23 Temmuz 2020 12:32

Basın Konseyi: 24 Temmuz’u bayram olmaktan çıkardılar

Basın Konseyi basında sansürün kaldırılışının yıldönümü olan 24 Temmuz ile ilgili yaptığı açıklamada “24 Temmuz’u artık bayram olarak kutlamaktan çok uzaktayız” dedi.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer / Evrensel

Paylaş

24 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet'in ilanıyla sansürün kaldırıldığı ve basının özgürlüğe kavuştuğu ifade edilen açıklamada, “Aradan tam 112 yıl geçti. Bugün karşı karşıya olduğumuz tablo maalesef o günleri aratıyor. Gazeteleriyle, televizyonlarıyla, internet siteleriyle medyamız tam bir siyasal baskı ve ekonomik kuşatma altında. Medyanın yüzde 90’ı bugün iktidarın kontrolü altına girdi. Anayasa teminatı altında olan ifade ve basın özgürlüğü yok sayılmakta. Gazeteciler ve gazetecilik hiçbir dönemde olmadığı kadar baskı altında” denildi.

“TÜRKİYE DÜNYA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ENDEKSİ’NDE 180 ÜLKE ARASINDA 154’ÜNCÜ SIRADA”

İktidarın eleştirilmesi halinde gazeteciliğin ‘suç’, haberin ise ‘terör’ olarak görüldüğünün altı çizilen açıklamada şöyle denildi: “Bu anlayışın yargıya yansıması sonucu, haber peşinde koşması gereken gazetecilerin mesaisi adliye koridorlarında geçiyor. Sadece habercilik yaptıkları için onlarca gazeteci cezaevlerinde, tecritlerde çile dolduruyor. Türkiye’nin uluslararası alanda basın özgürlüğü karnesi tam bir utanç tablosu. Türkiye dünyada en fazla gazetecinin hapiste bulunduğu ülke konumunda. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 154’üncü sırada yer alıyor.”

“GAZETECİLERE BASKILAR SÜRÜYOR”

Halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkını gözetmesi ve özerk olması gereken Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK), iktidarın hoşlanmadığı televizyonlara idari para ve ekran karartma cezaları yağdırmakla meşgul olduğu belirtilen açıklamada, “Basın İlan Kurumu (BİK), zorlama gerekçelerle iktidarın muhalif gördüğü gazetelerin ilanlarını kesiyor;  tirajları şişirilen yandaş gazetelere kaynak aktarıyor. RTÜK ve BİK bugün medya üzerinde ‘iktidar sopası’ görevini yapıyor. İnternet gazeteciliği yapan haber siteleri de eleştirel haber yayınladıklarında ağır yaptırımlarla karşılaşıyor. Hemen habere erişim engeli getiriliyor ya da o haber sitesi tümden kapatılıyor. Bunlar yetmezmiş gibi baskılar ve sansür, şimdi sosyal medyaya da yöneldi. Sosyal medya mecralarında ifade özgürlüğünü ortadan kaldıracak, hatta mümkünse bu mecraların tamamen kapatılmasını sağlayacak düzenlemeler yapılmaya çalışılıyor” denildi.

“MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”

Yaşanan tablo karşısında 24 Temmuz’un geçmişte bir dönemde olduğu gibi ‘Gazeteciler ve Basın Bayramı’ olarak kutlanamadığı ifade edilen açıklamada şöyle denildi:

  • "Bilinmelidir ki; basına getirilen sansür ve yasaklamalar sonuç vermeyecektir.
  • Atatürk’ün dediği gibi, 'Basın özgürlüğünden doğan sorunların çözüm yolu yine basın özgürlüğüdür.'
  • İfade ve basın özgürlüğünün, Anayasamızın teminat altında olduğu unutulmamalıdır.
  • Yasaklamalar mutlaka yeni mecralar açar, özgür kanallara su akar.
  • Türk basını, Osmanlı döneminde verdiği mücadeleyle bundan 112 yıl önce elde özgürlüklerin gerisine gidilmesini kabul etmeyecektir.

Basın Konseyi olarak, Türkiye’de demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla eksiksiz yerleşmesi; ifade ve basın özgürlüğü önündeki tüm engellerin kalkması; cezaevlerinde tek bir meslektaşımızın kalmaması için mücadeleyi sürdürme azminde olduğumuzu bir kez daha bildiririz.”

CHP’Lİ SERTEL: 112 YIL ÖNCESİNİN SANSÜR UYGULAMALARINA TANIK OLUYORUZ

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Atila Sertel de basında sansürün kaldırılışının 112’nci yılı nedeniyle TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Türkiye basınının AKP iktidarı tarafından 112 yıl öncesinin sansür uygulamalarına tanık olduğunu ifade eden Sertel, “Yıllarca bayram olarak kutladığımız 24 Temmuzlar, medya üzerindeki ağır baskılar, düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki engeller dolayısıyla tıpkı '10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı’ gibi bayram olma niteliğini kaybederek, ‘Gazeteciler Günü’ olarak anılır hale geldi” dedi.

Gazetecileri, aydınları tutuklayan, hücrelerde çürüten, fabrikaları kapatan, tarlaları kurutan bir iktidarla karşı karşıya olduklarını söyleyen CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, şöyle devam etti:

“Gazetecileri konuşamaz, yaşamaz, düşünemez noktaya getiren AKP iktidarı kendi yandaş gazetelerinin de satılmadığını, yandaş televizyonların izlenmediğini gördükçe var olan ve okunan gazetelerin, izlenen televizyonların üzerine yürüyor. Türkiye’de 32’si ulusal, 10’u bölgesel, 622’si yerel, 422 valilik iznine tabi bin 106 gazete var. 2019 yılında gazete ve dergi sayısı bir önceki yıla göre yüzde 8 azaldı. Son üç yılda gazete tirajları ise yüzde 50 eridi. Genelde işsizlik oranı yılda 1.8 artarken, gazetecilikte bu artış yüzde 4.7 oldu. Yine genelde işsizlik oranı 13.4 iken gazetecilikte 23.8 oldu. Yani her 4 gazeteciden 1'i işsiz. Son 5 yılda işsiz kalan gazeteci sayısı 10 bini geçti. 76 gazeteci ve medya çalışanı cezaevinde. İktidarın basın ve ifade özgürlüğüne yönelik sansürcü, baskıcı uygulamalarının sonucu şimdilik budur. Basının içine düştüğü durumun sorumlusu iktidardır.”

“İNTERNET YASASINI ÇIKARMADILAR”

İktidarın, 112 yıl önce yaşanan İstibdat dönemine benzer şekilde sosyal medya üzerinde ağır yaptırımlar getirmeye çalıştığını belirten Sertel, “Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı iken internet medyasının düzenlenmesi, internet gazeteciliğinin bir düzene oturtulması için çok sayıda girişimimiz oldu. Ama bu girişimler sonuçsuz kaldı. İnternet yasası ile ilgili yasa hazırlamayan iktidar şimdi sosyal medyada düzenleme yapmak istemektedir. Sosyal medya bir çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede yoğun bir şekilde kullanılırken, Abdülhamit dönemi gibi istibdat rejimlerinin olduğu Kuzey Kore’de, Eritre’de, Suudi Arabistan’da, Çin’de, İran’da yasaklı. Gazetecilerin yazamaz, yazdırılamaz noktaya getirildiği son 18 yılda sosyal medyaya olan ilgi yıldan yıla artmış, kullanıcı sayısı 62 milyonu geçerek dünyada üst sıralara gelmiştir. AKP iktidarı ahlaki erozyondan çok gerçeklerin, yazılamayanların yazılmasının, beğenmemem butonlarına basılmasının önüne geçmek istemektedir” diye konuştu.  

“RTÜK YANDAŞA GÖZ YUMUYOR”

Ana akım medyanın yüzde 90’ını elinde bulunduran AKP iktidarının, kendisine muhalif gördüğü gazete ve televizyonların üzerine yürümeye devam ettiğini vurgulayan Atila Sertel, toplumun ahlakını bozuyor gerekçesiyle sosyal medyadaki özgürlükleri de kısıtlama yoluna giden AKP’nin yandaş kanallardaki ahlaksızlıkları görmediğini söyledi.

ATV’de yayınlanan Esra Erol’da programının 90 bin başvuru ile RTÜK tarihindeki en fazla şikayet alan programlardan biri olduğunu hatırlatan Sertel, şunları söyledi: “Ensest ilişkileri, korkunç cinayetleri, şiddet olaylarını ve bütün ahlaksızlıkları ekrana taşıyan ve hakkında binlerce şikayet olan bu programa 6112 sayılı yasada yaptırımı olmasına rağmen bir şey yapmayan RTÜK, gerçek habercilik yapmaya çalışan, kimseye hakaret etmeden gerçekleri dile getirmeye çalışan televizyonlara ceza üstüne ceza vermektedir. RTÜK Başkanı, toplumun ahlaki yapısına zarar veren, aile kavramını hiçe sayan bu programlarla ilgili şikayetleri sümen altı ederken, KRT TV’ye, Tele 1 TV’ye, Halk TV gibi ne kadar düzgün habercilik yapan televizyon varsa onlara ceza yağdırıyor. Basın İlan Kurumu da iktidarı eleştiren gazetelere ilan kesme cezası uyguluyor. 90 bini aşkın şikayet alan ATV’deki Esra Erol’un programına bugüne kadar bir yaptırım uygulamayan, rapor dahi hazırlamayan RTÜK mevcut yasaları hiçe sayarken, ahlaksızlıkları önleyeceğiz diye sosyal medyadaki özgürlükleri kısıtlamak iş değildir.” (MEDYA SERVİSİ)

ÖNCEKİ HABER

Çavuşçugöl'de şirket TOMA'lar ve jandarmalar nezaretinde çalışıyor

SONRAKİ HABER

Antep'te inşaatın çatısı çöktü, enkaz altına kalan işçiler 1 saat sonra kurtarıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa