ve verdikleri karar doğrultusunda bir ‘hayat’ yok olup gidiyor. Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 1. ve 4. maddeleri uyarınca bütün hayvanlar eşit haklara ve vahşi hayvanlar yaşama hakkına, kendi doğal çevrelerinde özgürce üreme hakkına sahiptir. Aynı zamanda Türkiye’nin taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin 6. ve 8. maddeleri uyarınca nesli tehlike altındaki türleri korumayı taahhüt etmiş olmasına rağmen uluslararası mevzuatlar görmezden gelinerek bir karar alınmıştır. Diğer yandan Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi’ne göre Dersim'de bulunan dağ keçileri nesli yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan ve kesin olarak koruma altına alınması gereken hayvan türü olarak belirlenmiştir. Fakat İl Valilik Av Komisyonu’nda, korunması gereken tür olarak bilinmesine rağmen, dağ keçilerinin katledilme kararı verilerek uluslararası sözleşmeye aykırı davranılmış, Bern Sözleşmesi çiğnenmiştir.
Şunu çok net bir şekilde anlamalıyız ki avcılık bir spor, eğlence, turizm, ihale değildir. Doğal yaşama ve yaban hayatına karşı bir katliamdır, yaşama ve kutsal olan hiçbir şeye saygı göstermemektir. Bu dünya hepimizin, doğa sadece biz insanların değil içinde bulundurduğu tüm canlıların evidir. Dağındaki keçisiyle, uçan kuşuyla, sokaktaki kedisiyle, ağaçtaki meyvesiyle, göldeki suyuyla hepimizin… Ve biz tüm canlıların yaşam hakkına sahip olduğu bilinciyle hareket edip sesini çıkaramayanın sesi olmalıyız, hakkını arayamayanın hakkını aramalıyız. Fakat ne yazık ki ülkemizde hayvanların yaşam hakkına saygı gösterilmediğini bu zamana kadar pek çok olayda gördük. Ne sokakta uykusunda arabayla ezilen Max köpek için, ne tecavüz edilen onlarca hayvan için ne de bir katliam biçimi olan avcılığı önlemek için herhangi bir yasa çıkarılmıyor. Tam tersi her geçen gün teşvik edici kararnameler yayınlanıyor. Çünkü neden para uğruna katliam yapmak varken bir hayvanın derdine düşsünler, onlarında bir canlı olduğu bilinciyle hareket edip yaşam haklarına saygı göstersinler ki?