Sağlık emekçileri: Emeğimizin karşılığı 250 lira artı alkış olmamalı
Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesinde çalışan sağlık emekçileri performans sistemi ve kadrolu yerine 4B’li çalışmaktan şikayet ediyor.

Fotoğraf: MA
İLGİLİ HABERLER

DEÜ Hastanesi sağlık emekçilerin kesintilere karşı mücadelesi sürüyor
Alişan DOĞAN
İstanbul
Yeni adıyla Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi olan Okmeydanı Eğitim Araştırma Hastanesindeyiz. Hemen hemen bütün yardımcı sağlık çalışanlarının ilk şikayetçi oldukları konu performans sistemi ve kadro yerine 4B’li çalışmak. Performans sisteminin sağlık çalışanları arasında büyük bir eşitsizlik yarattığını dile getiren emekçiler, sistemin sağlık hizmetini de kötü etkilediğini söylüyor. Emekçilerin talebi performans sistemi yerine en düşük ücretin yoksulluk sınırının üzerinde olduğu bir temel ücret.
Süresiz sözleşmeli anlamına gelen 4B kapsamındaki sağlık emekçileriyle konuşuyoruz. Daha önceleri 2-3 yılda bir ara ara sözleşmeliler kadroya alınıyormuş ama uzun dönemdir bu uygulama yapılmamış. 4B statüsünde çalışmak emekçiler için hak kaybı anlamına geliyor. Tayin hakkından faydalanamıyorlar, nöbet ücretleri aynı işi yapmalarına rağmen kadrolu çalışanlardan daha düşük. 5 yıldır bu şekilde çalıştığını söyleyen bir emekçi yaşadıklarını “Memleketimize ya da ailemizin yanına tayin isteyemiyoruz. Farklı bir şehirde üniversite eğitimi alamıyoruz. Yıllık izinlerimiz bir sonraki yıla devretmiyor. Örneğin eleman yetersizliği gibi bir durumda yıllık iznimizi kullanamazsak o yıl içerisinde iznimiz yanıyor” diye anlatıyor. Kadro bekleyen çok fazla çalışan olduğunu ve bu talep için neler yapıldığını sorduğumuzda ise ciddi anlamda bir örgütlenme olmadığını söylüyorlar. Bir emekçi “Sendikamız var, ara ara faaliyet gösteriyor ama maalesef sendikamızın gücü yetersiz hastanede. Yeterince etkili olamıyoruz, sesimizi duyuramıyoruz. Diğer sendikalar çok üstüne düşmüyor sorunların” diyor.
PERFORMANS SİSTEMİ EŞİTSİZLİK DEMEK
Performans sistemi ise tam bir eşitsizlik onlar için. Performansa dayalı ücretlendirmeden paylarına hep düşük ücret düşüyor. Performans sisteminin esas hekimler için olduğunu, yardımcı sağlık çalışanlarının umursanmadığını söylüyorlar. “Sadece bu pandemi sürecinde performans ücretlerimiz tavandan yattı. Diğer zamanlar hep en düşük ücretten alıyoruz. Biz de hekimler kadar çalışıyoruz, yeri geliyor daha da fazla çalışıyoruz. Saatlerce ameliyatta kalıyoruz. Ama hiçbir şekilde emeğimizin karşılığını alamıyoruz” diyor bir sağlık emekçisi. Pandemi döneminde tavandan yatması, eşitsizliğin yapılmadığı anlamına gelmiyor. Pandemi döneminde dahi hekimlerle aralarında 16-17 kat fark olduğunu ve bundan rahatsızlık duyduklarını söylüyorlar. Bir emekçi tepkisini şöyle dile getiriyor: “Tamam onlar doktor ama bu bir takım çalışması. Tekniker olmadan, hemşire olmadan doktor da bir şey yapamaz. Bu kadar fark olmamalı.” Tavan ücretlerinin bile oldukça düşük olduğunu ifade eden başka bir ameliyathane çalışanı, pandemi sürecindeki emeklerinin karşılığının 250 lira artı alkış olmaması gerektiğini dile getiriyor.
Performans sistemiyle hizmet kalitesinin de düştüğünü, daha az kişiyle daha çok ve daha hızlı iş yapmaya zorlandıklarını söylüyorlar. “Biz burada sağlık gibi ciddi bir işle uğraşıyoruz. Kesinlikle performans sistemine karşıyız” diyor görüştüğümüz sağlık emekçilerinden biri.
TAZMİNATIN FONA DEVRİNE KARŞILAR
Kıdem tazminatının fona devredilmesi ve tamamlayıcı emeklilik sistemine kadrolu olarak çalışanların iş güvencesini tehdit ettiği için karşı çıkıyorlar. Sözleşmeli çalışanlar ise zaten iş güvencelerinin olmadığını yıl sonunda hastane sözleşmelerini yenilemezse işsiz kalacaklarını söylüyor. Tamamlayıcı emeklilik sisteminin kendileri açısından mantıksız olduğunu ifade eden sağlıkçılar bu paraya şimdi, gençken ihtiyaç duyduklarını, 65 yaşından sonra parça parça almalarının bir anlam ifade etmediğini söylüyor. Bu konuyu arkadaşlarını bilgilendirerek, örgütlenerek çözebileceklerini; bunun başka bir çaresinin olmadığını ifade ediyorlar.
"PERFORMANS SİSTEMİ KALKMALI ÜCRETLER YOKSULLUK SINIRININ ÜZERİNE ÇIKMALI"
Konuyla ilgili Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İşyeri Temsilcisi Fadime Kavak’la görüşüyoruz. Performans sisteminin “çalışana para verilsin, çalışmayan daha az alsın” mantığıyla öne sürüldüğünü ancak sistemin hem hastalar hem da çalışanlar için çok adaletsiz olduğunu söyledi. Kavak şöyle devam etti: “Bu performans sistemiyle etik dışı hareketler yapılıyor. Mesela daha fazla puan yapıp para kazanmak için; eskiden ameliyat olmayacak tanılar şimdi ameliyat ediliyor. Çalışanlar açısından ise bu sistem adeta sırtlarına kırbaç vuruyor. Daha çok çalış daha çok para kazanırsın gibi bir argüman sunuluyor ama öyle bir sistem yok. Hasta olduklarında insanların paraları kesiliyor. Normalde bizim izinlerimiz ücretli izindir, bu sistemde izne çıktığı zaman çalışanlar ücretleri kesiliyor. Sendikamız bu sistemin kaldırılması için mücadele yürütüyor. Ancak performans sistemiyle işe başlayan yeni arkadaşlar eskiyi hiç bilmedikleri için performans kalkarsa oradan kazandığımız 1000 lira da mı gidecek diye bakıyorlar olaya ama mesele o değil. Bu ücret bizim aldığımız temel ücretin içinde olmalı. Şu anki haliyle hak ederek kazandığımız para emekliliğimize de yansımıyor. Haziran ayında açıklanan yoksulluk sınırı 7 bin 919 lira. En düşük devlet memuru maaşı bunun üstünde olmalı. Ayrıca performans sisteminde örneğin bir hekimle uzman hemşirenin ek ücretleri arasında 16-17 kat fark var. Bunun olmaması lazım.”
Evrensel'i Takip Et