İktidarın “yeni” Hasankeyf’i
Doğaya ve tarihe saygısı olmayanın insana da saygısı olmaz. Ne demeli; Modern barbarlığın yeni yüzü.
Hasankeyf'in eski hali (soldaki) | Fotoğraf: Wikimedia Commons CC BY-SA 4.0 - Hasankeyf'in yeni hali (sağdaki) | Fotoğraf: Ömer Yasin Ergin/AA
Toygar KAYA
Diyarbakır
Binlerce yıllık tarihi olan ve Mezopotamya tarihinden bu yana binlerce medeniyetin gelip geçtiği Hasankeyf şu anda tozun toprağın ve suların içinde. Döneminin Moğol istilasından bile sağ çıkmış bu tarihi mekân bugün iktidarın Ilısu barajına yenik düştü. Yandaş gazetelerde “Hasankeyf’in yeni çehresi” olarak betimlenen ve tarihi sadece Ilısu Barajından çıkacak ortalama 1.39’luk elektrik üretimi için yıktıran iktidar, bir şehrin kimliğini de böylelikle yok etmiş oldu. Üstelik harap edilen bu mekân bir yanıyla da dünya mirasıyken.
DİYARBAKIR SURLARI VE HARPUT
Sadece Hasankeyf gündemde olduğu için konuşuyoruz fakat iktidar bugün sadece Hasankeyf ile mi yetindi? Tabii ki hayır. Bugün Diyarbakır’da Sur olaylarından kalan yaralar hala kanıyor. Sadece savaştan kalan bir yara da değil bu üstelik. Surların içinin birer çöplüğe dönüşmesi ve bu duruma karşı hiçbir şeyi yapmamakta Hasankeyf ile aynı duruma gelmez mi? Bir gün yolunuz Diyarbakır’a düşerse surları bir gezin derim. Olaylardan sonra yeniden yapılan evlerin çıplak betonlarını gelip bir görün. Dört ayaklı minaredeki kurşun izlerini sayın. Ya da doğuda bir başka önemli bir tarihi mekân olan Harput’a bakın. Osmanlı döneminde Elazığ’ın eski şehir merkezi olan ve aynı zamanda ilk temelleri Urartular döneminde atılan eski bir tarihi kent. Döneminde Ermeniler ile Türklerin ortak bir şekilde yaşadığı Harput ise şimdi belediyenin kötü bir şekilde uyguladığı restorasyon çalışmalarına kurban gidiyor.
DOĞUDA HASANKEYF BATIDA AYASOFYA
Doğuda darmaduman olan Hasankeyf gündemdeyken bir de Erdoğan, Ayasofya’yı cami yapmak vaatlerini atıyordu, ki öyle de yaptı. Peki, bu ne getirir? İsmini Şehit Aziz Sofya’dan alan ve Bizans imparatorluğunun ilk hükümdarı I. Constantinus tarafından kilise olarak inşa edildi Ayasofya. Daha sonra Osmanlı imparatorluğunca camiye çevrilen, Cumhuriyetin ilk yıllarında da müze olarak kullanılan Ayasofya şimdilerde Erdoğan hükümetinin biten pilini tazeleme çalışmaları için tekrar camiye çevrildi. Ayasofya Müslümanlar için önemli olduğu kadar Ortodoks mezhebi için de çok büyük bir öneme sahip fakat konu sadece din hassasiyeti değil. Bin yıllık tarihi mekânların nasıl çıkar için kullanıldığıdır asıl mesela. Evet Ayasofya, Hasankeyf gibi tahrip edilmedi belki ama tarihin içini boşaltarak kendilerinin dizdiği yola seren iktidar, üstelik daha yaptırılan ve yaptırılmaya devam eden binlerce cami dolmadan, yapılanlar sanki maharetmiş gibi meydanlarda poz veriyorlar.
MODERN BARBARLIĞIN YENİ YÜZÜ
Tarihten kalan bütün eserler ve mekânlar önemlidir fakat içlerinde bakmaya bile kıyılamayacak güzellikte olan Hatra ve Nimrud gibi antik şehirler tahrip edildi. İşte bu barbarlığa tam anlamıyla “tarih terörizmi” demek yanlış olmaz. Sonuç olarak iktidar bugün Hasankeyf gibi bir dünya mirasını yok ederek kendi safını belli ediyor. Doğaya ve tarihe saygısı olmayanın insana da saygısı olmaz. Ne demeli; Modern barbarlığın yeni yüzü.