Sık sık bakımsızlığıyla gündeme gelen tarihi surlarda çökme yaşandı
Fatih'teki tarihi surların bir bölümü çöktü. Surlar daha önce bakımsızlığıyla gündeme gelmişti. Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhcu, şov yerine surların restore edilmesi gerektiğini söyledi.
Fotoğraf: DHA
İstanbul Fatih Karagümrük Mahallesi Kaleboyu Caddesi'nde tarihi surların bir bölümü gece saatlerinde çöktü. Surlardan kopan parçalarının bir bölümü yola düşerken, surun bir kısmı da arka kısımdaki yeşil alana savruldu. Çökme nedeniyle cadde trafiğe kapandı. İhbar üzerine olay yerine gelen ekipler yıkılan sur ve çevresine güvenlik şeridi çekerek önlem aldı. Caddenin kapalı olan bölümünde ekipler gelen araçları alternatif yollara yönlendirdi. Olayda herhangi bir can ve mal kaybı olmadığı öğrenildi.
İBB: TARİHİ SURLAR BÜYÜK RİSK ALTINDA
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Varlıkları Daire başkanı Mahir Polat, yıkımın yaşandığı bölgede incelemelerde bulunduktan sonra Evrensel’e konuştu.
İstanbul tarihi surlarının büyük risk altında olduğunu söyleyen Polat önce bölgeye ilişkin bilgi verdi: “Dünyanın en uzun tarihi eserleri arasında yer alan surlar, 7,5 kilometre uzunluğunda Kara Surları, 5,5 kilometre Haliç Surları ve 9 kilometreye yakın Marmara Surlarından oluşuyor. Yıkım yaşandığı yer kara surları ve kara surları biliyorsunuz UNESCO Dünya Mirası kapsamında.
Bugünkü yıkımın meydana geldiği surlar kara surları ve yine kara surlarında hatırlarsınız mayıs ayında bir burçta yıkım meydana gelmişti. Bugün yıkılan bir beden duvarıydı ve surların beden duvarlarında da hasarlar var. Bu çevrede hem insanlar yaşıyor hem onlar açısından risk hem de tarihi mirası yani sorun kendisini kaybetme riski var. Beden duvarlarının altlarının boşaldığını, derzlerin artık işlevsiz olduğu, bu nedenle yağmur-deprem gibi konularda artık risklerinin çok daha büyük olduğunu biliyoruz. Sadece 21 tane burç ağır hasarlı ve her an yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya.”
30-40 YILDIR BİR ŞEY YAPILMADI; SORUNLAR KATMERLEŞTİ
Sorunların yıllardır restorasyon ve bakım yapılmaması nedeniyle katlandığının altını çizen Polat, “Normalde 30-40 yıl içerisinde adım adım gerekli çalışmalar yapılarak, önleyici koruma yapılarak bu aşamaya gelmemesinin sağlamak gerekiyordu. Devletin tarihi eser korumaya ayırdığı fonlar burada değerlendirilmedi, 2010 İstanbul dünya kültür başkenti fonları da burada değerlendirilmedi. Belki ilk aşamalarda bu yıkımlar hasarlar önlenebilecekken bugün artık katmerlenmiş bir durum var. Surlar ağır riski altında olduğu için artık geçici çözümlerle kurtarılabilir düzeyde değiller. Restore edilmesi, esaslı bir onarım yapılması gerekiyor. Burada çok çok büyük bir işten bahsediyoruz hem iş hem maliyet açısından” dedi.
SURLARI KADERİNE TERK ETMEYECEĞİZ
Surların mülkiyetin büyük oranda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin elinde olduğunu söyleyen Polat, “Mülkiyet bizde olmakla beraber bunlar 1 derece kültürel miras olduğu için bizim hazırladığımız projelerin Bölge Koruma Kurulunda onaylanması gerekiyor. Bizim hazırladığımız ve aylardır bekletilen projelerin Bölge Koruma Kurulunda incelendiğini, karar henüz bize tebliğ edilmese de kısmi bir onayın geldiğini biliyoruz. Büyük iş ve mali yükü olan bu çok katmanlı süreci organize ederek ilerlemeye çalışıyoruz. İstanbul'un ve dünya mirasının da en önemli tarihi kimklerinden olan kara surlarını kaderine terk etmeyeceğiz ve elimizdeki bütün imkânlarla koruma ve restorasyon çalışmalarına başlayacağız” diye konuştu.
MUHCU: ŞOV YAPMAK YERİNE SURLAR RESTORE EDİLMELİ
Surların yıkılmasına dair sorularımızı yanıtlayan Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhcu, İstanbul’un tarihi yarımadasını çevreleyen kara surlarının korunması için sistematik çalışmaların yapılması gerektiğini söyledi. “2018 yılında AKP iktidarı pek çok konuda yaptığı gibi bir şovla ‘İstanbul surlarının restorasyonunu yapıyoruz’ diyerek, 2019 yılının kasım ayında çalışmaların biteceğini ilan etmişti” diyen Muhcu, geçen süre içerisinde bu çalışmaların niteliğinin tartışmalı olduğunu, kara surlarının bir bütün olarak korunması yönünde ciddi bir plan olmadığını vurguladı.
Muhcu sözlerine şöyle devam etti: “Surların korunması için şov yapmak yerine bilimsel verileri esas alarak koruma hukuku çerçevesinde surların aslına uygun olarak restore edilmesi gerekirdi. Yapılan müdahaleler incelendiğinde söz konusu restorasyon tamir ve onarım gibi çalışmalarda surların pek çok mimari ve tarihi özelliklerinin ortadan kaldırıldığını, tahrip edildiğini ya da zarar gördüğünü söyleyebiliriz. Surları korumak için ciddi plan ve programlara ihtiyaç var. Yedikule’de olduğu gibi yıkımların, kendiliğinden çökmelerin önlenmesi için alınacak ivedi tedbirlerin yürürlüğe konulması gerekirdi. Bu konuda yeterince tedbir alınmadı. Özellikle banliyö trenlerinin uzun süredir işletmeden kaldırılmasından sonra tren hatlarına olan ilginin ortadan kalkması, paralelinde olan surların da ilgisizlikle karşılaşmasına neden oldu.
SURLARI KORUMAK İÇİN NELER YAPILMALI?
“Surları korumak için ivedi olarak bir takım güvenlik tedbirlerinin alınması şarttır” diyen Muhcu bu önlemleri şöyle sıraladı: “Surların etrafının koruma altına alınması, yıkılma riski olan bölümlerin desteklenmesi ve yıkımların önlenmesi ve bölgede yaşayan insanların can ve mal güvenliklerinin temini gerekiyor. Bu konudaki eksiklikleri Yedikule’de yaşanan yıkımlarda da gözlemek mümkün.”
Muhcu, kısa, orta ve uzun vadeli programlar oluşturulması gerektiğini ifade ederek restorasyon ve bakım çalışmalarının işin ehli insanlar ve kuruluşlar tarafından yapılması, ihalelerin yandaşlara değil bu işin uzmanı kuruluş ve kişilere verilmesi, restorasyon işlerinin kişilere ve şirketlere yüklenmesi değil gerekli uzmanlıklardan oluşturulmuş bilimsel danışma kurumlarının onayından ve desteğinden faydalanılması gerektiğini vurguladı.
“ECDAT YADİGARI PROPAGANDASININ GERÇEK OLMADIĞINI GÖRÜYORUZ”
“AKP iktidarı dönemlerinde sürdürülen ‘ecdat yadigari’ propagandasının gerçek olmadığını görüyoruz” diyen Muhcu, Osmanlı döneminden kalan bazı eserlerin de ihmal edildiğini ya da rant amaçlı yıkıldığını söyledi. Muhcu, “Cumhuriyet dönemi mimarisinin sistemli bir şekilde yok edildi, Bizans’a ait kalıntılar zarar gördü, ecdat yadigarı söylemi arkasında hukuka aykırı işlemler yapıldı ve bu işlemler yapılırken ideolojik davranıldı, olmayan tarihi binaların ihyası adı altında birtakım çalışmalar gündeme getirildi. Bu çerçevede Dolmabahçe Sarayı’nın içinde ve daha kentin birçok yerinde olmayan tarihi binaların yeniden yeniden yapılması gibi, koruma hukukuyla bağdaşmayan bir takım rant projeleri gündeme getiriliyor ve uygulanıyor. Oysa bütün bu olmayan kültür varlıklarının peşinde koşmak yerine var olan kültür varlıklarının korunması ve yaşatılıp geleceğe taşınması için her türlü çaba gösterilmeliydi” diye konuştu. (İstanbul/EVRENSEL)