Av. Kalsen: İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmasıyla din motifli yaşam dayatılıyor
Dersim Barosu Kadın Komisyonu üyesi Avukat Fatma Kalsen, İstanbul Sözleşmesi'nden geri çekilmek istenmesine karşı kadınların kenetlenmesi gerektiğini söyledi.
Fotoğraf: MA
Ayşe SÜRME
Türkiye'nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi'nden geri çekilme tartışmaları sürüyor. Dersim Barosu Kadın Komisyonu üyesi Avukat Fatma Kalsen, sözleşmeden geri çekilmenin mümkün olamayacağını belirterek, olası çekilmeyi "tehlike" olarak yorumladı.
“CEZASIZLIK POLİTİKALARININ SONUCU”
Son aylarda istismar, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde yaşanan artışa dikkat çeken Kalsen, cinayetlerin önüne geçilemez bir hal aldığını söyledi. Kadın cinayetleri ve çocuk istismarlarının önüne geçilmemesinin nedenlerine değinen Kalsen, bunun cezasızlık politikalarının sonucu olduğunu söyledi. Kalsen, soruşturma aşamasında faillerin "iyi hal indirimi" alması ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasının sorunların yaşanmasına neden olduğunu ifade etti.
Kalsen, “Kadınlara ve çocuklara yönelik bunca şiddet, kırıma ve kadın cinayetlerine rağmen erkek egemen zihniyete bu yönle taviz verilmesi açıkçası düşündürücü. Bundan sonraki aşamada işimizin daha zor olduğunu bize gösteriyor” dedi.
YASALARIN UYGULANMAMASI
Kadın cinayetlerinin yasaların uygulanmamasıyla ilişkili olduğuna işaret ederek, uygulamada eksik kalındığı için kadınların yaşam haklarının ellerinden alındığını ifade eden Kalsen, “Koruma kararları zamanla alınmadı ve koruma kararları alınmasına rağmen kadınlar katledildi. Tüm bunları bir arada düşündüğümüzde, iktidarların, aileden sorumlu bakanların somut ve netice alıcı adımlar atmamasından kaynaklı bu sorunlar yaşanmaya devam ediyor. İktidar tarafından üretilen politikalar, milletvekilleri, bakanları, yargı kadınların haklarını yok sayıcı ve açıklamaları bu suçu işleyen kişileri de cesaretlendirici olmuştur. Son dönemlerde de din motifli söylemlerde bulunarak bir nevi kadınlar baskı altına alınmaya devam ediyor. Baktığımız zaman son tahlilde kadınları, çocukları koruyan yasalar varken ve bu yasalar tamamen uygulanmamışken iktidar, 6284 sayılı yasanın kaldırılması gibi bir takım söylemlerde bulunulmaktadır. Bu durumun asla kabul edilebilir yaklaşım olmadığını düşünüyoruz. Kadınların ve çocukların korunmasını, yaşamlarını güçlendirecek adımlar atılması gerektiğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.
“DİN MOTİFLİ BİR YAŞAM DAYATILIYOR”
Sözleşmenin ortadan kaldırılarak, "şeriat hukukuna" atıfta bulunan yaklaşımların sergilendiğini söyleyen Kalsen, “Bunlar çok ciddi tehlikelerdir. Bunun bir tek açıklaması olabilir. Model sadece Türkiye’de sınırlı değil. Kadın haklarını, şiddeti önleyen birtakım uluslararası sözleşmeler de var. İstanbul Sözleşmesi gibi bütün ülkelere taraf olan bağlayıcı sözleşmelerdir. Sözleşmeye ilk imza atan ülke Türkiye’dir. Bu kadınların uzun soluklu mücadelelerinin sonucunda kazanılan bir sözleşmeydi. Sözleşmenin kaldırılmasının istenmesini bir bütün olarak düşünmek gerekiyor. Kadınların elde ettiği kazanımlar değil, toplumun genelini de bir nevi dizayn etmek, biat kültürü dayatılıyor. Bu dayatma kültürü içerisinde yine kadın ve çocukların mağdur olacağı acı ve gerçek. Din motifli bir yaşam dayatılıyor. Siyaset, yaşam kültürü, hukuk sistemi ve mevcut Anayasa’da güvence altına alınan birçok hakkın ortadan kaldırılmasını beraberinde getiriyor” diye belirtti.
“TOPLUM KENETLENMELİ”
Kadınların bu girişimlere karşı ciddi ve dirençli bir irade ortaya koyması gerektiğini vurgulayan Kalsen “İktidarın yapacağı değişiklikleri gündeme getirerek, toplumun nabzını alma, direncini, tepkisini ölçme anlamında ortaya konulan söylemler olduğunu düşünüyorum. Bundan da cesaret alacağını düşünüyorum. Tüm toplumun kenetlenmesi ve mücadele etmesi gerekiyor" dedi. (Dersim/MA)