31 Temmuz 2020 09:00

Tarımdaki gelişmeler ve sorunlar | Smyrna’dan İzmir’e Kentin Gündemi

İzmir Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Tevfik Türk AKP iktidarının son dönemdeki odalara yönelik baskısı ve tarımdaki uygulamalarına yönelik projelerini konuştuk.

Smyrna’dan İzmir’e Kentin Gündemi programından ekran görüntüsü alınmıştır.

Paylaş

İzmir Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Tevfik Türk AKP iktidarının son dönemdeki odalara yönelik baskısı ve tarımdaki uygulamalarına yönelik projelerini konuştuk.

DİTAP PROJESİ ÇİFTÇİYİ TAŞERONLAŞTIRMAKTIR’

Tarım Orman Bakanlığı'nın Dijital Tarım Platformu (DİTAP) projesini değerlendiren Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Tevfik Türk, “Bakıldığında projelerin kimi yarım kalmış kimileri de sonuca ulaşmamış, ayakları tam yere basmayan projelerle de karşılaştık. Dijital Tarım Platformu da bize göre ayakları tam olarak yere basmayan ve önümüzdeki günlerde birçok soruna sebep olacak projelerden bir tanesi. Bütün bu projelerde olduğu gibi gerekçesine bakıldığında doğru bir yaklaşım olarak değerlendiriyorsunuz ancak uygulamalarında olaylar birden değişiyor. Çiftçinin ürününü değerlendirmesi, daha fazla pazara ulaşması anlamında, günümüz teknolojinin de bu kapsamda kullanılması çok doğru bir yol olarak geliyor. Ama projenin içerisine baktığınız zaman çiftçiyi aslında şirketlerin eline bırakmak. Hatta çiftçiyi taşeronlaştırmaktır. Sonuçta Odalar Borsalar Birliği'ne de bağlayarak bu sistemi tamamen şirket politikası üzerinden götürmek, tarımı devletleştirme yerine ki pandemi sırasında net olarak gördük herkes kamudan bir şeyler bekledi- ne yazık ki burada da şirketlerin eline bırakıyorsunuz” diye konuştu.

KÜÇÜK AİLE ÇİFTÇİLİĞİ BİZİM TARIMIMIZ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ’

Köylülerin burada taşeron konuma düştüğünü ifade eden Türk, “Kendi tarlasında birilerinin istediği fiyattan ürünleri ekmek ve o fiyatlardan satmak doğal olarak küçük aile çiftçiliğine bir şekilde taşeronlaştırmaya dönüştürmektir. Küçük aile çiftçiliği bizim tarımımız için çok önemli. Çünkü sürekli olarak piyasaya arz vardır. Küçük aile çiftçisi üretir ve satar, stoklama ya da depolama gibi bir konumu yoktur. Bu da doğal olarak pazara mal girişimini sağlar. Ama eğer siz çiftçileri büyük şirketlere, marketlere yönlendirirsiniz buralar da doğal olarak bunları alacak, depolayacaktır. Doğal olarak amaçları ucuza mal almak, maksimum değerde de satış yapmaktır” dedi.

MESLEĞİMİZİ İTİBARSIZLAŞTIRMAYA YÖNELİK BİR ADIM’

Bitki koruma ilaçlarının ziraat alanı dışında kullanılmasına ya da satışına ilişkin de değerlendirmede bulunan Türk, “ Son günlerde bizi çok yaralayan konu ve bunu, açıkçası meslek saldırısı olarak görüyoruz. Mesleğimizi itibarsızlaştırmaya yönelik bir adım ya da hamle olarak görüyoruz. Olay aslında şu an ülkede bol miktarda ziraat mühendisi, ziraat fakültesi var. Verilen eğitimlere bakarsak, bitki, toprak, zararlılar, gübreleme, çevre, sulama bütün eğitimleri alıyorsunuz. Yıllarca dirsek çürütüyorsunuz. Sonra meslek sahibi oluyorsunuz, fakat bir bakıyorsunuz ki yapmak istediğiniz alanda Orman Mühendisleri ya da Orman endüstri mühendisleri yetkili kılınmış. Ayrıca vurgulamak istediğim başka bir konu daha var. Bitki koruma ürünlerinin toptan ve perakende satışları ile ilgili bir konu. Burada zirai ilaç olarak bilinen bitki koruma ürünleri ziraat mühendislerinin bir dalıdır. Bizler eğitimini alıyoruz, dirsek çürütüyoruzve komplike bir yapıda değerlendiriyorsunuz. Ona göre zararlılarla bitki sağlığı için zararlılarla mücadele ediyorsunuz. Diğer meslek gruplarının bu eğitimleri alması söz konusu değil” dedi.

KONU HALK VE ÇEVRE SAĞLIĞINA GELECEKTİR’

Tarımsal üretim ve insan sağlığının önemine vurgu yapan Türk, “Bizlerin yönlendirilmesi ile üretilen ürünler insanların ve çocuklarımızın boğazından geçiyor. Burada yapılan yanlış uygulamalar her zaman için bir risk taşımaktadır. Sonuçta bu olayda bitki koruma ürünlerinin satışı, zirai ilaçların sahada uygulanması verilecek dozlar, bunlar ziraat mühendislerinin işidir. Kanunda da bu yetki Ziraat mühendislerine verilmiş, başka meslek dallarından bu konuya girilmesi ziraat mühendislerinin eczane açması ile aynı şeydir. Bu Mühendislik dalının, Odaların içinin boşaltılması sonuçta halk sağlığı ile ilgili olacaktır ve dönüp dolaşıp konu halk sağlığına ve çevre sağlığına gelecektir” diye konuştu.

Konunun Ziraat mühendislerinin alanı olduğuna dikkat çeken Türk, “Farklı meslek dallarında bu işe girdiğiniz zaman toprağa, çevreye, bitkiye, meyveye zarar verirsiniz ve sonuçta insana zarar verirsiniz. Hele ki bizler alternatif mücadele yöntemleri ile uğraşırken ve bunların yaygınlaştırılmasına çalışırken, kimyasal ilaçların daha az kullanılmasını savunurken. Bunların girdilerinde büyük oranda yurt dışına bağlıyız. Biz bunları ne kadar az kullanırsak daha az hammadde ithalatı demektir, dışarıya daha az döviz kaçırmamanız demektir. Biz bunları savunurken bilinçsiz bir şekilde yapılması doğal olarak bizim mesleğimizi itibarsızlaştırmak ve zarar vermektir. Daha da önemlisi insanların sağlığını da önemsizleştirmektir” dedi. (EVRENSEL WEBTV)

ÖNCEKİ HABER

Adana'da çocuklarına istismardan yargılanan babanın görev yeri değiştirildi

SONRAKİ HABER

Vietnam’da koronavirüsten ilk ölüm gerçekleşti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa