Pandemi ve kriz fırsatçılığında toplu iş cinayetleri
Yeni normal denilen süreç işçiler açısından her açıdan güvensizleştirme olarak hayata geçiriliyor. İşyerlerinde çalışma koşulları çok daha kötüleşiyor.
Fotoğraf: DHA
Deniz İPEK
Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı
2008’de İstanbul Davutpaşa Çiftehavuzlar Caddesi’nde havai fişek imal eden kaçak bir işyerinde patlama gerçekleşmiş, patlamanın etkisiyle binada bulunan 20 işçi ve maytap atölyesinin sahibi hayatını kaybetmişti. Davutpaşa’dan sonra patlayıcı imalatı yapan işyerlerinde değişen bir şeyin olmadığını Sakarya Hendek’te havai fişek fabrikasında meydana gelen patlama ile bir kez daha anladık. Bu yazının konusu olmamakla birlikte Davutpaşa patlamasından sonra kamu görevlilerinin ağır ihmali olmasının kanıtlanmasına rağmen ölen işçilerin ailelerinin 12 yıldır adalet arayışı sonuçlanmış değil. Sakarya’daki patlamanın ardından Büyük Coşkunlar adındaki havai fişek fabrikasında kuruluşundan başlayarak nasıl usulsüzlükler yapıldığı, 7 işçinin hayatını kaybetmesi ve 114 işçinin yaralanmasına yol açan facianın adım adım adeta organize edildiği de ortaya çıkmıştı.
Fabrikalarda, işyerlerinde, tarlalarda; asgari ve zorunlu olmayan işlerde koronavirüs salgınına rağmen süren üretim baskısı, alınmayan önlemler işçileri, emekçileri tedirgin ederken hükümet; pandeminin, ekonomik krizin her türlü nimetini patronların hizmetine sunmaya devam ediyor. Bu tedirginlik durumlarından biri de son aylarda fabrikalarda, organize sanayi sitelerinde artan endüstriyel patlamalar ve yangınlar. Kovid-19 sonrası işsizlik tehdidi de kullanılarak kuralsız çalıştırma kural haline getirildi. Yeni normal denilen süreç işçiler açısından her açıdan güvensizleştirme olarak hayata geçiriliyor. İşyerlerinde çalışma koşulları çok daha kötüleşiyor. Aşırı çalıştırma olan bu dönemde iş cinayetleri de kitlesel olarak yükseliyor. Önlemlerin alınmaması ve denetimlerin yapılmaması durumunda endüstriyel kazalara bağlı toplu iş cinayetlerindeki bu ivme önümüzdeki aylarda da sürebilir. Yani, yeni normalin bir sonucu olarak toplu ve feci işçi ölümleri ortaya çıkıyor. Ama vatandaşın karşısına geçince hükümetin bakanı, bürokratı onlardan şikayet ediyor, suçu onlara atıp kendini kurtarmaya çalışıyor.
YANGINLAR VE PATLAMALAR ÖNÜNE GEÇİLEMEZ OLAYLAR DEĞİLDİR
Bilim ve teknolojinin gelişmesine paralel olarak endüstriyel tesislerin kullanımını arttırdığı kimyasallar ve kimyasal işlemler, bir yandan üretim süreçlerini, hayatı kolaylaştırabilir iken, diğer yandan da denetlenmeden, önlem alınmadan ve kapitalistlerin insafında maksimum kâr politikası ile uygunsuz kullanımları ile hem insan hem de çevre için büyük risk taşımakta. Kimyasal maddeler, tüketici mallarının yanı sıra, tarım, imalat, inşaat ve hizmet sektörlerinin de önemli üretim bileşenleri. Bu maddelerin taşınması, depolanması, üretimi, kullanımı ve bertaraf edilmesi sırasında oluşabilecek bir aksaklık sonucu meydana gelecek kazalar ağır tahribata yol açmakta.
Tehlikeli kimyasallar sadece bu maddeleri doğrudan kullanan kişi ya da işletmeleri değil, olası endüstriyel kazalar halinde insanları, çevreyi ve doğal yaşamı etkileyebilmektedir. Yaşanan kazalar işçiler, bölge sakinleri açısından can kayıplarına, yaralanmalara, hastalıklara (hatta uzun vadede kronik hastalıklara da yol açma potansiyeli olabilir) sebep olmakta; havayı, suyu, toprağı, hayvanları kısacası doğayı olumsuz etkilemekte ve zarar vermektedir. Endüstriyel kazalar genellikle yangın, patlama ve kimyasal yayılım şeklinde meydana gelmektedir.
Yangınlar ve patlamalar önüne geçilemez olaylar değildir. Uzman kişilerce, bilimsel metotlar uygulanarak alınacak olan yangın, statik elektrik, proses ve iş güvenliği tedbirleri ile endüstriyel yangın ve patlamaların birçoğu önlenebilir ve insana/çevreye olan etkileri azaltılabilir. Yangın ve patlamalarla mücadelede yanıcı malzemeler ve tutuşturma kaynaklarının kontrollü kullanımı gerekmektedir. Yanıcı malzemelerin temel depolanma kurallarına uyulmaması, açık alev vb işlerde iş izni sisteminin olmaması veya etkin olarak kullanılmaması gibi faktörler endüstriyel yangın ve patlamaların en önemli sebeplerindendir.
ZARAR GÖRMÜŞ KABLOLAR, AŞIRI YÜKLENMİŞ PRİZLER
Amerika’nın Ulusal Yangından Korunma Kurumu’na (National Fire Protection Association) göre endüstriyel yangınların beş temel sebebi vardır. Bu sebepler yanıcı tozlar, sıcak işler, yanıcı sıvılar ve gazlar, hatalı ekipman ve makineler, elektriksel tehlikeler olarak belirlenmiştir. Belirtilen bu sebepler değerlendirildiğinde, toz patlamaları, yanıcı sıvı ve gazlar için koruyucu uygulamaların önemi görülmektedir. Elektriksel tehlikeler ise zarar görmüş kablolar, aşırı yüklenmiş priz veya devreler, aşırı uzun ve eklemeli uzatma kabloları, statik boşalma olarak sınıflandırılır. Türkiye’de çıkan yangınlarda da bu beş temel sebep sıklıkla görülmektedir. Son dönemde pandeminin ve ekonomik kriz bahanesiyle endüstriyel yangınları firmaların sigorta şirketlerinden para alabilmek için bilinçli olarak çıkardıkları kamuoyunda sıkça dile getirilmektedir. Söz konusu iddianın günümüzde ve hatta geçmişte hiç gerçekleşmediğini söylemek doğru olmaz ancak endüstriyel yangınların çoğunluğunu bu şekilde yorumlamak da sağlıklı bir bakış açısı değildir. Endüstriyel yangın, patlama ve diğer büyük endüstriyel kazaların en büyük sebebinin patronların maksimum kâr için kurdukları; denetimsiz, yasaklara uymayan ve cezasız bırakılan çalışma şekilleri ve iş güvenliği tedbirlerinin yeterli olmamasıdır.
ÇOĞUNLUKLA HAFTANIN İLK İŞ GÜNÜ YAŞANIYOR
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin Endüstriyel Yangınlar ve Patlamalar 2019 Yılı Raporu’na göre 2019 yılında, Türkiye’de en az 541 endüstriyel yangın ve patlama gerçekleşmiştir. Bu olayların 502’si endüstriyel yangın, 39 tanesi ise endüstriyel patlamadır. Bu endüstriyel yangın ve patlamalarda en az 30 işçi hayatını kaybetmiş, 134 işçi yaralanmıştır. Yüzlerce kişi ise yangından sonra ortaya çıkan boğucu ve zehirleyici gazlardan etkilenerek tedavi görmüştür. Değerlendirme yapılırken sadece hastanede tedavi altına alınan kişiler yaralı olarak kabul edilmiştir. Mesai saatleri dışında yaşanan olaylar bilançonun çok daha ağır olmasını yine engellemiştir. Yine KMO’nun raporuna göre yaşanan endüstriyel yangın ve patlamaların çoğunlukla haftanın ilk günü olduğu tespit edilmiştir. Bu durumun yanı sıra hafta tatili olan cumartesi ve pazar günleri yaşanan yangın ve patlamalar incelendiğinde, normal çalışma günlerine göre büyük farkların olmadığı görülmektedir. Bu durum hafta tatili olan günlerde de gerekli yangın, patlama, proses ve iş güvenliği önlemlerinin azaltılmadan uygulanması gerektiğini göstermektedir. Endüstriyel yangın ve patlamaların beklenildiği üzere sanayinin yoğun olduğu bölgelerde yaşandığı görülmektedir. Endüstriyel yangın ve patlamaların en çok gerçekleştiği il olan İstanbul’da yangın ve patlamaların ilçelere dağılımına bakıldığında özellikle kimya sanayinin yoğun olduğu Tuzla ve yine sanayi sitelerinin yoğun olarak bulunduğu Esenyurt’un ön plana çıktığını görmekteyiz. Yine sanayinin yoğun olduğu Silivri, Arnavutköy ve Beylikdüzü ise bu ilçeleri takip etmektedir. Tuzla, Esenyurt, Silivri, Arnavutköy ilçelerinde çıkan yangın ve patlama sayısı İstanbul’daki toplam yangın ve patlama sayısının yüzde 50’den fazlasını oluşturmaktadır. Bu ilçelerde sanayi tesisleri ve diğer fabrikaların yaşam alanlarından tam anlamıyla soyutlandığı söylenemez. Bu durum endüstriyel yangın ve patlamaları toplumsal bir sorun haline dönüştürmektedir. 2017 ve 2018 yıllarına bakıldığında İstanbul’daki endüstriyel yangın ve patlamaların yine aynı ilçelerde yoğunlaştığı görülmektedir.
KİMYASAL TESİSLERİN KAPASİTE RAPORLARI GİZLİ
Ülkemizde kimyasal tesislerin kapasite raporları yasa ile gizli tutulmaktadır. Bu nedenle yangın olan tesislerin depolarında bulunan tehlikeli kimyasalların cinsi ve miktarı bilinmemektedir. Bu bilgiler, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerinde mevcut olduğu halde yangının etkileri ve alınacak önlemler konusunda sağlıklı bir açıklama yapılmamaktadır. 2019 yılında KMO’nun tespit ettiği endüstriyel yangın ve patlamalardan sadece yaklaşık olarak üçte birinin tutuşturma kaynağı tespit edilmiştir. Tutuşturma kaynağı tespit edilen yangın ve patlamalarda elektriksel kıvılcım kaynaklı olanlar ön plana çıkmakta. Elektrik tesisatlarının periyodik bakım ve kontrollerinin yapılmaması, elektrikli çalışmalarda iş güvenliği kurallarının ihlal edilmesi elektrik kaynaklı yangınların artmasına sebep olmaktadır. Elektriksel kıvılcım kaynaklı yangın ve patlamaları mekanik kıvılcım ve aşırı ısınma kaynaklı olanlar takip etmektedir. Mekanik kıvılcım kaynaklı yangın ve patlamaların önüne geçebilmek için mekanik kıvılcım kaynağı olduğu bilinen ekipmanların çalışmaları sırasında özel tedbirler alınmalı ve iş izni sistemi uygulanmalıdır. Açık alev kaynaklı yangınlar için de aynı durum geçerlidir. Aşırı ısınma kaynaklı yangın ve patlamaların ise genellikle havalandırma bacalarının içindeki kurumun ısınmasıyla ortaya çıktığı görülmektedir. Endüstriyel yangın ve patlamalarda, yangın, patlama, proses ve iş güvenliği tedbirlerinin yetersiz olmasının açık ara en önemli sebep olması ve yine dış kaynaklardan gelecek olan sabotajların da tedbir alması gereken ve önemli oranda önlenebilecek ya da en azından zararları azaltılabilecek bir güvenlik sorunu olduğu akıllardan çıkarılmamalıdır. KMO’nun raporuna göre 2019 yılındaki endüstriyel yangın ve patlamaların önemli bir kısmının depolama alanlarında gerçekleştiği görülmektedir. 2019 yılında gerçekleşen endüstriyel yangın ve patlamaların en az 57 tanesinin depolama alanlarında gerçekleştiği görülmektedir. Depolama, yangın güvenliği için özel tedbirler gerektiren bir alandır. Bu durum özellikle yanıcı malzemelerin depolanması üzerinde durulması gerekliliğini ortaya koymaktadır. 2019 yılındaki endüstriyel yangın ve patlamalarda bir diğer öne çıkan nokta ise atık ve geri dönüşüm tesislerinde önemli sayıda olay meydana gelmesidir. 2019 yılında en az 36 atık ve geri dönüşüm tesisinde yangın ve patlama gerçekleşmiştir. Bu tesislerde düzensiz istiflemenin yaygın olması, kâğıt, karton, plastik vb yanıcı maddelerin çoğunlukta olması vb sebepler yangın ve patlamaları arttırmaktadır. Bu sebeple atık ve geri dönüşüm tesislerinde denetimler arttırılmalıdır.
ACİL ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
1) 30 Nisan 2013 tarihli, 28633 sayılı ‘Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hakkında Yönetmelik’ gereğince işletmeler, patlamadan korunma dokümanı hazırlamalı, burada belirtilen kritik noktalara göre aksiyonlar almalıdır. Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı patlamadan korunma dokümanı hazırlaması gereken firmaların listesini çıkararak hazırlamayanlara yaptırım uygulamalıdır.
2) Büyük veya küçük ölçekli tüm endüstriyel kazaların takibi merkezi bir şekilde yapılarak, kazaların kök sebeplerini ortaya koyan raporlar, yangın ve patlamalar konusuna hakim uzman bilirkişiler tarafından hazırlanmalı, bu raporlar şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
3) Özellikle büyük kentlerde birçok fabrika ve atölye yerleşim yerleri içinde kalmıştır. Birçok sınai işletmenin plansızca kent içinde kalması, böyle kazaların daha fazla insanı etkilenmesi ve daha fazla can kaybına yol açması anlamına gelmektedir.
4) Tehlikeli kimyasalların bulunduğu işyerlerine yönelik bir risk haritası hazırlanmalıdır. Bu çalışmalar yerel yönetimler, ilgili bakanlıklar, başta TMMOB olmak üzere diğer uzmanlık örgütleri ve bu risklere yakın yaşayan halkın etkin katılımıyla gerçekleştirilmelidir. Bu çalışma kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
5) Tehlikeli kimyasal kullanan işyerlerinin ruhsatlandırma sürecine yerel yönetimler, itfaiye ve devlet kurumlarıyla beraber TMMOB da dahil edilmeli, kullanılacak kimyasalların envanterinin tutulması, güvenli kullanım koşullarının sorgulanmasını sağlayan mevzuat gereği tehlikeli madde faaliyet belgesi zorunluluğu ve tehlikeli madde güvenlik danışmanı çalıştırma zorunluluklarında denetimler sıklaştırılmalıdır.
6) Tehlikeli bir kimyasalın üretiminden son ürününe kadar oluşumu aşamalarında meydana gelecek her türlü emisyon, imisyon ve ortaya çıkacak atık miktarlarının tespitinin yanı sıra olası kazalarda can ve mal güvenliğini önlemeye önemli katkı sağlayacak olması nedeniyle il ve bölge bazında “Tehlikeli Kimyasal Maddeler Envanteri” çıkarılması gerekmektedir. Kent içindeki kimyasalların envanteri tek bir elde toplanmalı ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
7) Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik gereği, büyük endüstriyel kazaların Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bildirilmesi gerekmektedir. Bakanlığın bu yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren kaç kaza bildirimi yapıldığını ve bu kazaların içeriklerini kamuoyu ile paylaşmalıdır.
Kaynak:
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin Endüstriyel Yangınlar ve Patlamalar 2019 Yılı Raporu