20 Temmuz 2020 09:08

Tutuklu Gazeteci Aziz Oruç'un arkadaşları: Cesur bir gazetecidir

Gazeteci Aziz Oruç’un yargılandığı davanın ilk duruşması yarın görülecek. Duruşma öncesi Aziz’i beraber gazetecilik yaptığı arkadaşları anlattı.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Hakkında hazırlanan iddianamede gazetecilik faaliyetinden başka bir şey olmayan Aziz Oruç, 7 aydır cezaevinde. 21 Temmuz’da görülecek ilk duruşma öncesi Aziz’i beraber gazetecilik yaptığı arkadaşları Elif Aydoğmuş, Ferhat Çelik ve Hüseyin Aykol; Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneğinden Burcu Özkaya Günaydın’a Aziz’i anlattı.

Aziz Oruç, 7 ay önce Avrupa’ya iltica etmeye çalışırken İran ve Ermenistan yetkililerinin işkencesine maruz kaldı. İranlı yetkililer tarafından yarı çıplak şekilde sınırdaki teller üzerinden Türkiye tarafına atıldı. "Terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla yargılanan Aziz’in iddianamesine konu olan her şey gazetecilik faaliyeti. 7 aylık tutukluluğun ardından yarın ilk kez hakim karşısına çıkacak olan Aziz’i beraber gazetecilik yaptığı çalışma arkadaşları anlattı.

"HAKKIYLA GAZETECİLİK YAPTIĞI İÇİN İÇERİDE"

Yeni Yaşam gazetesi Editörü Elif Aydoğmuş için Aziz Oruç hem çalışma arkadaşı, hem de yol arkadaşı. Elif, mesleğe ilk başladığında yanında Aziz’in olduğunu ve ondan çok şey öğrendiğini söylüyor. Aziz’in gazeteciliğini ispatlamaya ihtiyacı olmadığını, internette adını yazıldığında her konuda yapılmış yüzlerce haberinin görüleceğini söyleyen Aydoğmuş sözlerine şöyle devam ediyor: “Aziz’in iddianamesine bakıldığında üzerine atılı suçların hepsi gazetecilik faaliyeti. Aziz örgüt üyeliğinden yargılanıyor ama iddianamede buna dair hiçbir şey yok. Bakın 90’lardan beri muhalif ve özgür basın üzerindeki baskılar ortada. Mesleğin eskilerinden dinliyoruz o dönemdeki baskıları. Yani aslında 90’larda öldürme olan yöntem, şimdilerde tutuklama. Aziz’in bugün yaşadığı da aslında geçmişten bağımsız değil.”

Aydoğmuş “Ne olursa olsun ne Aziz’in ne de diğer tüm gazetecilerin sesinin boğulmasına izin vermeyelim. Bugün gazeteciler cezaevlerine atılarak susturulursa yarın tüm toplum susturulur. Gerçeğin üzeri böyle böyle örtülür. Dolayısıyla meslektaşlarından ziyade haberi kendilerine aktarmaktan vazgeçmediği kamuoyu bütünüyle Aziz’in yanında olmalıdır.” diyor.

"TÜRKİYE’DE HER AN TERÖRİST OLABİLİRSİNİZ"

Aziz’i bir başka meslektaşından daha dinleyeceğiz. Kısa bir süre önce cezaevinden tahliye olan Yeni Yaşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik ile Aziz Oruç’un yolları 2012 yılında Diyarbakır’da kesişmiş. Aziz’in mesleki faaliyetlerinin ‘örgüt üyeliği’ gibi gösterildiğini ve bu durumun yabancısı olmadıklarını vurgulayan Çelik: “Terörle Mücadele Kanunu (TMK) Türkiye’de büyük bir sorun. Düşüncenizden yaptığınız bir habere, yazdığınız şiirden veya kitaptan attığınız tweete kadar pek çok sebepten dolayı hızlıca bu torbanın içine atılıp, ‘terörist’ yaftasına maruz kalıyorsunuz. Aziz’in durumu da biraz böyle. Yaptığı röportajlar, sosyal medya paylaşımları önüne suç delili olarak konuluyor.”

Yeni cezaevinden çıkmış bir gazeteci olarak içeriyle dayanışmanın çok önemli olduğunu söylüyor Ferhat. Bu dayanışmanın bir mektup, bazen bir kart, gidebiliyorsak duruşmalara katılmak şeklini alabileceğini söyleyen Ferhat ekliyor:

“Aziz, Mehmet, Nedim, Ahmet Altan… Meslektaşlarımızla nereden olduğuna bakmadan dayanışmalıyız ve onların bir kamu sorumluluğu olan halka haber ulaştırmak için tutuklandığını unutmamalıyız. Tarih bu arkadaşlarımızın suçsuz olduğunu elbet bir gün ispatlayacak; tek temennimiz bunun çabuk olması.”

"AZİZ, İYİ GAZETECİLİK YAPTIĞI İÇİN TUTUKLANDI"

Yeni Yaşam gazetesi Okur Temsilcisi Hüseyin Aykol, 30 yıldır çıkarttıkları tüm gazetelerin çalışanları için ‘onlar gazeteci değil, terörist’ argümanının kullanıldığını ifade ediyor. “İddianamelerde gazetecilik faaliyetlerinden başka bir şey olmadığının söylediğimizde, ‘Haberlerde devletin imajını zedeliyorlar’ deniliyor. Şimdi o durum bizi ilgilendirmez. ‘Siz yapmayın, biz de yazmayalım’ diyoruz. Aziz, Rojava’da iyi bir gazetecilik çıkardığı için tutuklandı.”

"GAZETECİLİK YAPTIRMAMAYA ÇALIŞILIYOR"

Aykol sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Evrensel, BirGün, Tele-1, Halk TV gibi muhalif çizgideki mecralara, Basın İlan Kurumu ilanlarından pay verilmiyor, para cezaları veriliyor ya da yayın durdurma yapıyor. Gazetecilik yaptırmamaya çalışılıyor, bu da sivil ölüm demek. Kürt basınını eskiden bombalıyorlardı, şimdi ise tutukluyorlar. Şu an 16 arkadaşımız tutuklu, hem de çok ağır cezalarla. Nedim Türfent 8 yıl, Ziya Ataman ise 14 yıl hapis cezası aldı. Bu arkadaşlarımızın ne yaptığı belli; sigortaları yatıyor, maaş alıyorlar. Habere propaganda suçlamasıyla dava açıldığında az ceza çıkar ya da para cezasına çevrilir ve serbest kalırlar diye ‘örgüt üyesi’ diyerek üst sınırdan yargılama yapılıyor. Arkadaşlarımız bu ağır bedellere rağmen gazetecilikten asla vazgeçmediler, gerçeği yazmaya devam ettiler." (MEDYA SERVİSİ)

ÖNCEKİ HABER

Akla zarar JES savunması: Arazilere zarar vermeyecek, gelişmelerin önünü açacak

SONRAKİ HABER

DEÜ'de sağlık işçilerinin Hak-İş'e üye olmaya zorlandığı iddia edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa