27 Temmuz 2020 07:04

"Halkın, başkanlık rejimindeki iki yılı: Adaletsizlik, yoksulluk, işsizlik, savaş"

Demokrasi için Birlik "2. yılını dolduran tek adam rejiminin yarattığı insani, toplumsal, ekonomik, tahribat ve ağır baskı ortamı bu rejimin sürdürülemez olduğunu ortaya koyuyor" dedi.

Fotoğraf: Murat Kula/AA

Paylaş

Demokrasi için Birlik (DİB) Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ikinci yılını değerlendirdi. Kadın cinayetleri artarken hedefe konulan İstanbul Sözleşmesi’nin iktidar tarafından feshedilmeye çalışıldığı günlerde, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ikinci yılını doldurduğu belirtilen açıklamada "Tek adam rejiminin yarattığı insani, toplumsal, ekonomik, tahribat ve ağır baskı ortamı bu rejimin sürdürülemez olduğunu ortaya koyuyor" denildi.

Erkler ayrılığının ortadan kaldırıldığı, meclisin etkisizleştirildiği, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırıldıp Saray’a bağlandığı belirtilen açıklamada "Türkiye yerli ve milli başkanlık sistemi diye adlandırılan tek adam rejiminde, muhaliflerin tehdit baskı ve yıldırmaya maruz kaldığı, kayyum politikasıyla halkın iradesinin çiğnendiği, Kürt halkının demokratik barışçı siyaset olanaklarının engellendiği, ekonomik kriz koşullarında halkın büyük çoğunluğunun yoksulluğa mahkûm olduğu, işsizliğin arttığı, emek haklarının sermaye kesiminin her türlü saldırısına açık hale getirildiği, düşünce, ifade, örgütlenme, haber almak başta olmak üzere bütün anayasal hak ve özgürlüklerin fütursuzca bastırıldığı iki yıl geçirdi" ifadeleri yer aldı.

DİB, salgın koşullarında evde kalın çağrıları yapılırken, emekçilerin ölüme terk edildiğini hatırlatarak toplumun kaynaklarının sermayeye ve savaşa aktarıldığını, yoksulların, emekçilerin, güvencesizlerin yaşam, sağlık ve gıdaya erişim hakkının hiçe sayıldığını belirtti. 

ZULMÜN VE BASKININ İKİ YILI

Açıklamada Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin iki yılına verilen örneklerden bazılar şunlar oldu:

  • "İşçi ve emek haklarına sermayenin saldırılarının en yoğun olduğu bir dönem yaşandı. Son olarak da, “Mini istihdam paketi” ile işçilere ücretsiz izin ödeneğinin bir yıl daha uzatılması için cumhurbaşkanına yetki tanındı. Emekçiler günde 39 TL ile geçinmeye mahkum edilecek, bu para patron tarafından değil, işsizlik fonundan ödenecek, ücretsiz izin boyunca SGK primi yatmayacak ve bu süre emeklilikten sayılmayacak. İşçi, işsiz sayılmadığından İŞKUR’a, işsizlik maaşına ve kısa çalışma ödeneğine başvuramayacak. Bu koşulları kabul etmeyenler tazminatsız işten çıkarılacak. 
  • Siyasetçiler, gazeteciler, belediye başkanları hukuksuz bir biçimde hapse atıldı. Toplumsal muhalefeti susturmak için basın ve sosyal medya üzerindeki baskılar artırıldı. Meclise getirilen “sosyal medya yasası değişikliği” ile, sansür genişleyecek, geriye dönük hükümet eleştirilerini içeren haberlerin silinmesi sağlanacak, kişilik hakkı ihlali gerekçesiyle, yalnızca erişim engellenmeyecek, içerikler de silinecek. 
  • Polis devleti uygulamalarıyla toplum sistemli şiddet kullanılarak baskı altına alınmak istendi.
  • Kadınlara ve LGBTİ+ bireylere şiddetin artmasına yol açacak ayrımcı ifadeler meşrulaştırıldı. 
  • Din ve milliyetçiliği siyasetin bir organı olarak kullanmakta çıta yükseldi. Devasa bütçesiyle Diyanet İşleri Başkanlığı toplumu biçimlendirmek için kullanıldı, eğitim dincileştirildi, tarikatlara teslim edildi, laiklik ilkesine savaş açıldı. 
  • Adalet yok edildi. Kamu yararını ve vatandaşın hak arama özgürlüğünü temsil eden baroların yapısı değiştirildi, çoklu baro sistemine geçildi, meslek örgütleri hedefe kondu.
  • Antidemokratik koşullarda, yasaklarla yapılan yerel seçim sonuçları bile tanınmadı, iktidar güdümündeki YSK güvenilirliğini yitirdi. Büyük şehirleri kaybeden tek adam rejimi salgın koşullarında belediyeleri etkisizleştirmeye çalıştı.
  • Kamusal denetim ortadan kaldırıldı, Sayıştay işlevsizleştirildi, yolsuzluklar arttı, kamu kaynakları, doğal kaynaklar fütursuzca yandaş sermayeye peşkeş çekildi, ekolojik yıkım yaratacak Kanal İstanbul gibi rant projeleri için adım atıldı. 
  • Fetihçi, ihvancı, yayılmacı, mezhepçi Neo-Osmanlıcı politikalarla Suriye ve Libya’da savaşa girildi, ülkenin kaynakları savaşa, cihatçılara aktarıldı. Ülkede yandaş savunma sermayesi yaratıldı. Bu politikaların sonucu olan mülteci sorunu siyasi koz haline getirildi." 

"TEK ADAM REJİMİ ÜLKEYİ YIKIMA SÜRÜKLÜYOR"

"İkinci yılını dolduran tek adam rejiminin yarattığı insani, toplumsal, ekonomik, tahribat ve ağır baskı ortamı bu rejimin sürdürülemez olduğunu ortaya koyuyor" denilen açıklama "Dört yıl önce başkanlık sistemi diye adlandırılan tek adam diktasına karşı yola çıkmıştık. 

Tek adam rejimiminde geçen iki yıl sonunda, Demokrasi için Birlik olarak hayati çağrımızı yineliyoruz: Ülkeyi yıkıma sürükleyen bu rejimin ortadan kaldırılması için seçimleri beklemeden meclisteki ve meclis dışındaki demokrasi güçlerinin biraraya gelmesi elzem. Ancak halkın katılımına dayalı tabandan yükselecek ortak bir demokratik direniş bu yıkımı durdurabilir" denildi. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

İmalat sanayide kapasite kullanım yüzde 70.7'ye çıktı

SONRAKİ HABER

Urfa Valisi’nden koronavirüs savunması: Birbirini seven bir şehir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa