Ankaralı kadınlar: İstanbul Sözleşmesi’ni tartıştırmak bile şiddete teşvik ediyor
İktidarın İstanbul Sözleşmesi’ni hedef alması üzerine konuştuğumuz Ankaralı yurttaşlar, hükümetten yasayı tartışmasını değil şiddet ve çocuk istismarını önlemesini istiyor.
Burcu YILDIRIM
Doğa Başak ÖZTÜRK
Ankara
Son yıllarda artan kadına yönelik şiddeti ve iktidarın açtığı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme tartışmalarını Ankaralılara sorduk. Kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı konusunda tepkili olan vatandaşlar hem çözüm önerilerini hem de eleştirilerini sundu. İstanbul Sözleşmesi’nin içeriğine dair yeterince bilgi sahibi olunmadığı görüldü. Bilgi verdiğimizde yasanın uygulanması konusunda hemfikir olan vatandaşlar, kadınlar korunmadan ailenin korunamayacağını belirterek 6284 sayılı yasanın tartışılması yerine şiddet ve çocuk istismarının önlemesi için hükümetten güvence istedi.
"NASIL BİR TÜRK AİLE YAPIMIZ VAR Kİ KADINA ŞİDDETİ MEŞRU KILIYOR?"
İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya konu olmasının bile kendini çok üzdüğünü dile getiren Damla Korkmaz, “Her gün kadınlar evlilik içi ya da dışı ailelerinden veya tanımadığı insanlar tarafından şiddete uğruyor. İç hukuk bunu koruyamazken uluslararası olan İstanbul Sözleşmesi bizim için çok büyük bir koruma sağlayan sözleşme. Bu sözleşmenin Türk aile yapısını bozduğu iddia ediliyor. Nasıl bir Türk aile yapımız var ki kadına şiddeti meşru kılıyor” diye sordu.
Son zamanlarda baroların bölünme kararı ile birlikte adaleti yaralayan birçok süreçten geçildiğini söyleyen Korkmaz, “İstanbul Sözleşmesi’nin de iptal edilmesi kadınlara ve çocuklara çok büyük zarar verecek bir icraat olur, tam tersine bu sözleşmenin artık uygulamaya konmasını istiyorum. Şu an hukuk kadını korumuyor değil uygulanmaması korumuyor, her gün vahşetlere tanık oluyoruz ve ben bir kadın olarak bir gün öldürülmek istemiyorum. Maalesef artık bu bizim bir gerçekliğimiz ve küçük bir olasılık da değil” diye konuştu.
"KADINLARI KORUYAN BİR YASANIN TARTIŞMA KONUSU OLMASI BİLE SAÇMA"
Şiddetin bilinçsizlik ve eğitimsizlikle çoğaldığını ve İstanbul Sözleşmesi’ne dair çok bilgisi olmadığını söyleyen Senanur Aydın, “Bu konuda daha çok bilgilendirici materyaller hazırlanmalı, gerekirse her sokağa broşürler asılmalı kadınlarla hazırlanan bilgilendirici kitapçıklar dağıtılmalı, üniversitelerde konferanslar verilmeli” dedi.
Kadınları koruyan bir yasanın tartışma konusu olmasının bile ‘saçma’ olduğunu değerlendiren Aydın, “Çünkü her gün bir kadın ölecek mi ya da şiddete uğrayacak mı diye yaşamaktan sıkılıyoruz. Bazen otobüslere bindiğimizde yalnız kaldığımızda korkuyoruz. Şiddetin veya istismarın önlenmesi için çalışmaların yapılmasını isterim” diye ekledi.
Kadınların karşı karşıya kaldığı şiddete karşı şu ana kadar bir şey yapılmadığını belirten Melek Kırtay, “Yapılacağını da düşünmüyorum. Sözleşme hakkında bilgim yok ama bence bu gibi kadını koruyan yasaların kaldırılması tartışmaları dahi erkekleri şiddete yönelik daha fazla tahrik ediyor” diyerek daha özgür bir ortamda yaşamak istediğini söyledi.
"KADIN VE ÇOCUKLARIN ÇIĞLIKLARI GÖKYÜZÜNÜ SARDI"
İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi tartışmalarını ayaklar üzerinde duran Karadeniz evlerinin altındaki ayakların çekilmesine benzeten Fatma Urca, “Günümüzde genç kızlar gökdelenlerden atılıyor, Kadınların ve istismar edilen küçücük çocukların çığlıkları gökyüzünü sardı. Vicdanları nasıl kaldıracak bilmiyorum. Kadınları istediği kadar kısıtlasınlar ama sonunda sel geldiğinde önünde hiçbir şey durmuyor” dedi.
İsmini vermek istemeyen bir erkek ise siyasi iktidarın bu sözleşmeyi kabul edip sonradan neden kaldırmak istediğini sorarak, “Uluslararası arenada imza atılan birçok anlaşma varken çekilmek bu kadar kolay mı” dedi. Yurttaş, “Ekonomik, sosyal faktörler hiç düşünülmüyor da bir tek adamın evden uzaklaştırılması mı aileyi parçalıyor. Çok komik, buna kargalar bile gülmez buna” diye belirtti.
"ALTTAN ALA ALA KADINLARIN BAŞINA GELMEDİK KALMIYOR"
İstanbul Sözleşmesi’ni bilmediğini ancak kadına yönelik şiddetin yeterince ceza verilmediğinde ve eğitim eksikliğinden kaynaklandığını düşünen Huriye Tanırgan, “Şiddet uygulayan erkek evden uzaklaştırılmasında da ne yapılsın, şiddet uygulamaya devam mı etsin? Alttan ala ala kadınların başına gelmedik kalmıyor. Kadınlarla erkeklerin eşit olmadığını düşünüyorum çünkü güç erkeklerin elinde kadınların maddi gücü olmadığı için erkeklerin elinde eziliyor. Kadınların ekonomik gücü olmalı” diye konuştu.
İktidarın kadınları düşünerek ve anlayışlı davranarak hareket etmesi gerektiğini dile getiren Nazan Erman, “Kadınları koruyan ilgili yasayı bilmiyorum ama böyle bir yasa neden kaldırılmak istenir ki” diye sordu.
"ŞİDDET SON 10 YILDIR ÇOK ARTTI"
İstanbul Sözleşmesi’ni bilmediğini ama uzaklaştırma kararları ile birlikte kadınları koruyan uygulamaları çevresinden gördüğünü söyleyen Hatice Özder, “Erkekler evden uzaklaştırılsa da zaten yapacağını yapıyor. Kadın cinayetleri arttı. Kadınların korunması noktasında devletin de elinden geldiğini yaptığını düşünüyorum ama önceden bu kadar değildi hemen hemen on senedir şiddet çok arttı” dedi.
Şiddetin sürekli göz önünde olduğu için yaygınlaştığını ifade eden Raziye Zepnep Atay, “Biri eşini öldürüyor sonra bakıyor bir şey olmuyor diğeri de öldürüyor. Artık haberleri izlemiyorum. Yasanın kaldırılması çok da bir şeyi değiştirmez artık şiddeti o kadar kanıksadık ki geçip gidiyoruz” diye konuştu.
"YASA ESNETİLİRSE KADINLARIN GÜVENECEK HİÇBİR ŞEYİ KALMAYACAK"
Daha 17 yaşında olduğunu ve bu yaşına kadar çok kötü şeylere tanık olduğunu ifade eden Seda Ayaz, “Taciz, tecavüz, şiddet cansız objelere kadar taşındı artık bu duruma katlanamıyorum. Kendi ülkemi diğerleriyle kıyaslıyorum ve bu duruma çok üzülüyorum. Yolda yürümeye korkar olduk” dedi.
Onlarca kez koruma kararı alan kadınların erkek serbest bırakıldıktan sonra yine şiddete uğradığını söyleyen Ayaz, “Yargının da kadını koruduğunu düşünmüyorum. ‘Döverim, bıçaklarım nasıl olsa bir şey yapmayacaklar ya da 6 ay yatar çıkarım’ düşüncesindeler. Kadınlar, bunları yaşamaya mecbur değil. Bu yasa da eğer esnetilirse kadınların güvenecek hiç bir şeyi kalmayacak” ifadelerini kullandı.
Arkadaşı İrem Sena ise “Şiddet görmeyenlerin, şiddeti önleyen yasayı kaldırmak istemeleri çok saçma bunun sonunca şiddet artacaktır” yorumunda bulundu.
Kadir Altınmakas da Türkiye’nin “Sözde özgür bir ülke” olduğunu ifade ederek “Biz Türkiye’de yaşıyoruz insanların hiç biri burada kendini güvende hissetmiyor. Şiddet uygulayanlar salınıyor, caydırıcı cezaların olması gerekir” diye belirtti.