“Nasıl büyük adam olucaz?”*
Oysa kurtarıcı beklemeden, kazanamaz mıyız kendi geleceğimizi kendi ellerimizle? En çok güvenebileceklerimiz, benzer hayatları yaşadığımız, benzer sorunlara ve özlemlere sahip olduklarımız değil mi?
Kaynak: Max Pixel
Hayatta “iyi” yerlere gelmek, refah seviyesi iyi bir yaşam sürmek, tüm bunlar için iyi bir eğitim almak ve dolayısıyla sürekli çalışmak, sınavlara girmek “büyük adam” olmanın yol haritası olarak hayatımız boyunca sürekli elimize verildi. Ama hepimizin ezbere bildiği bu yol haritası, gerçek hayatta pek de söylenildiği gibi işlemedi. Bildiklerimizin gerçeğe dönüşmemesi hayal kırıklıkları yarattı, umutsuzluğa düşürdü, kimi zaman sorunun bizde olduğunu düşündürdü. Tıpkı şarkıda dediği gibi, “Görmezdim önümü görmezdimOkudum yıllarca hep okudumOkumaktan boynumu büktüm yoruldum…Bilmezdim oyunu bilmezdimDenedim her şekilde denedimDenemekle olmadı zaten yenildimKimin uğrunaNe uğruna”*Peki, zenginin her yerde ayrıcalıklı olduğu, adalet sistemi tarafından yoksullara karşı sürekli kollandığı, torpilin hayatın neredeyse her alanında kol gezdiği, kısaca “herkesin köşesini kaptığı” bu yerde, biz nasıl büyük adam olacağız?
TEK BAŞINA BÜYÜK ADAM OLMAKTANSA…
Salgının büyüttüğü işsizlik dağın tepesinden yuvarlandıkça etrafındakileri de içine alan bir kartopuna benziyor, çalışma koşulları salgının yarattığı boşluğu kapatmak üzere giderek ağırlaşıyor, ekonomik kriz ve beraberinde gelen hayat pahalılığı sosyal, kültürel faaliyetler bir yana, temel geçim araçlarına dahi erişimimizi zorlaştırıyor. Tüm bunlar olurken geleceği biraz da olsa güvenceli hale getiren kıdem tazminatı hakkının gaspı, lise ve üniversite sınavlarında yaşanan aksaklık ve sonuçlarla ayyuka çıkan eşitsizlik tek başına büyük adam olmak bir yana, biraz olsun nefes alabildiğimiz kendi küçük güvenli alanlarımızda yaşamı sürdürmenin imkânsızlığını büyütüyor. Ama –şimdilik- tek başına kurduğumuz hayallerin, tek başına yaşadığımız hayal kırıklıklarının aslında hepimiz için ortak olduğunu biliyoruz. Tek başına büyük adam olamamaktansa, hep birlikteliğin içinde tek tek büyük insanlar olmanın çıkış yolu olabileceğini de biliyoruz.
KURTARICI BEKLEMEDEN KENDİ ELLERİMİZLE
Bugün bu çıkış yoluna nasıl ulaşacağımız belirsiz gibi geliyor olabilir. Yaşadıklarımızın sorumlusu olarak gördüğümüz, öfkemizi yönelttiğimiz kimselere “oy moy yok” derken, onların az ötesindekilerin kurtuluş sağlayıp sağlayamayacağı, güvenilir olup olmadığı da kafamızı karıştırıyor olabilir. Üstelik oy moy yok dediklerimizi de yalnızca sandık yoluyla defedebileceğimiz bir soru işareti olarak dururken…
Tarih kitapları yalnızca “büyük adam”ların adlarını yazıyor, sanki büyük değişimleri tek başına onlar gerçekleştirmiş gibi. Seçimler onların peşinden gitmemizi, büyük adamlardan bizler için bir şey yapmalarını talep etmemizi salık veriyor. Oysa kurtarıcı beklemeden, kazanamaz mıyız kendi geleceğimizi kendi ellerimizle? En çok güvenebileceğimiz kimseler, benzer hayatları yaşadığımız, benzer sorunlara ve özlemlere sahip olduğumuz sıra arkadaşlarımız, mahalle arkadaşlarımız değil mi? İşte size bir sürü soru.
*Pinhani, Ben Nasıl Büyük Adam Olucam