Nakış işçileri: Kıdem tazminatı bizim için gelecek demek
Kıdem tazminatının bütün işçiler için gelecek anlamına geldiğini belirten nakış işçileri buna izin vermeyeceklerini söylüyor.
ARŞİV | Fotoğraf: DHA
Çağdaş ÇAVUŞOĞLU
İstanbul
İşçi sınıfının kazanılmış hakkı kıdem tazminatını fona devretmek isteyen AKP iktidarı, şimdilik bu konuyu rafa kaldırdı. Ancak bugüne kadar yaşanan süreç konunun AKP’nin gündeminden hiç çıkmadığını da gösteriyor. Kıdem tazminatının bütün işçiler için gelecek anlamına geldiğini belirten nakış işçileri buna izin vermeyeceklerini söylüyor.
Nakış iş kolu genellikle çok büyük olmayan fabrika ve atölyelerden oluşuyor. Yüzlerce işçinin çalıştığı fabrikalar olsa da genelde 30’lu 40’lı bazen daha az işçinin çalıştığı atölyelerin sayısı hayli fazla. Nakış işini yapıp emekli olan ise yok denecek kadar az. İş kolunda sürekli bir sirkülasyon var. Hemen her işçi üçten fazla atölyede çalışmış. İşçiler atölyelerde belirli bir süre çalıştıktan sonra kıdem tazminatlarını alıp başka atölyelerde işbaşı yapıyor. Bütün işçiler gibi nakış işçileri için de kıdem tazminatı, işçilerin hayatlarını sürdürebilmeleri için belirleyici bir öneme sahip.
CUMHURBAŞKANI TOPU ATMAYA ÇALIŞIYOR
On yıldan fazladır nakış işçiliği yapan bir işçi, “Kıdem tazminatının fona devredilmesine sıcak bakmıyoruz. Ama yine ‘Erdoğan sağ olsun’ diyen tek tük arkadaşlar var. Kıdem tazminatı bütün işçilerin geleceği demek. Evlenecek olan kıdem tazminatından aldığı parayla düğün yapıyor” diyor.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kıdem tazminatı için “İşveren ve işçi temsilcileri görüşsün” şeklindeki açıklamasını hatırlatan işçi şunları söylüyor: “İşverenle işçi temsilcisi görüşsün dedi topu kendi üstünden attı. Önce kendileri ortaya attı şimdi arkadan dolaşıyorlar.”
SENDİKALARIN TUTUMU ÖNEMLİ
Kıdem tazminatının gasbına karşı sendikaların tutumunun önemli olduğunu ifade eden başka bir işçi de “Başta sendikalar bu işe el atmalı. Türk-İş dediğini yaparsa büyük bir kitleyi tutar. Tabi DİSK’le de ortaklaşırsa. Türk-İş devletin sendikası olduğunu biliyoruz ama dik durup duramayacağını, işçileri satıp satmayacağını bilmiyoruz” dedi. Kıdem tazminatının fona devrinin Meclise gelmesi durumunda fabrikalarda da atölyelerde de eylemlerin olacağını belirten işçi, “Nakışta da olur. 2013’te bir araya gelip haklarımız için eylemler yaptık ve kazandık. Tabi şu an patronlar da bizim birliğimizin dağıldığının farkında. Dağınık olsak da işçiler yine sesini çıkarır” diye konuştu.
PATRON CİPE, İŞÇİ DOLMUŞA…
İşçiler kıdem tazminatını ekonomik durumlarından hareketle ele alıyor. Özellikle pandemi sürecinde epey zorluk yaşadıklarını belirten bir işçi, “Pandemi başladı, patronlar herkesi ücretsiz izne çıkardı. Devlet de 1170 lira para verdi. Devlet patronlara kasanızı işçilerle paylaşın diyemedi. Türkiye’de 200’den fazla milyarder var. Nakış patronları cipe binerken biz iki buçuk liralık dolmuş parasını denkleştirmeye çalışıyoruz. 1170 lira ile kim nasıl geçinecek? Hâlâ piyasa durgun, iş yok” dedi.
Ayasofya’nın ibadete açılmasının da ekonomiyle bağlantılı olduğunu ifade eden işçi, “İsteselerdi daha önce yaparlardı, bu kadar kolaymış. Ama niye yapmadılar? Elhamdülillah hepimiz Müslümanız ama daha kendi camilerimizi dolduramıyoruz. İnsanlar birkaç senelik heves için neler yapıyorlar... Gözden düştü ya durumunu toparlamak için yapıyor. İsrail’e one minut dediği zamanki gibi bir şey bekliyorlardı ama olmadı. Tabi yine dinleyenler var. Sesi güzel sanatçı gibi bazıları için, konuşsa yeter!”
KÖTÜ EKONOMİNİN SORUMLUSU SURİYELİLER Mİ?
İŞÇİLER yaşadıkları ekonomik zorlukların sebeplerini sıralarken, sözü Suriyeli mültecilere getirenler de oluyor. “Ekonomi her gün kötüye gidiyor. Kiralar almış başını, enflasyon uçmuş” diyen bir işçi şunları söylüyor: “Tayyip Erdoğan da Suriyelilerden kaybediyor. Bak ben Ak Partiye oy vermiştim. En son seçimde vermedim. CHP ye verdim. Ben kiracı adamım, benim 600-700 lira kira vermem gerekirken 1200 lira veriyorum. Adam 500 liralık evine, kokan evine, rutubet çeken evine 1200 lira fiyat çekiyor. Niye, çünkü bize vermezse Suriyelilere verebilir. Benim arkadaşım ev arıyordu 1400’den aşağı ev bulamadı. Yarın öbür gün beton yiyeceğiz. Türkiye kaç milyon hektar tarım arazisini kaybetmişiz. Hepsine beton dikmişiz.”
‘AKP SURİYELİ KARDEŞİMİZİ SİYASİ MALZEME OLARAK KULLANIYOR’
Bir işçi ise arkadaşının söylediklerine karşı çıkıyor: “Suriyeliler savaştan kaçıp geldi, AKP onları siyaset malzemesi yaptı. Onlar da bizim gibi patronlara çalışıyor. Güngören’de saya işini yapanların hepsi Suriyeli. Ne sigortaları var ne de asgari ücret alıyorlar. Patron bizden kazandığından çok Suriyelilerden kazanıyor. Bizim ücretlerimizin düşük olmasının sebebi de Suriyeliler değil ki, alçak patronlar... Servetlerinden birazcık pay verseler insan gibi yaşayacağız. Suriyelilerle birlikte daha iyi şartlarda yaşamayı sağlamamız lazım. Onlar bizim kardeşlerimiz. Arada sadece sınır var. Urfa’da yaşayanların bir sürü akrabası vardır Suriye’de. Aynı coğrafyanın insanıyız.”
Başka bir işçi de şunları söylüyor: “Patron Suriyeli çalıştırarak yüzde 500 kâr elde ediyor. Patron kârından kessin. 200 milyarder zekatını verse Türkiye’de fakir insan kalmaz. Ama dön bak Allah’ı ağzından düşürmeyenler Allah’ın emrettiklerini uygulamıyor. Mesela köyün imamı arıyor, ‘Zekatını bize ver cami yapılıyor’ diyor, patron ‘Tamam’ diyor. Böyle mi hayır işleniyor? Bir arkadaşla konuşuyordum, ‘Benim patron zekatı tam veriyor’ dedi. Ama işçinin hakkı olan günde 8 saat çalışmaya en fazla karşı çıkan patron da oydu.”