Saya Atölyelelerinden Bergama’ya çıkan sokak
Gezi sırasında liseli ve üniversiteli arkadaşlarla sık sık sohbetine denk geldiğim Halil sıkça “Okumak güzel şey, keşke benimde imkanım olsaydı da devam edebilseydim” diyor.
Fotoğraf: Evrensel
Emre GÖKMEN
İzmir
Geçtiğimiz hafta İzmir’den liseli, üniversiteli, işçi gençlerle Bergama’ya bir kültür gezisi düzenledik. Gezi Bergama Arkeoloji Müzesi, Asklepion, Kızıl Avlu ve Pergamon ziyaretleriyle programını tamamladı. Pandemi süreci boyunca evde kalmış, sokağa çıkma kısıtlamasında yaş sınırına denk gelmiş, online eğitim sürecinde ödevlerle boğuşmak zorunda kalmış, işler düşüşte olduğu için ya da kayıtsız çalıştığı için işe gidememiş gençlerle bu sıkıntılardan biraz da olsa sıyrılıp pandemi öncesinde olduğu gibi bir araya gelmek istedik. Arkeolog Bülent Türkmen’in eşliğinde sürdürdüğümüz gezide ne kadar yorulsak ve sıcaktan bunalsak da buna değen bir gün geçirdik.
ÇALIŞMAKTAN GEZMEYE VAKİT YOK
Geziye katılan saya işçisi arkadaşımız Halil’le geziye dair sohbet ettik. Halil 20 yaşında ve yaklaşık 7 senedir saya işinde çalışıyor. Ailesi de bu işi yapıyor. Arapçanın zorluğu nedeniyle okulu bitirmekte zorlandığını söyleyen Halil 6. sınıfta okulu bırakmış. Gezi sırasında liseli ve üniversiteli arkadaşlarla sık sık sohbetine denk geldiğim Halil sıkça “Okumak güzel şey, keşke benim de imkanım olsaydı da devam edebilseydim” diyor. Ayrıca geziden sonra hepsiyle sosyal medya üzerinden takipleşerek onlarla sohbetini devam ettirdiğini de ekliyor. Bülent Hoca’nın anlattıklarının çoğunun aklında kalmadığını söyleyen Halil yine de geziyi çok sevdiğini, normal zamanlarda çalışmaktan gezmeye vakit bulamadığını anlatan Halil bazen işten çıkınca eve giderken bile zamanın hemen geçmesini bir an önce eve gidip dinlenmek istediğini söylüyor.
“SÜTUNLAR SURİYE’DEKİ BAHÇEMİZE BENZİYOR”
Hafta sonlarını genelde evde geçirdiğini anlatan Halil bu sıralar hiç işlerinin olmadığını ve bu yüzden para kazanamadığını, dışarı çıkmanın bu şekilde de zor olduğunu belirtiyor. Bu gezinin bu zamana kadar gidebildiği gezilerden en güzeli olduğunu söyleyen arkadaşımız döndüğünde ailesine ve arkadaşlarına gördüklerini anlattığını; annesinin eski alet ve giyim tarzlarını çok sevdiğini, çektiği fotoğrafları annesinin çok beğendiğini söylüyor.
Gezdiğimiz alanlardaki sütünların, antik tiyatronun, tarihi eserlerin kendisinde ne gibi duygu ve düşünceler uyandırdığını sorduğumda sütunları gördüğünde Suriye’de kaldıkları köyde dedesinin bahçesinde de 300 yıllık bir taşın olduğunu ve aklına onun geldiğini söylüyor Halil. Antik tiyatroyu gördüğünde ise “İbo’nun bir filminde öyle bir tiyatroda tek başına şarkı söylediği geldi aklıma” diyor ve gülüyor. Geziden sonra birçok arkadaş edindiğini söyleyen Halil bütün arkadaşlarının ayakkabıcılar sitesinde olduğunu ve onlarla da sadece çalışırken görüşebildiklerini söylüyor. Gezide hoşuna gitmeyen bir şey olup olmadığını sorduğumda ise çalışırken çok sık çay içtikleri için çaya çok alıştığını ve gezi boyunca iki yerde içebildiğini, sadece bu konuda şikayetçi olduğunu gülerek söylüyor ve sohbetimizi sonlandırıyoruz.