Kılıçdaroğlu’nun beyannamesi tarım için neyi söylüyor, neyi söylemiyor?
Tüm Köy Sen Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun beyannamesinde tarım politikalarına ilişkin yer alan bölümleri değerlendirdi.
Fotoğraf: AA
Sedat BAŞKAVAK
Tüm Köy Sen Örgütlenme Uzmanı
Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı ‘İkinci Yüzyıla Geçiş Beyannamesi’nde tarım vurgusu var. Ancak, ‘Tarım ve üretici köylünün durumunun ne olacağı’ yok.
Beyannamenin 8. maddesinde yazılı olarak “Stratejik planlama teşkilatı kurulması, tarımın stratejik sektör olarak görülmesi” cümleleri yer alıyordu. Kılıçdaroğlu bu bölüme ilişkin konuşmasında yazılan cümlelere ek olarak “Ekonomide ihracat odaklı ve katma değerli üretime öncelik veren üretim ve teşvik politikası hayata geçirilecek. Vatandaşın karnını yabancı çiftçilerin ürettiği ürünlerle değil kendi çiftçimizin üretimiyle doyurmalıyız. Çiftçinin elektriğini keseceğine daha fazla üret daha fazla kazan demeliyiz” dedi.
VERGİLER BELİRSİZ
Tarım stratejik sektör olacak da tarım destekleri ne olacak? Vatandaşı yabancı çiftçilerin üretimiyle değil, kendi çiftçimizin üretimiyle doyurmak için ülke çiftçisinin, üretici köylülerin üretmeleri, üretim içinde tarımın desteklenmesi gerekmektedir. Tarım desteklerinin artırılması, tarım desteklerini milli gelirin yüzde 1’ine sabitleyen tarım kanunu ve hiçbir zaman yüzde 1 bile olmayan uygulama değişecek mi, belirsiz. Çiftçinin kullandığı mazot başta olmak üzere ilaç, gübre ve tohumluk gibi tarım girdilerinde ÖTV başta olmak üzere vergilerin kaldırılması ve tarım üretimine girdi desteği ne olacak? Belirsiz.
İhracat ve katma değer odaklı üretim ve teşvik politikası şirketlere yeni pastalar sunarken üretici köylü yine ürettiği ürünü maliyetin bile altında satacaksa… Emeği, alın teri aracılar, tüccarlar, ihracatçılar ve şirketler tarafından iç edilecekse bugünden farklı köylünün hayatında bir şey değişmeyecektir. O nedenle tarım desteklenerek üretimin artırılması, tarımsal ürünlerin fiyatını üretici köylülerin belirlemesi ve taban fiyat uygulaması gibi politikalar hayata geçirilmediğinde iktidar değişecektir ama köylünün yaşadıkları sorunlar değişmeyecektir.
Temel gıda maddelerinde sağlıklı, temiz ve ucuz gıdaya ulaşım konusunda bir önerme yok. GDO’lu üretim başta olmak üzere, endüstriyel üretim sonucu kirlenen tarım topraklarının verimsizleşmesi olmadığı gibi yapılan bu üretim sonucu sağlıksız ve kirli gıdalar da yok.
İTHALAT YASAĞI YOK
Saman ithalatından bahsederken sebze-meyve ithalatının yasaklanması ve yerli üretimin desteklenmesi konusunda bir cümle yok.
Ekilebilir tarım alanları sürekli azalırken tarım alanlarının korunması olmadığı gibi ekosistem hakkı korunacak derken ekolojiyi kuş, ağaç, orman görme hakkına indirgeniyor.
ÇİFTÇİ BORCUNA SÖZ YOK
Ekosistem hakkının korunması yaşam ve tarım alanlarının korunması ile mümkün. Ama uygulanan enerji, maden ve sanayi politikaları ile ülkenin her tarafında su, toprak, ormanlar ve tarım alanları başta olmak üzere yaşam alanlarımız talan ve tahrip ediliyor. Fakat bu talan ve tahribata karşı kurulan cümle kuş, ağaç ve görme hakkı ile tarif ediliyor ki bu, Kılıçdaroğlu’nun tarif ettiği ikinci yüz yılda talan ve tahribatın duracağına ilişkin bir politika ortaya koymuyor. Çiftçi borçları vs. zaten gündem bile olmamış...