25 Temmuz 2020 03:27

Malatya’da kayısı üreticilerinin yüzü bu sene de gülmedi

Malatya'da Evrensel’e konuşan üreticiler, mazot, gübre, ilaç ve işçilik maliyetlerinin arttığını ancak buna karşın kayısı fiyatlarının düştüğünü söyledi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Mazlum KÖSE
Malatya

Malatya’da kayısı hasadı sürüyor. Kayısı bu sene de üreticilerin yüzünü güldürmedi. Evrensel’e konuşan Akçadağ’ın Ören mahallesindeki üreticiler, mazot, gübre, ilaç ve işçilik maliyetlerinin arttığını ancak buna karşın kayısı fiyatlarının düştüğünü söyledi. Devletin desteğinin az olması üreticiyi zora soktuğunu belirten üreticiler, çözümü birliktelikte, kooperatifleşmede ve sendikalaşmada görüyor.

HERKESİN BORCU VAR

20 yıldır kayısı üreticisi olan Aydın Kaya, “1999’da ben buraya geldiğimde kayısı 4-4,5 dolar civarında giderken, şimdi kayısı 1-1,5 dolar civarında. Girdilere gelince önceden mazot, gübre, ilaç ucuzdu. İlacın o zamanlarda etken maddesi çok iyiydi. Şimdi 1 ilaç yerine 2 ilaç, 3 ilaç atıyorum. Haliyle de maliyet de artıyor. İşçi maliyeti de katlandı. Gelir olarak sıfıra sıfır olduğu gibi bir de bankalara, kooperatiflere, sulama birliğine herkesin borcu var. Borcum yok diyene ben inanmıyorum. İcra mektupları arka arkaya geldiklerinde görürler hepsi” diye konuştu.

Kayısı üretiminin sıkıntılı bir iş olduğunu ve üreticinin kendi sağlığından çok kayısı ağaçlarının sağlığını düşündüğünü söyleyen Kaya, “Ağaç için ilaç lazım oluyor, almak zorunda oluyorsun. Kendin hastalandığındaysa doktora dahi gidemiyorsun. Üstüne üstlük alın terinin karşılığının onda birini dahi alamıyorsun” dedi.

Tüm bu sorunlara çözüm olarak Kaya,  “Kayısıyı keseceksin kurtulacaksın başka da bir çare göremiyorum” dedi.

GÜBRENİN, İLACIN PAHALILIĞI YIKIM

27 yıldır kayısı üreticisi olan 84 yaşındaki Mahmut Yaşar ise “Kayısıyı diktiğimiz günden bu yana sıkıntı yaşıyoruz. Gerek gübrenin gerek ilaçların pahalı oluşu bunların hepsi bizim yıkımımız adeta. Kimseden de bugüne kadar destek görmedik, ne yapıyorsak kendi olanaklarımızla yapmaya çalışıyoruz” dedi.

Su sorunu yaşadıklarını ifade eden Yaşar, “Senede 2 defa suluyorum. Normalde 4 defadan az sulamamak lazım” dedi.

Yaşar, “Burada 4 tane tüccar var. Bizden aldıkları kayısıları kendi aralarında paylaşıyorlar. Tüccar da bir fiyat söylüyor o ne derse mecburen o fiyata veriyoruz kayısıyı” diye yakındı.

Yaşar, “27 senedir doğru düzgün bir kazancım olmadı. Çözüm olarak da birlik beraberlik olmazsa hiçbir şey olmaz. Kooperatifleşme olmadan olmaz” dedi.

DESTEK AZ OLUNCA ÇİFTÇİ ZORDA

20 yıllık kayısı üreticisi 35 yaşındaki Erdoğan Durmuş, “Kayısının bir meyve haline gelmesi, işlenip bir sanayi ürünü haline gelmesi… Kademe kademe bunların hepsi sorun barındırıyor aslında. Kayısının üretiminde sulamasından, sürümünden, ilaçlamasından, budamasından… vb. bir sürü işleminden temel olarak hepsi girdi maliyetlerinin fazla olup gelirin ve devlet yatırımlarının az olmasından kaynaklı ister istemez çiftçi zor durumda kalıyor” dedi.

Kayısı üretiminin çok zahmetli olduğunu belirten Durmuş, “Gerek kayısı üretiminden önce gerek kayısı üretimi sırasında ve sonrasında yaşanan sorunlar ayrı ayrı ele alınmalı ve çözüme kavuşturulmalıdır” dedi.

Üretim sonrası yaşanan sorunlardan en önemlisinin pazarlama sorunu olduğunu söyleyen Durmuş, “Pazarlama sorunu da üreticinin ekonomik sıkıntılar yaşanmasının temel kaynağı aslında. Devletin buradaki kooperatifleşmeyi desteklemesi, kolay kredi imkanları sağlaması, traktörlerin yakıt sorununu en azından bir kısmını finanse etmesi, ürünün hak ettiği değerde satılması ve üreticinin de hak ettiği değeri almasını sağlaması lazım” dedi.

"KAYISININ ÜZERİNDE ÜRETİCİ SÖZ SAHİBİ DEĞİL"

Öncesinde yurt dışında yaşayan daha sonradan Türkiye’ye gelip kayısı işiyle uğraşmaya başlayan 5 yıllık kayısı üreticisi Aynur Esen ise “Buraya geldiğimde insanların bir kış boyunca bir şey yapamadıklarını sadece kayısıya yatırım yaptıklarını gördüm. Halbuki küçükken hatırlıyorum, burada olmasam da haşhaş, buğday, nohut, pancar var olduğunu biliyordum. Ancak buraya geldiğimde insanların elinde bir tek kayısı kalmıştı. Kayısıyı üretirken çok fazla yorulduklarını, endişelendiklerini gözlemledim. Daha sonra ben de bunu yaşamaya başladım. Endişeleri de şuydu: Tamam biz üretiyoruz, emek veriyoruz, bir bebeğe bakar gibi bakıyoruz ama biz bunu nasıl satacağız” dedi.

Türkiye’deki çiftçilerin yaşadığı sıkıntıların dünyadaki diğer çiftçilerin yaşadığı sıkıntılardan kat be kat daha fazla olduğunu belirten Esen, “Satış esnasında alıcıyla satıcı yüz yüze gelemiyordu ve aracı vardı. Aracı da çok cüzi miktarda pazarladıklarını fark ettim. Biz bundan rahatsızdık, konuşuyorduk ama çare bulamıyorduk. Çünkü bir örgütlülüğümüz yoktu hala da yok” dedi.

Esen, “Şu anda kayısının üzerindeki söz sahibi çiftçi değil tüccar. Kooperatifleşme mutlaka olmalı” dedi.

TÜM KÖY-SEN: SENDİKA ÇATISI ALTINDA GÜÇLERİMİZİ BİRLEŞTİRELİM

Konuyla ilgili gazetemize bir açıklama yapan Tüm Köy-Sen Malatya Girişim Sözcüsü Ali Gürel, “Bu yıl ilgili kurumlar tarafından açıklanan rekolte aldatmacasına dikkat çekerek üretici manipüle edilmek isteniyor” dedi.

Gürel, “Her yıl olduğu gibi bu yıl da gerçek dışı rekolte açıklamalarıyla kayısı üreticisi köşeye sıkıştırılmak isteniyor. Geçtiğimiz sene Malatya genelinde çok düşük seviyede gerçekleşen rekolteyle tüccarlar yurt dışı bağlantılarındaki taahhütlerini yerine getiremedikleri gibi depolarında da bir kilo stokları kalmamıştır. Yine bu sene hava koşullarından dolayı ilimizin büyük bir alanında kayısı hiç olmamış, geri kalan kısmında ise bölgesel olarak bahçelerde kayısı olmuştur. Tarım İl müdürlüğü ve Malatya Ticaret ve Sanayi Odası tarım biriminin ortaklaşa belirleyerek imza altına alarak açıkladıkları rekolte 65 bin ton olarak deklare edilmesine rağmen ne hikmetse bir hafta sonra Tarım İl Müdürlüğü tarafında rekolte 85 bin ton olarak yeniden açıklanmıştır. TSO Tarım birimi temsilcileri son açıklamanın üreticiyi aldatmaya yönelik olduğu yönünde açıklama yapmasına rağmen Tarım İl Müdürlüğü 85 bin tonda ısrar etmiştir. Tarım İl Müdürlüğü bu tutumuyla çiftçiden yana olmayıp tüccarı koruyup kollamıştır. Yüksek rakamla açıklanan rekolte ile ürünün bol olduğuna dikkat çekerek üreticinin ürünü ucuz fiyatla alınmak istenmektedir” dedi.

Gürel, “Devlet eliyle üretici üzerinde oynanan bu oyunları bozabilmenin ve geri püskürtmenin tek yolu üreticilerin örgütlü birliğinde geçmektedir. Tüm üretici köylüleri kendi öz örgütleri Tüm Üretici Köylüler Sendikası çatısı altında güçlerini birleştirmeye çağırıyoruz” dedi.

ÖNCEKİ HABER

İstanbul devlet tiyatrosu binasında yangın çıktı

SONRAKİ HABER

Adalet Bakanlığı, cinayetlerde cinsiyete göre derleme yapmıyormuş

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa