Sovyetlerde kadın
Sovyetler Birliği kurulurken toplumsal yaşamda erkeğin kadın üzerindeki egemenliğini her alanda yok etmeliydi.

Fotoğraf: Soviet Artefacts/Unsplash
Yıllardan beri tartışılan “kadının kurtuluşu” konusunda birçok farklı ideolojinin bizlere sunduğu farklı fikirler vardır. Biz de bu yazımızda gerçek anlamda “kadının kurtuluşu”nun hangi koşullarda mümkün olacağını bizlere gösteren Sovyet deneyiminde kadınların yaşantısını ele alacağız.
Sovyetlerin kuruluş sürecine doğru gitmeden önce Çarlık yönetimiyle yönetilen ülkede kadınların durumuna ufak bir göz atmakta fayda var. Çarlık yönetiminde kadınlar %85’inin okuma yazma bilmediği bir noktadaydılar. Toplumsal yaşamda hiçbir şekilde var olamayan kadınlar ev içerisine hapsolmuş, her türlü haktan yoksun, doğum yaparken bile bunu sağlıklı koşullarda değil %95’inin hiçbir şekilde doktor yardımı almadan kendi başına halletmeye çalıştığı bir durumdaydı. Kadınlar içerisinde yaygın meslek hizmetçilikti. Ücretli çalışan kadınların %55’i hizmetçilikte çalışırken bu oran sanayi dalında oldukça düşüktü. Toplumsal yaşamda neredeyse hiçbir hakkının bulunmadığı kadının sözü de o dönem açısından hiçbir şekilde dikkate alınmıyordu. Çarlık döneminde kadınların böylesine hapsolmuş bir konumda bulunmaları elbette Çarlık rejiminin yıkılmasına karşı da kendi özgürlüklerini kazanmak adına mücadele etmelerini zorunlu kılıyordu.
SOSYALİZMİN İNŞASI KADININ ÖZGÜRLÜĞÜNÜN İNŞASI
Sovyetler Birliği kurulurken toplumsal yaşamda erkeğin kadın üzerindeki egemenliğini her alanda yok etmeliydi. Kadının kurtuluşunun önündeki tüm önkoşullar kalkmış olmalıydı. Ekim Devrimi’nin yaşanmasıyla beraber bu süreç gelene kadar kadınların oluşturmaya çalıştıkları tüm haklar yasal olarak güvence altına alınmaya başlamıştı. Anayasa’nın 122. Maddesi, “SSCB’de kadın ekonomik, devletsel, kültürel, toplumsal ve politik yaşamın bütün alanlarında erkeklerle eşit haklara sahiptir” ilk olarak eklenen maddelerden birisiydi. Bununla beraber 13’ncü ve 17’nci maddesiyle birlikte kilise, devlet ve okulun birbirinden ayrılması ve eğitim içerisinde dinsel tahakkümle birlikte erkek egemen söylemlerin de önüne geçilmeye çalışılmıştı. Dini kurumların aile üzerindeki etkilerini yıkmak adına kilise evliliği, imam evliliği geçersiz sayılmaya başlanmıştı. Sadece medeni evliliğin yasalarla tanınması yanında kadınlara da boşanma hakkı verilmişti. Evlilik sonrası edinilen mallar kadın ev kadını olsa bile ortak bir şekilde bölüştürülüyordu. Kadınların aile içerisindeki sıkışmışlıktan çıkmasına yönelik çalışmalar kadınların kurtuluşu açısından en önemli noktalardan birisiydi. Ve Sovyetlerde garanti altına alınmak istenen şey de buydu.
Sovyetlerde kadınların kültürel düzeylerini yükseltmek, kadınları toplumsal yaşamın içine çekmek için çalışmalar yürütülüyordu. Kadınların okuma yazma öğrenmelerinin yanında daha önce eğitim göremedikleri için kalifiye emekleri yoktu. Bunun önüne geçebilmek için Sovyetlerde “ev içi üniversite” uygulamaları başlamış, eğitim göremeyen, meslek edinemeyen kadınların kendini geliştirmelerinin önü açılmıştı.
EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET UYGULAMASI
Kadınların erkeklerle eşit ücret alabilmelerinin önündeki tüm engeller kaldırılmaya çalışılmıştı. Eğitimde de kadınların kendilerini geliştirebilecekleri alanları yaratmak üzere harekete geçen Sovyetler Birliği kadınların üretimde yer alması üzerine çalışmaları başlatmıştı. Fakat burada kadınların üretime çekilebilmesi için bu zamana kadar kadınlara biçilmiş işlerin toplumsallaşması gerekiyordu. Böylelikle kadınların üretime katılabilmesinin önündeki önkoşullar kalkmış olacaktı.
Kadınların hamilelik süreci itibariyle önlemler alınmaya başlandı. Kadınlara hamilelik sürecinde 77 gün ücretli doğum izni hakkı tanındı. Bunun yanında hamilelik süresince devlet tarafından ek beslenme ödeneği de sağlanıyordu. Hamilelik sonrasında kadınlar iş yerlerine dönebilmeleri adına çocuk bakım merkezleri, kreşler kurulmuştu. Çocuk bakımı artık kadının üzerine yüklenen bir işten ziyade toplumsal bir konuma ulaşmıştı. Aynı şekilde ev içerisinde kadınların sorumluluğuna yüklenmiş çamaşır, ütü, yemek gibi angarya işler için de mahallelerde ve fabrikalarda yemekhaneler, çamaşırhaneler kurulmuştu.
Toplumsal alanın her yerinde kadınların gerçek hak eşitliği hayata geçirilmeye çalışılıyordu. Kadınlar artık devlet yönetimlerinde yer almaya başlıyorlardı. Sovyetler Birliği Yüksek Kurulu’nda kadın temsilcilerinin sayısı oldukça fazla bir şekilde artmışken bunun yanında kadınlar yerel yönetimlerde de çokça yer alıyordu.
Ekim Devrimi kadınların dünya üzerindeki hiçbir şekilde elde edemedikleri olanakları kazanmasını sağlamış, toplumsal yaşamda var oluşlarını engelleyen koşulları ortadan kaldırmaya yönelik hareket ederek kadınların kurtuluşunu garanti altına almıştır. Ekim Devrimi’yle birlikte yalnızca Sovyetlerde değil dünyanın her yerinde kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olabileceği, her alanda var aktif bir biçimde var olabileceklerini göstermiştir. Dünyadaki tüm kadınlara, kadın mücadelelerine pratikte örnek oluşturmuş Ekim Devrimi kadınların bugün bile haklarına sahip çıkmasının önünü açmıştır.
Evrensel'i Takip Et