21 Temmuz 2020 23:00

Yarını bugünden kazanma meselesi

Yarınlarımızı elimizden almaya çalışanlara karşı ancak bugünden ayağa kalkıp karşı durmaya başlayabilirsek başarılı olabiliriz.

pixabay

Paylaş

Elif TURGUT

İstanbul

Telefonumuzu elimize alıp Twitter’a girdiğinizde ekranı kaydırırken birçok gündemin de akıp gittiğini fark ediyoruz.  “İstanbul Sözleşmesi hedefte”, “Kadınlar uyardı: Cinsel istismar affından vazgeçin, İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayın”, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni ‘normalleşme’ kararlarını açıkladı: ‘Sanayicimizin yanında yer alamaya devam edeceğiz", “Prof. Dr. Naci Görür: İstanbul depremi için son zaman dilimindeyiz, Kanal İstanbul depremden daha fazla etkilenecek”, “İktidar kıdem tazminatlarına göz dikti”, “Erdoğan: 24 Temmuz'da cuma namazıyla birlikte Ayasofya'yı ibadete açmayı planlıyoruz”,  “Haziranda 27 kadın katledildi, 23 şüpheli kadın ölümü yaşandı”, “Yoğun bakım hasta sayısı 2 ay öncesine döndü”, “Su Hasankeyf’i yutmaya başladı!”, “Baroların tüm itirazlarına rağmen ‘Çoklu baro’ teklifi komisyonda kabul edildi” ve daha neler neler…

SIRA HEP BİZDEYDİ

Her gün ve her dakika doğaya, geleceğimize, güvenceli çalışma hayallerimize, yaşam şekillerimize bir saldırı gerçekleşiyor. Bu kıdem tazminatı hakkımızın “fona devredilmesi” adı altında güvenceli bir işin elimizden alınmasından, kadına yönelik şiddete karşı mücadelede etkin bir uluslararası sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nin hedefe konmasına kadar geniş şekilde süren bir saldırı ve bu saldırı günden güne büyüyerek hayatımızın her alanına yayılmaya hız kesmeden devam ediyor. Bir gün içinde sosyal medyaya getirilmesi konuşulan kısıtlamalar üzerinden ifade özgürlüğünün engellenmesi gündeme geliyor. Ülkede yaşananları haberleştiren ve halkın gerçek habere ulaşması için mücadele eden gazeteler, gazeteciler üzerine baskı kuruluyor. Yapboz tahtasına dönmüş olan eğitim sisteminin içeriğinin iyice tahrip edilmesi ve dini içeriklerin artırılması, kültürel miras alanlarının kentsel rant elde etmek için yağmalanması gibi saldırılar her alandan pek çok şekilde eş zamanlı olarak gerçekleşiyor. Ancak tüm bu yaşananlardan olumlu ve olumsuz etkileneceklerin kimler olacağı ve tüm bu yapılanların birbiriyle bağı pek kolay anlaşılır görünmüyor kitleler açısından. Oysaki sıranın bize gelmesini beklemeye gerek yok sesimizi çıkartmak için çünkü sıra zaten bizde ve hep bizdeydi.

ATILAN HER ADIM ALEYHİMİZE

Her bir başlık birbirinden ayrı ve farklı değil, tam tersine bunlar tek adam iktidarını güçlendirmeye giden yolun taşlarından sadece bazıları ve hepsi bir bütün. Kıdem tazminatına el koyma hamlesi sadece çalıştığı iş yerinde kıdem hakkı olan işçinin bir sorunu değil; aynı zamanda gelecekte bir işe girecek, genç işsizlik rakamlarıyla işinden edilmeyle tehdit edilecek bir üniversitelinin de bir liselinin de sorunu aynı zamanda. Çoklu baro teklifi sadece barolara bağlı avukatların bir meslek örgütü sorunu değil, bağımsız savunma hakkına darbe vuran ve kamu yararını gözeten bir meslek örgütüne saldırılması üzerinden tüm halkın sorunu. Kendi iktidarını sağlamlaştırmaya ve ülkede üretilen zenginliğe el koyarak zenginleşen tekelci burjuvazinin cebini bizim ürettiklerimizle daha fazla doldurması adına döşenen bu taşlar bizlerin geleceğini ve bugününü felakete iten bir uçuruma her gün bir adım daha yaklaştırıyor.

İşte tam da bu sebeplerden dolayı, gençlik yaşanan gelişmelere kayıtsız kalamayacak bir konumda duruyor. Tüm bu yaşananlar Türkiye gençliğinin değiştirmek için yarına bekletebileceği kötü bir geleceğin sonra düşünülecek sorunları değil tam olarak bugününü ilgilendiren gelişmelerdir aslında. Çünkü iktidar tek parti tek adam rejimini güçlendirmek için yarını beklemiyor; tam tersine kendi yarını için bugünden harekete geçiyor, kendi geleceğini garanti altına almak için Türkiye gençliğinin yarınını bugün hiç vakit kaybetmeden elinden söküp almak için türlü adımlar atıyor. Bu kadar tutarlı, sistemli ve vakit kaybetmeyen saldırılar bütününün karşısında Türkiye gençliği de yarınını kurtarmak için yarınını bekleyemez. Tam tersine yarını beklemek bugün için çok daha kötü bir geleceğe bir adım daha yaklaşmak anlamına gelmektedir.

YARINI BEKLEMEYELİM

Z kuşağı etiketi altında gençliğin eğilimlerine, mücadele yöntemlerine, yan yana gelip dağılma pratiklerine dair pek çok şey yazılıp çizildi, özellikle son zamanlarda bu yazılanların sayısı hayli arttı diyebiliriz. Z kuşağı yakın zamanda gündemimize YKS bir ay erkene çekildiği için liselilerin başlattığı “oy moy yok” kampanyası ve cumhurbaşkanlığı yayınına attıkları dislike’ları üzerinden girmişti. Bugün Türkiye’de var olan ve seçimlere katılarak her 4 senede bir yeni vaatler ile gençlerin karşısına çıkan partilerin gençliği son yaşanan olaylarla gelecek seçimlerdeki oy potansiyeli ve etkileri üzerinden değerlendirdiklerini görmek açıkça mümkün oldu. Bunun yeni bir durum olmadığını, bu partilerin neredeyse kuruldukları ilk günlerden bu yana gençliğin talepleri karşısında sadece sandığı gösteren ve tüm tepkileri gitgide pasif hale getirerek seçim tartışmasına indirgeyen bir tavırda olduklarını çok net şekilde senelerdir deneyimliyoruz hep birlikte. Gençliğin değişim isteklerini, taleplerini sadece sandıkla sınırlı tutmaya çalışan Millet İttifakı da bu değişimin öznesi olmadığını bu minvalde hareket ederek bir kez daha gösterdi. “Bu böyle gitmez, değişmeli” diyen her genç bu değişimi sadece seçimlere gidene kadar bekleyen pasif bir konumda kalmak yerine öznesi olmalı. İstediğimiz gelecek, aradığımız değişimin anahtarı sandıkta mı? Bugün yapılan ve her gün sürekli hale gelen saldırılara karşı bir bekleme halinde mi kalmalı gençlik ta ki “oy verme zamanı” gelene kadar? Hayır, sadece “oy moy yok” diyerek tüm bu organize saldırıları püskürtemeyeceğimiz gibi geleceğimiz elimizden kayıp giderken duramayız. Bugün ve yarın için Türkiye gençliğinin talep ettiği bir yaşama sahip olmasının yolu ancak tek adam iktidarına ve sermaye güçlerine karşı sürekli bir mücadelesinden geçmektedir.

ÖNCEKİ HABER

“Nasıl büyük adam olucaz?”*

SONRAKİ HABER

Fındık üreticileri için verilen araştırma önergesi AKP-MHP oylarıyla reddedildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa