21 Temmuz 2020 23:00

Sovyetler’de akademik bilginin üretimi

Bilimin ve akademik bilgi üretiminin toplum yararına ve toplumun gelişimi için de yapılabildiğini görmek için Sovyetler Birliği örneğinin değiştirici gücünü görmemiz gerekir.

Görsel: Soviet Artefacts/Unsplash 

Paylaş

1917 Büyük Ekim Devrimi’nin yaşandığı topraklarda kurulan ve birçok milleti içine alan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde işçi sınıfının iktidarı almasıyla birlikte değişen üretim ilişkileri her alanda olduğu gibi bilim ve akademik bilginin üretiminde de başka bir pratik zemin içerisinde karşımıza çıkıyor.

ENSTİTÜLER: PRATİK VE TEORİNİN

KAVUŞMASI

Sovyetler’de bilim üretimi, kapitalist üretim ilişkileri içerisinde, bireysel teşebbüs ve himayeye dayalı bilimsel gelişme anlayışı içerisinde “bilim insanının özgür çalışma alanı” olarak tarif edilen bir ilişki ağının içerisinden kurtarılmıştır. Üretici güçlerin gelişmesi koşuluna bağlanan sosyalizm inşasının, yani toplumsal ilerlemenin hizmetine sunulan bilim anlayışı halini almıştır. Toplumsal ihtiyaçlara dayalı bilim, halkın tüm gereksinmelerini karşılayacak şekilde topyekûn bir inşa sürecinin en ileri ve faal unsuru haline getirilerek kapitalizmin ve feodal ilişkilerin dayattığı sınırlamalardan kurtarıldı. Sovyetler’in ekonomik, sosyal ve kültürel planları içerisinde bilim, hem belirleyici hem de uygulayıcı bir konuma getirilerek her anlamda ulaşılabilir, yerel bölgelerin ihtiyaçlarını temsil eder ve karşılar bir mekanizma haline dönüştürüldü. Bilim halka mal edilen bir kavram halini aldı, bilimsel işleyişte rol alma arzusu ve yeteneği olan herkes tarafından erişilebilir hale geldi. Hem üniversitelerde ve kolejlerde hem de araştırma enstitülerinde, işçi sınıfının ve köylülerin içinden gelen öğrencilerin ve bilim insanlarının oranı her yıl arttı.(Vavilov,1948) Bilimsel çalışmanın bir parçası olmak isteyen her kişiye bu alanda yer verilmesi amacıyla hızla bu ihtiyaca cevap veren akademinin teorik çalışmalarını geliştirerek salt olgusal bilgi üretimini yaşam pratiğiyle ve gereksinimeleriyle buluşturan sayısız enstitüler inşa edildi. Enstitü kavramı, Marksist ideolojinin canlı bir hayat pratiği ile buluştuğu mekânlar haline geldi. Yeni enstitülerin ayırt edici bir özelliği de halk komiserlikleri ve toplum yararına üretimin sürdüğü tesisler ve fabrikalar aracılığıyla ulusal ekonominin hedefleri ve sorunlarıyla sürdürdükleri yakın temastı. Yeni kurulan enstitüler, bilim ile toplum ve devletin gereksinimleri arasında önemli bir köprü haline geldiler.(Vavilov,1948) Bu perspektiften hareketle halkın çıkarlarını gözeten, belirli bir zümrenin elinde tekelleşmeyen ve özerk alanını koruyabilen akademik üretim, aynı zamanda bugün olduğu gibi kendini toplumdan soyutlayan ve ulaşılamayan bir zeminden gittikçe uzaklaşarak olabildiğince toplumsallaşmayı garanti altına aldı.

TÜM COĞRAFYAYA YAYILAN DEĞİŞİM

Kurulan enstitüler, Vladivostok’daki Uzakdoğu şubesi; Sverdlovsk’daki Ural şubesi; Tiflis’teki Gürcistan şubesi; Erivan’daki Ermeni şubesi; Bakü’de Azerbaycan şubesi, Alma Ata’da Kazak şubesi ile tüm Sovyetler Birliği coğrafyasına yayıldılar. Enstitülerin planlaması yerel koşullar ve gereklilikler tarafından belirlenen çeşitli yönlerdeki bilimsel araştırmaların geliştirilmesini teşvik etmek için tasarlanmıştı. Söz konusu şubeler mevcut yerel üniversiteleri ve okullarla birlikte araştırma zemini hazırladı. Yerel halk arasında yeni sistemle eğitilen yerel bilim insanlarının çalışmaları arttı ve kısa zamanda teorik ve pratik olarak önemli sonuçlar üretmeye başlandı. (Vavilov,1948) Bilimsel ilerleme, toplumun hiçbir kesimini dışlamayan ve kolektif bir çalışmanın ürünü haline, yerel halkın uğraşı ve gündemi haline getirilerek toplumsal ilerlemenin koşulu olma fikrinin gerçekleşmesi de garanti altına alınmış oldu.

PLANLI BİLİM VE İLERLEME

Sovyetler’de dışa bağımlığının azaltılması ve sosyalist üretimi planlı hamlelerle gerçekleştirme çabası, akademik üretim alanının da ana hedeflerini belirlemede başat rol oynuyordu. Teori ve pratik birliğinin bir diğer sacayağı olan sosyalist planlı üretim modelinin inşası için Sovyet aydınları, emperyalist kuşatmaya karşı ülke halklarının ihtiyaçlarının karşılanması, savunma sanayisinin geliştirilmesi ve ülkeyi gelişen koşullarda Marksizme yönelik politik ve ideolojik saldırılara karşı korumak ve ilerletmek üzerine ortak bir misyonun parçası olmaya davet edilir. Özellikle devrimin ikinci on yılında birçok yerel kurumla birlikte çalışmaların merkezileştiği SSCB Bilimler Akademisi’nde yan yana gelen aydınlar ve bilim insanları 1935 yılında yapılan tüzük değişikliğinde misyonlarını “… bilimsel teorinin ve SSCB’de uygulanan bilimlerin genel ilerlemesine evrensel yardım ve diğer ülkelerde elde edilen bilimsel başarıların araştırılması ve bunların ülke içinde geliştirilmesi” olarak tanımlanmaktadır. “Bilimler Akademisi, temel görevini yeni, sosyalist, sınıfsız toplumun inşasını teşvik etmek için bilimsel başarıların sistematik olarak uygulanması şeklinde görmekteydi.(Vavilov, 1948)

Eski Çarlık üniversitelerinin birikiminden gelen idealist felsefe ve dünya görüşünün yerine diyalektik materyalist bir bilimsel düşünme biçimi tüm bilim alanlarında uygulanır haline getirilerek, akademik bilgi üretiminin kolektif ve sınıfsal bir odağa oturtma çabası ile birlikte bilimin toplumun öncüsü olma iddiasını besledi. Bireysel teşebbüsün ve özel fonların altında hem odağını hem de içeriğini topulsal yaşamdan koparan bilim anlayışının, bilimi de özel mülkiyet sınırlarına yerleştirmesi, planlı üretimin tam karşısında konumlanıyordu. Özel mülkiyet fikrinin siyasi ve ekonomik bağıntılarından Sovyet aydınları ve bilim insanları tarafından koparılması, özgür bir üretim alanı yarattığı gibi, deneyimlenebilir ve kitlelerce kucaklanan bir pratiği de beraberinde getirmiştir. Bugün liberal teorisyenlerce, bilimin devlet tarafından müdahale edilmediği ölçüde özgürlüğünü koruyacağı fikrine karşılık bilimi planlı ve halka mal edilmiş bir zemine oturtmanın, dolayısıyla kapitalizmin uyguladığı biçimde her buluşu bir özel mülkiyet öğesi olmaktan çıkarmanın akademik özerkliği sağlayacağı ve toplumsal bilgi üretimini garanti altına alacağı Sovyet deneyimi sayesinde kanıtlanmıştır.

Kaynak

https://teoriveeylem.net/tr/2018/01/sovyet-biliminin-30-yili-1/

ÖNCEKİ HABER

Sermaye için düşünen ve üreten üniversiteler

SONRAKİ HABER

Bir çocuğa stüdyoda cinsel istismarda bulunan radyocu tutuklandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa