13 Temmuz 2020 11:42
Son Güncellenme Tarihi: 13 Temmuz 2020 11:43

OHAL'in 3. yılında mağdurların yoksulluğu büyüdü, psikolojik desteğe ihtiyaç arttı

OHAL’in yol açtığı mağduriyetlere mercek tutan “Üçüncü Yılında OHAL’in Toplumsal Maliyetleri Raporu” kamuoyu ile paylaşıldı.

Görsel: KHK’lı Platformları Birliği

Paylaş

15 Temmuz darbe girişiminin ardından yayımlanan OHAL kararnamelerinin üzerinden 3 yıl geçti. KHK ile görevlerinden ihraç edilenlerin durumuyla iligili çalışmalar yapan HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Mağdurlar İçin Adalet Platformu’ndan Doç. Bayram Erzurumluoğlu, 3'üncü yılında ‘OHAL’in Toplumsal Maliyetleri’ adlı raporun sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı.

Rapora göre KHK ile ihraç edilenler iş bulamadı, yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kaldı.

Son 3 yıldaki enflasyon oranlarının KHK'lileri ve yakınlarını yoksullaştırdığına dikkat çekilen rapora göre mağdur yakınlarının hane halkı gelirlerinde yüzde 60'lık bir kayıp oldu. Yine rapora göre OHAL/KHK mağdurları arasındaki işsizlik oranı ise yüzde 46 seviyesinde.

Raporda üçüncü yılda psikolojik desteğe ihtiyaç duyanların sayısının da arttığına dikkat çekildi

GELİRLER DÜŞTÜ, YOKSULLUK ARTTI

Kadıköy evlendirme dairesinde yapılan açıklama ile paylaşılan rapor 1667 sayfadan oluşuyor. 20 Temmuz 2019 ve 9 Eylül 20119 tarihleri arasında hazırlanan rapor, Türkiye'nin 81 ilinden 3 bin 104 kişi ve dünyanın 33 ülkesinden 201 kişinin katılımıyla oluşturuldu.

Adıyaman Üniversitesindeki görevinden 672 sayılı KHK ile ihraç edilen Mağdurlar için Adalet Platformu üyesi Sosyolog Doç. Dr. Bayram Erzurumluoğlu, HDP Kocaeli milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, KHK’lı Platformları Birliği ve  Mağdurlar için Adalet Platformu tarafından hazırlanan rapor, OHAL’in yol açtığı mağduriyetlere mercek tutuyor.

20 Temmuz 2019-9 Eylül 2019 tarihleri arasında internet yoluyla gerçekleştirilen araştırma sonucu hazırlanan raporda, OHAL ve KHK mağduru, mağdur yakını veya mağduriyeti olmamakla birlikte ülkeye ve topluma yaşatılanlar hakkında görüşünü beyan etmek isteyen 3 bin 305 kişiyle yapılan görüşmelerin sonuçları yer alıyor.

Araştırmaya katılanlardan 3 bin 104'ü Türkiye'nin 81 ilinde, 201'i ise dünyanın 33 farklı ülkesinde ikamet ediyor.

Araştırmaya katılanların yüzde 91,7’si, kamu sektöründe çalışırken ihraç edildiklerini söylerken yüzde 62,2’si çalıştıkları/çalıştırdıkları kurumun KHK ile kapatılması veya kayyum atanması neticesinde, yüzde 23,3’ü çalışma/meslek lisanslarının iptal edilmesi sonucunda işsiz bırakıldıklarını belirtti.

Rapora göre OHAL/KHK öncesi aylık gelirleri ortalama 4 bin 600 lira olanlar gelirlerinin yüzde 70’ini kaybetti ve aylık gelirleri ortalama 1400 liraya düştü. Mağdur yakınlarının hane halkı gelirlerinde ise yüzde 60'lık bir kayıp oldu.

Raporda son 3 yıldaki enflasyon oranıyla KHK mağduru ve yakınlarının daha da yoksullaştığına dikkat çekildi.

OHAL/KHK mağdurları arasındaki işsizlik oranının ise yüzde 46 olduğu belirtildi.

Yine araştırmaya katılan mağdurların yüzde 50'si yani yarısı, bir şekilde bulunduğu yerden göç etmek zorunda kaldı.

Rapora göre mağdur yakınları, aile fertlerine yaşatılan mağduriyetler nedeniyle, kendileri de yüzde 62,7 oranında tıbbi/psikolojik destek alma ihtiyacı hissetti.

"SADECE KHK'LİLERİ DEĞİL, TÜM TOPLUMU ETKİLEYEN BİR KIRIM"

Toplantının açılışında konuşan Gergerlioğlu yaptığı açıklamada, "Tüm toplumu etkileyen, sarsan bir kırımın, felakatin olduğunu görüyoruz. KHK'liler işlerinden ihraç edilmekle kalmadı. Bizim gördüğümüz özel sektörde de çalışılmasının önüne geçilen, sosyal yardımlaşma ödenekleri kesilen bir topluluktan bahsediyoruz" dedi.

KHK mağdurlarının çevreleri ile birlikte 1.5 milyon kişi olduğunu belirten Gergerlioğlu, "OHAL mağduriyetini yaşayanların yüzde 99,1'i en az üniversite mezunu. Bir toplumun beline balta vurmak istiyorsanız işte bu KHK rejimini inşa edersiniz. KHK'lilerin yüzde 83'ü toplumsal dışlanma yaşamış. OHAL mağdurlarının yüzde 50'si oturduğu yeri değiştirmiş, tehcire uğramış.

15 Temmuz 2016 sonrası, işsiz bırakılan KHK/OHAL mağdurları arasında, mevcut işsizlik oranı yüzde 46’dır. Bir işte çalışanların çoğunluğu sigortasız ve/veya düşük kazançlı işlerde çalışıyor. Ankara'da Vakıflar Genel Müdürlüğünden bir bina kiralamak isteyen birisi Vakıflar Genel Müdürlüğüne başvurmuş. 'Sana kiralayamayız, daha önce KHK'li birine verdik müdür hemen çıkarın dedi, aynı şeyi yaşamayalım' demişler, yani kiracı bile olamamış" diye konuştu.

Gergerlioğlu, hazırlanan raporun Cumhurbaşkanlığına ve birçok sivil toplum kuruluşuna iletileceğini söyledi.

İNTİHAR ORANLARI TÜRKİYE ORTALAMASININ 20-30 KATI

Gergerlioğlu'nun ardından Doç. Dr. Bayram Erzurumluoğlu rapora dair bazı verileri paylaştı. 1 hafta sonra OHAL'in dördüncü yılını tamamlayacağını hatırlatan Erzurumluoğlu, KHK mağdurları arasında intihar oranlarının çok yüksek olduğuna dikkat çekti. Erzurumluoğlu, "Türkiye ortalamasının 20-30 katı üstünde intihar oranları. Boşanma oranlarını da TÜİK verileri ile karşılaştırdığımızda Türkiye ortalamasının 50-60 kat üstünde olduğunu görüyoruz. Ölüm oranlarının yüksek olması niyetleriydi zaten. Bunu açıkça söylediler" ifadelerini kullandı.

"HİÇBİR ŞEY HUKUKSUZ DEĞİLDİ, ÇÜNKÜ HUKUK YOKTU"

Bu süreçte kimin kahraman ya da hain ilan edildiğinin keyfiliğe dayandığını söyleyen Erzurumluoğlu, "Bu cemaati bu hükümet parlattı. 'Ne istedilerse verdik' dediler. Sonra kendilerini Allah affetti. Bankanın okulun önünden geçen hain oldu, 3 kuruş bankada parası olanın anasını ağlattınız. Mesela bankaların kurdelalarını kesenler nerede? Birilerinin kardeşi rektör yapılırken, Bank Asya'da çalışan birileri bir yerlere atanırken bankanın önünden geçenler hain oldu. Bank Asya ile ilgili suç varsa kurdeleyi kesenler ne yapıyor? Bank Asya'nın 1 buçuk milyon mudisi var ama sadece 60 bin kişiye dava açılmış, neye göre? Kısaca hiçbir şey hukuksuz değildi, çünkü hukuk yoktu" diye konuştu.

HÜDA KAYA: AKP, KHK ZULMÜNÜ KURUMSAL HALE GETİRDİ

Toplantıda söz alan HDP Milletvekili Hüda Kaya, "Her geçen sene daha büyük dramlara, telafisi mümkün olmayan acılara neden olan bir durum. Böyle bir şey olur mu, ölmüş babasının ismini veremeyen insanlar var! Çocukları, kendileri iş bulamıyor insanların, çünkü KHK'li olduklarını öğrenenler iş vermekten vazgeçiyorlar, ev bulamıyorlar. Bunları belki eskiden de yaşıyorduk ama AKP, KHK ile zulmü kurumsal ve örgütlü bir hale getirdi" dedi.

SEVİNÇ: UMARIM BİRBİRİMİZİ ANLAMAK DOĞRULTUSUNDA SONUÇ ÇIKARIRIZ

Ardından KHK ile ihraç edilen akademisyen Murat Sevinç konuştu. "Ben ilk imzacılardan değildim. Arkadaşlarıma destek olmak için imza atan ikinci guruptaydım. Arkadaşlarımla beraber 686 nolu KHK ile ihraç edildim" diyen Sevinç, şunları söyledi:

"Ben de işsizim. Barış Akademisyeni olarak atılınca başka bir şey olmuyor. Hepimiz aynı şeyi yaşıyoruz.

Ömer Faruk Bey 'toplum sessiz' kaldı dedi. Vallahi bizim dışımızda bir toplum yok. Benim hocalarım '80'de cezaevine düşerken bugün sessiz kalanların annesi babası da sessizdi! Umarım bu yaşadıklarımız hepimizin canını aynı şekilde yakıyordur da bu musibetten birbirimizi anlamak doğrultusunda bir şey öğreniriz."

"SİVİL ÖLÜME MAHKUM EDİLDİK"

Raporun ilk bölümünde KHK ile işlerinden ihraç edilenlerin anlatımlarına yer verildi.

Mağduriyetlerini dile getirenler arasında hakimler, savcılar, akademisyenler, polisler, öğretmenler, mühendisler ve daha birçok meslek örgütünden ihraç edilen kişiler var. Çoğu KHK'li, ihraç edildikten sonra iş bulamadıklarını, sosyal ortamlardan uzaklaştıklarını belirtti.

OHAL’in olumsuz etkilerinin kendisini birçok alanda da gösterdiğine vurgu yapılan raporda bu etkiler şöyle sıralandı: "Beyin göçü, finansal sermayenin kaçışı, sosyal kültürel güçte zayıflama, yeni üretim, modernizasyon, genişleme ve stratejik yatırımlarda kayıplar."

KHK'lilerin anlattıklarının bir bölümü şöyle:

“Çalıştığım işyeri kapatıldı. Çalışma lisansım iptal edildi. Mesleğimi yapamıyorum, simit satıyorum aç kaldım aç! Suçsuz yere mağdur edildim. Çocuklarımın rızkı gasbedildi. Ailemden ayrılıp yurt dışında yaşamak zorunda kaldım. 3 yıldır çocuklarımı göremiyorum. 2,5 yaşındaki çocuğumu hiç göremedim. Bir anda işsiz ve vasıfsız ilan edildik. Bir anlamda sosyal bir soykırım... Çalıştığım şirkete atanan kayyum tarafından işten çıkartıldım. İşten çıktıktan sonra e-devletteki çalışma bilgilerimde şüpheli yazıldı. Yeni doğan bebeğim ve çalışamayan eşimle birlikte işsiz ve ortada kaldık. Benim ailemin hayatı ve yaşama şansımız kalmadı, yok olduk. Hangi birini yazayım, bu alana sığmaz! Sivil ölüme mahkum edildim. Diri diri gömdüler. Polis, kötü davranma konusunda hakikaten uzmanlaşmış. 19 Temmuz’da okula gittim, o bakışlar yetti hocam...”

"GELEN AVUKAT 'İTİRAFÇI OL' DEDİ"

Raporda anlatımları dikkat çeken 11 yıllık eski bir savcı ise şöyle diyor: “ByLock kullanmadığı tespit edildiğinden denilerek tahliye edildim. Çıktığımda kimse bana iş vermek istemedi. İş verirlerse devlet tarafından vergi müfettişleri gönderildiğini söyleyenler oldu. Şu an tavuk aldım, yumurta satarak geçinmeye çalışıyorum.”

Raporda dikkat çeken başka bir konu ise gözaltına alınan kişilerin CMK tarafından atanan avukatlarla ilgili anlatımları oldu: “Avukat itirafçı olmam için baskı yaptı. Avukat uyuyordu ben ifade verirken. Avukat ve polisler psikolojik baskı uyguladılar. Avukat sadece oradaydı... Avukat 'ne biliyorsan anlat' diyordu, itirafçı olmamı istiyordu. Avukatın aleyhime ifade verdiğinin farkındaydım. CMK avukatı konu mankeni gibiydi. Avukat formaliteydi. Benim değil polisin tarafında idi ama tarafsızmış imajı veriyordu. Her şey göstermelikti. Beni görür görmez 'hadi itirafçı ol' dedi.”

GÖZALTI VE İFADE SÜRECİ: EŞİN ELİMİZDE, ÇOCUKLARIN YETİMHANEDE BÜYÜYECEK ...

15 Temmuz darbe girişiminin ardından gözaltına alınarak ifade verenlere de söz hakkı tanındı. Bu kişiler ise işkence gördüklerini, aileleriyle tehdit edildiklerini ve kötü muameleyle karşılaştıklarını anlattı: “Eşin de elimizde, ona göre... Çocukların yetimhanede büyüyecek. Hapishanede çürüyeceksin. Bana cemaatten olmadığını ispat et. İtirafçı olmazsan sen de terörist sayılırsın gibi baskılar yaşadım. Hâkim savcı ve polis sürekli küçük çocuğumun olduğunu hatırlatıp tehdit ettiler. Benim duyabileceğim şekilde konuşmazsa tutuklanır ve bebeği cezaevine alınmaz. Bebek annesizliğe alışsın şeklinde konuştular. Konuş ya da çocuğunu bir daha göremezsin.”

KHK'Lİ YAKINLARININ YAŞADIKLARI: EKONOMİK VE PSİKOLOJİK SIKINTILAR, İTİBARSIZLAŞTIRMA...

Raporda detaylıca yer verilen bölümlerden biri de KHK'li yakınlarının yaşadıkları oldu. Bu bilgiler ise raporda sırasıyla şöyle: “OHAL mağdurlarının çektikleri en büyük sıkıntılar, en yaygınından daha aza doğru, sırası ile şunlardır: "Ekonomik sıkıntılar, psikolojik sorunlar, itibarsızlık, toplumdan dışlanma, sosyal çevrenin dağılması, stres veya sıkıntılara dayanamayan aile fertlerinden en az birisinin hastalanması, yeni sağlık sorunlarının başlaması veya eski hastalıklarının nüksetmesi, ailenin bölünmesi...” Ailelerin psikolojik destek alamadıklarının da belirtildiği raporda bunun gerekçesi ise maddi imkanlar olarak sıralandı.

ÇEVRELERİNDE NE YAŞADILAR: ALEVİ VE SOLCULAR YANIMDA DURDU AMA...

KHK'liler için raporda 'Toplumdan, yakın çevrelerinden gördüğünüz muameleyi nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusu da soruldu. Bu soruya katılanları  yüzde 4'ü, 'Şu ana kadar çevremden olumsuz bir tepki görmedim, yüzde 3'ü yaşadıklarımı tamamen hak ettim, gördüğüm muameleye layığım, yüzde 6.5' i kişisel bir takım kusurlarım olabilir ama bu kadar cezalandırmayı da hak etmedim, yüzde 86.5'i ise bana yaşatılanlar tamamen haksızlık ve zulümdür yanıtını verdi.

Raporda KHK'lilere sorulan bir diğer konu ise, 'çevrenizde ne gibi sözler duydunuz?' sorusu oldu. Bu soruya ise şöyle yanıtlar verildi: “Allah büyüktür, herkes bir gün ektiğini biçecek. Bir suçun olmasaydı devlet seni işinden etmezdi. Demek ki bir şeyler yapmışsın. Devlet bir yanlışlık yaptı sabret düzelecek. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Sen çok iyi birisin, diğerleri gibi değilsin. Kurunun yanında yaş da yandı... 40 yıllık komşumuza dedim ki artık bu hükümete oy vermeyin. Siz şahitsiniz ben ne zorluklarla okudum. Komşumuz; “Niye o mu attı sizi, adamın belki haber bile yok” dedi. Bu cevaba gülsem mi, ağlasam mı bilemedim. Ablam sürekli; devletimiz işini bilir, suçsuz isen geri dönersin, şeklinde konuşuyordu, birkaç imasına da denk geldim, ilişkilerim bozuldu ve artık görüşmüyorum. Akraba ve aile kelimeleri anlamını yitirdi. Ne kadar gaddar olabildiklerini gördüm. Alevi ve solcu olarak tanımladığım insanlar yanımızda iken, dindar olanlar ise çevremizden uzaklaştı.” (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Pandemi sonrası Tunus'ta neler oluyor?

SONRAKİ HABER

Genç işçiler: Kıdeme değil işsizliğe el atsınlar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa