17 Temmuz 2020 09:20
/
Güncelleme: 19 Ocak 2022 13:22

Kamu emekçilerinin ücret zammıyla ilgili konuştuğumuz KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Veysel Beyazdam ve Büro Emekçileri Sendikası İzmir Şube Başkanı Mustafa Güven, ayrıca AKP iktidarının baskılarına karşı mücadele vurgusu yaptılar.

TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ilişkin konuşan KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Veysel Beyazadam, “Mevcut yönetiminin yıllardan beri süregelen uygulamalarına baktığınızda bu sadece balondan ibaret. Bu rakamlar nesnel rakamlar. Sokağın, pazarın reel verilerine baktığımızda zaten merkezi yönetimin halktan, çalışandan, emekten yana bir tavır sergilemediğigün gibi ortada.2012 Haziran ayında yoksulluk sınırının bugün gelinen noktada yüzde 115 artmış durumda. Bugün bakıldığında, bizler için maaş artışı yüzde 113. Yani yoksulluk sınırının bile altında oluşan ödeme tablosu karşı karşıyayız. İktidar, sermayeden yana sermayeyi daha güçlü kılan, egemenliğini perçinleştiren bir tutum takınıyor. Bu tutumu halk, pazarda, temel gıda ürünlerinde, elektriğinde, suyunda, doğalgazında yakıcı bir şekilde görüyor” dedi.

İNSANCA BİR ÜCRET İSTİYORUZ”

BES İzmir Şube Başkanı Mustafa Güven ise ücret kaybına ilişkin, zaten yapılan bir zammın olmadığını bunun kandırmacadan ibaret olduğunu dile getirdi. Güven, “En düşük emekli aylığının 1.516 TL civarlarında. Bunlara da bal çalmak gibi 66 TL’lik bir zam yapıldı. Zaten emeklinin asgari ücretten, asgari ücretlinin en düşük memur maaşından, memurun da yoksulluk sınırı altında maaş almaması gerekiyor. Hükümetin yandaş sendika ile yaptığı toplu sözleşme bu gerçekliğe tamamen aykırı. Devletin her şeye yüzde 22 zam yaptığı, bunu güya tüfeye göre hesapladığı bir yerde kamu emekçilerine yüzde 4+4 ve artı enflasyon farkıyla yapılan zam, pandemi sürecinde de bütün kamu emekçilerinin ilave kayıpları oldu” dedi. Kamu emekçilerinin pandemi sürecindeki kayıplarına da değinen Güven, “Yemek yok, servis yok. İnsanlar ilave maliyetlerle karşılaştılar, bunlar kamusal olarak karşılanması gerekirken yemeklerini kendileri getirdiler, gerekirse kendi arabalarını kullanmak zorunda kaldılar, taksi kullandılar gibi. KESK’in Türkiye genelinde yaptığı açıklamalarda da söylediğimiz gibi bizler insanca bir ücret ister istiyoruz” diye ekledi.

Çoklu baro sistemi, kıdem tazminatının fona devredilmesi gibi iktidarın saldırılarına karşı konuşan Veysel Beyazdam, bu saldırılara karşı sağduyu çağrısının önemli olduğunu söyledi. Beyazdam, “Bugün Türkiye demokrasisinin genel yapısı içerisinde şunu görürsünüz hakları arasında bir mutabakat. Ancak özellikle AKP iktidarında bu tamamen tekçi, ötekileştirici, baskılayıcı tutum iyi niyetle bağdaşmıyor. Halk olarak halkçı politikalar beklemek en doğal hakkımız” dedi. Beyazadam, TTB be baro gibi yapıların anayasal birer yapı olduğunun unutulmaması gerektiğini dile getirdi.

SALDIRILARA KARŞI BİRLEŞİK MÜCADELE ÇAĞRISI

Mustafa Güven de mücadele çağrısı yaparak sözlerini şöyle sürdürdü: “Kıdem tazminatını gasp etmeye çalışan iktidar memurun emekli ikramiyesini emekçilerin başka haklarını, iş güvencemizi yok etmek istiyor. Zaten Damat bakanın her açıkladığı yeni ekonomik programda yazıp yazıp nabız yokladığı bir durum. Kıdem tazminatını KESK'inde meselesidir. Bizim de kırmızı çizgimizdir. Bugün artık çok fazla beklemeye gerek yok. Bütün emek ve demokrasi güçleriyle, bütün ezilenlerin, işçi sınıfının ayaklanma zamanıdır. Sendikaların acilen bir araya gelip diğer kitle örgütlerine birleşik emek cephesi, demokrasi cephesi çağrısı yapmamız gerekiyor. İktidar kendi krizini yönetmek için Ayasofya’yla bütün meseleleri örtmeye çalışıyor. Bizim bu örtüyü kaldırıp iktidarın maskesini indirip emekçiler olarak birleşik mücadele etmemiz gerekiyor” (EVRENSEL WEB TV)

Evrensel'i Takip Et