Güzel Sanatlar öğrencileri ne istiyor?
“Yeteneklerimize dayalı eğitim görmek istiyoruz”
Fotoğraf: Pch.vector
Simay Ada KART
Çanakkale
Üniversite sınavı sonuçlarının açıklanmasından sonra, öğrencilerin Güzel Sanatlar Fakültesi'ne giriş için başarı sıralamasında ilk 800 bine girmek zorunda olduklarına ilişkin bir karar gündeme geldi. Bu karar pek çok öğrencinin mağdur olmasına sebep oldu. Uzun süredir yetenek sınavlarına hazırlanan Gülce Kocakundakçı ve Çanakkale'de Güzel Sanatlar Fakültesi’nde okuyan Esin Öykü Terzi ile sınava hazırlanma sürecinin zorluklarını ve bu kararın öğrenciler üzerindeki etkilerini konuştuk.
“LİSELERDE KISITLI İMKÂN VE YÜKSEK MAALİYETLERLE EĞİTİM GÖRÜYORUZ”
Lisede Grafik Tasarım Bölümünde öğrenim görmüş olan Esin “Okullardaki kısıtlı imkânlar sebebiyle çok iyi eğitim alamıyorduk. Örneğin kırk kişiyle on bilgisayarı paylaşıyorduk. Bilgisayarlar genelde arızalı oluyordu. Böyle bir ortamda yaratıcılığın ve üretkenliğin gelişmesi oldukça zor. Eğitimin yetersizliğinden dolayı üniversite yetenek sınavlarına hazırlanmak için pek çok farklı kursa, özel derse gitmemiz gerekiyordu. Bu da oldukça maliyetliydi, karşılanması zordu” derken, Güzel Sanatlar Lisesi'nde müzik bölümü okuyan Gülce kendi sürecini şöyle anlatıyor: “Güzel Sanatlar Lisesinde okurken bir enstrüman seçmek ve buna ek olarak piyano dersi almak gerekiyordu. Ailemin durumu buna el vermediği için kısıtlı şartlar altında okulda çalışmak durumunda kalıyordum. Hatta babam kemanımı taksitle almıştı. Şartlar böyleyken bir de üniversite yetenek sınavları için yapılması gereken harcama gerçekten çok fazla ve ağırdı.”
“KÜLTÜR DERSLERİNİ YETERİNCE GÖRMEDİK”
“Bizler çok düşük seviyede Türkçe, matematik gibi kültür derslerini gördük. Çünkü odak noktamız yetenek sınavlarıydı. Öğretmenlerimiz de bu sebeple kültür derslerinin üzerinde durmuyordu” diyen Esin ile benzer deneyimleri yaşamış olan Gülce de “Kültür derslerini görmüyor sayılırdık. Matematiği yalnızca ilk sınıfta görmüştük. Yani TYT sınavındaki derslerin hiçbirini görmedik” diyerek okullarının müfredatı hakkındaki gerçekliği ortaya koydu.
Çalışmalarını ağırlıklı olarak yetenek sınavlarına yönelik yapan ve ciddi bir emek harcayan öğrenciler, her şey olup bittikten, sınav sonuçları açıklandıktan sonra sıralamada ilk 800 bine girme zorunlulukları olduğunu öğrendiler. Bu konu hakkında Gülce şöyle söylüyor: “Üniversite sınavları açıklandıktan sonra ilk 800 bine girme şartını belirttiler. Öncesinde haberimiz dahi yoktu. Bunun yanı sıra mevzu bahis dersleri almadığımız için biz Güzel Sanatlar Lisesi mezunu öğrencilerin bu barajı geçmesi çok zor, bunun için ayrı bir gayret gerekli. Fakat önceden bilmiyorduk. Eski okuluma gittiğimde 60 kişiden yalnızca bir kişinin bu barajı geçtiğini öğrendim.”
“İKTİDAR SORGULAYAN, ÜRETEN BİR GENÇLİK İSTEMİYOR”
“Açık söylemek gerekirse güzel sanatlarda yetişen öğrenci iktidarın hoşuna gitmiyor. Çünkü bizler sanatın yanında felsefeyi de öğreniyoruz. Düşünen, soran ve üreten bir gençlik fikri onları ürkütüyor. Bizleri bilgilendirmeden girmemizin oldukça zor olduğu bir sıralamaya girmemizi isteyerek önümüzü kesmeye, bizleri geleceksizleştirmeye çalışıyorlar. 800 bin barajı kalkmalı. Yeteneklerimize dayalı eğitim görmek istiyoruz” diyen Gülce de kendi alanında yeterli ve ulaşılabilir bir eğitim talebi olan öğrencilerden biri. İktidarın geleceksizleştirme politikalarına karşı eşit, parasız, bilimsel, ana dilde, yeteneğe dayalı eğitim talebimizde ısrarcıyız.