21 Temmuz 2020 23:00

Diyarbakır’ın bülbülü: Seyidxanê Boyaxçî

Ortadoğu'da 5 bin yıllık bir tarihe ışık tutan Dengbêjlik, sözlü yolla dile getirilen tarihin bir nevi çığlığıdır. Sözün gücünü temsil ediyordu çoğu zaman dengbêj; bazen de gücün sözcüsüydü.

Fotoğraf: Wikimedia Commons CC BY-SA 4.0

Paylaş

Süleyman ATALAY

Diyarbakır

Bu hafta geçtiğimiz sayılarda bahsettiğimiz Kürt şair ve yazarların dışında sözlü Kürt edebiyatında yeri olan ve geçtiğimiz haftalarda kaybettiğimiz halk ozanı Dengbêj Seyidxanê Boyaxçî'den bahsedeceğiz. Ondan bahsetmeden önce Dengbêjlik ve Dengbêj'in ne olduğu ne anlam ifade ettiği üzerinde durmamız gerekiyor.

EMEKÇİ-ŞEHİRLİ KÜRTLERİN TUTUNDUĞU BİR LİMAN

Dengbêj, Kürtçe’de deng (ses) ile bêj (söz) kelimelerinden oluşmuştur. Bu kelime sözün bir ahenkle icra edilmesini sağlayan kişi anlamındadır. "Stran" olarak bilinen türkülerle anlatan sözlü Kürt Edebiyatı’nın temelini oluşturan, Ortadoğu'da 5 bin yıllık bir tarihe ışık tutan Dengbêjlik ise Kürt toplumunda yazılı olmayan, sözlü yolla dile getirilen tarihin bir nevi çığlığıdır. Sözün gücünü temsil ediyordu çoğu zaman dengbêj; bazen de gücün sözcüsüydü, Kürtçe’nin mobil fabrikası, Kürt toplumunun söz hakkıydı. 1990’larda ivme kazanan Kürt müziğiyle birlikte Kürtler’in en gözde figürüydü dengbêjler. Üzerine tezler yazıldı, yeni aranjelere konu yapıldı, romantize edildi, zor keşfedilen ama kolay tüketilen bir tüketim nesnesi haline geldi nihayet. Günümüzde ise Dengbêj geleneği Kürtler, şehirlileştikçe giderek taşranın egzotizmini simgeleyen arşivlik bir obje olarak görülmeye başlandı. Kimi zaman köyden şehre taşınan bir taşra lirizmi, kimi zaman köylünün şehre karşı isyan ritüeli, kimi zaman emekçi-şehirli Kürtlerin tutunduğu bir liman rolünü oynadı.

Ek olarak Dengbêjlik kuşaklar arası Kürt kültürünü ve dilini sözlü olarak aktaran bir gelenektir. Dengbêjlik sadece Kürtler’de değil diğer halkların da farklı isimler vererek duygularını, düşüncelerini, isyanlarını dile getirdiği bir araç olmuştur. Örneğin Engels’in İrlandalı halk ozanları hakkında tespitinde Bard’ların, yani ozan, halk ozanı ve şairlerin kendi düşüncelerini destansı bir şekilde dile getirdiği için İngiliz İmparatorluğu askerleri tarafından uğradığı saldırılara ve bu sözlü geleneğe, ulusal-kültürel haklara karşı yapılan engellemelere değinmiştir.*

HEM BOYACILIK HEM DE DENGBÊJLİK’LE GEÇEN BİR ÖMÜR

Geçtiğimiz haftalarda 89 yaşında hayatını kaybeden Diyarbakır’ın yaşayan dengbêji, kilamlarıyla (şiir, türkü) tüm Kürtlerin gönlünde taht kurmayı başaran, halk arasında “Xalê Seyidxanê Boyaxcî” olarak tanınan Seydo Şimşek, Diyarbakır’ın Ergani ilçesine bağlı Lexerî köyünde 1933 yılında dünyaya gelir. 2 yaşında iken annesini, 4 yaşında iken babasını kaybeder. Amcası tarafından büyütülen ve hiç okula gitmeyen Boyaxcî’nin çocukluğu da çobanlıkla geçer. 15 yaşından sonra Diyarbakır merkeze yerleşen Boyaxcî, Sur ilçesinde ayakkabı boyacılığı yapmaya başlar ve bu işi 25 yıl boyunca sürdürür. Bir dönem Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde temizlik personeli olarak çalışan Boyaxcî, mesai bitimi ardından Dağkapı’da boyacılık yapmaya devam eder.

Dengbêj Boyaxçi Seyidxan, yedi yaşından beri, tam seksen yıldır dengbêj söylüyordu. Uzun yıllar boyunca Sur’da bulunan Mala Dengbêjan'da (Dengbêj Evi) bütün gününü biriktirdiği kilamlarını seslendirmekle geçiren Boyaxcî, dengbêjlikten de asla vazgeçmeyen, bu unvanının yanında boyacılıkla da anılan asabi biriydi, her kilam söyleyeni beğenmezdi. İşin ustasıydı ve usta kelamı olmayanı beğenmemek hakkıydı.

"BAŞKASI OLSAYDI HER HALDE DAYANAMAZDI.”             

Boyaxçî, yaşamını yitirmeden önce verdiği röportajda, gençlik hayatında yaşadığı sıkıntılara değinmiş ve gençliğini şu sözler ile anlatmıştı: “Meyan kökü sattım yıllarca, sepet hamallığı yaptım. Amelelik yaptım, çöpçülük yaptım. Ama Diyarbakır’ı çok sevdim. Çok çalıştım, biraz para biriktirerek evlendim. Evlendikten sonra doğan 7 çocuğumu kaybettim. Doğan her çocuğum hastalıktan öldü. Peş peşe 7 çocuk. Başkası olsaydı her halde dayanamazdı.”

“Bana bildiklerini yaz dediler, yazamadım, sadece söyledim” sözleriyle hafızalara kazınan Boyaxçî, kilam söylemekten keyif aldığını belirterek, “Dengbêjlik aşktır. Geçirdiğim onca zorlukta beni ayakta tutan söylediğim kilamlardır. Diyarbakır’da yaşanan birçok olayı insanlar bizim kilamlarımızdan öğrendi. Ben duyduğumu söyledim. Her seferinde yine söylememi istediler” ifadelerini kullanmıştı.

*(Sanat ve Edebiyat Üzerine, Marks-Engels-Lenin, Çeviren: Aziz Çalışlar, Evrensel Basım Yayın, 2006, İstanbul)

ÖNCEKİ HABER

Restoran ve kafelerin çalışma saatlerine yönelik kısıtlama kaldırıldı

SONRAKİ HABER

Dijitalde bir mübadele öyküsü: Smyrna

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa