OSTİM’in çırakları ne için ve nasıl mücadele edecek?
Bir genç çırak “mevcut durumu değiştirmek adına ne yapabiliriz?” sorusuna “Biz 1000 TL’ye 10 saat çalışıyoruz abi; neyi, ne zaman değiştirelim?” cevabını verebiliyor.
Fotoğraf: Freepik
Gökhan EMRE
Sinancem ALİKOÇ
OSTİM/Ankara
Son iki sayıdır dergimize OSTİM’den gerek yaptığımız anketlerin sonuçlarını gerekse kısmi de olsa genç işçilerin eğilimleri yazılar halinde paylaşmıştık. Yazılar üstünden genç işçilerle yaptığımız görüşmeler bizlere daha çarpıcı sonuçlar sundu ve geniş bir tartışma alanı açmış oldu. Öncelikle OSTİM’de genç işçiler dediğimizde kastettiğimiz grupların ana ağırlığı çıraklardan ve kalfalardan oluşuyor diyebiliriz. Bu bağlamda da bu gruplara özgü yaşam tarzları, eğilimler ve gelecek hayalleri ortaya çıkıyor.
HEM ÇALIŞMA KOŞULLARINDAN HEM MEMLEKETTEN RAHATSIZLAR
OSTİM’de çırakların ana ağırlığı asgari ya da onun altında maaş alıyorlar. Tabi aynı atölyede çalışan diğer iş arkadaşlarından oldukça az. Çoğunun Çıraklık okulları adıyla da bilinen “Çırak Yetiştirme Merkezleri”nde eğitim aldığını veya mezun olduğunu biliyoruz. Haliyle buradan üniversiteyi kapsayan bir gelecek planı “hayal”in ötesine geçemiyor. Çünkü çıraklık okullarının bütün programı OSTİM’de ana ağırlığını oluşturan yan parça üreten küçük atölyelere çırak ve kalfa yetişmek üzerine. Çıraklık okullarına gitmeyenler ise ya meslek lisesi mezunu ya da lise düzeyinde herhangi bir eğitim kurumunu terk etmiş gençler. Aldıkları düşük ücretler dışındaki sorunları ise elbette çalışma koşulları. Neredeyse tamamı 12’şer saatten hafta içi, hafta sonu bir günde 6’şar saat çalışıyor. Bu durum çıraklar için sosyal bir faaliyet alanın doğrudan yok ediyor. Dinlenme saatleri kendilerine ayırmak istedikleri vakit ile kesişiyor. Çoğunun geleceklerini kurduğu nokta ise OSTİM gibi çeşitli organize sanayi bölgelerinde dükkân açmak veya “kurumsal” olarak tarif ettikleri büyük fabrikalarda kısmen daha güvenceli iş yerlerinde çalışmak. Mevcut çalışma koşulları ve aldıkları ücreti katlanabilir kılan ise kurdukları gelecek planları. Aslında biraz irdelendiğinde genç işçilerin yaptıklarını gelecek planlarının çok mümkün olmadığını kendileri tarafından da görülüyor. Özellikle de bu kriz döneminde birçoğu dükkân açmanın ya da yeni bir iş bulmanın zor olduğunu ifade edebiliyor. Tabi birçoğu ülkenin durumun garanti bir gelecek planı yapmaya müsait olmadığını düşünüyor. Bu durumda siyasal eğilimlerin farklılık göstermediğini söyleyebiliriz. Yani oy verdiği, savunduğu veya taraftarı olduğu siyasi parti ne olursa olsun, ülkenin ekonomik ve siyasal açıdan iyi durumda olmadığının farkındalar. Ancak bu tablonun sonunda ümitsiz ve gelecekten beklentisi az olan bir çıraklık gençler tablosu çizmek de doğru olmayacaktır.
KÜÇÜK BİRLİKTELİKLER DAHİ KAZANIM GETİRİYOR
OSTİM’deki çıraklar hem kendi iş yerlerin özelinde hem memlekete genelindeki tabloyu değiştirmek noktasında ne yapacaklarını tartışıyorlar. Burada ilk ortaya çıkan çözümler daha bireysel diyebiliriz. Mesela yukarıda da belirttiğimiz kendi küçük atölyesini açma hedefi birçok işçi gencin planları dahilinde ve çözüm olarak öne sürüyorlar. Hem kendi atölyelerindeki problemlere dair hem de memlekete dair ise kendilerini doğrudan değiştirici görmüyorlar. Elbette bu onların yaşam koşulları ile alakalı. Örneğin bir genç çırak mevcut durumu değiştirmek adına ne yapabiliriz sorusuna “biz 1000 TL’ye 10 saat çalışıyoruz abi, neyi ne zaman değiştirelim?” cevabını verebiliyor. Halbuki genç işçiler gerek yaşları gereği gerek de atölye içindeki durumlarından ötürü aslında atölyelerdeki üretim veya bakım onarımın ana ağırlığını yapıyor. Yani aslında kendi taleplerinin arkasında durduklarında çok daha rahat kazanma olanakları ellerinde var. Zaman zaman da küçük de olsa iş yerinde yaşanan sorunlarda toplu hareket ettiklerinde çözüm aldıklarını ifade ediyorlar. Bunlar daha çok ücretlerin geç yatması, iş kıyafetlerinin yetersizliği gibi problemler.
OSTİM’E VE BUGÜNE ÖZGÜN DURUMLAR
Burada baskın bir mücadele eğilimi göz çarpmasa da buraya dair bir arayış ve çözüm bulma çabası açıkça görülüyor. Peki, genç işçiler hangi talepleri isteyecek ve hangi yöntemleri deneyecek? Bu soruya elbette yeni bir yanıt vermeyeceğiz. Birlikte durmak, mücadele etmek ve hak mücadelesinde ısrar etmek daha önce de ifade ettiklerimizden. Fakat bugün açısından birkaç özgün noktaya temas etmek gerekir. OSTİM’de çıraklar ve kalfalar diğer işçilerle aynı süre çalışmasına rağmen, aynı değeri üretmesine rağmen aynı ücreti almıyorlar. Öte yandan ücretleri herhangi bir vatandaşın geçinebilmesinin mümkün olmadığını bir derecede. Yani genç işçiler aynı işi yaptıkları çalışma arkadaşları ile aynı ücreti almak ve insanca yaşayabilecekleri bir ücreti el etmek için mücadele etmek durumunda olacaklar.
Bir diğer özgün nokta ise çalışma saatlerinin uzunluğu. Özellikle genç işçiler artı mesai süresi hariç günde 12 saate varan sürede çalışıyorlar. Zaman zaman mesai ücretlerini de almadıkları bilinen hatta OSTİM’de normalleşmiş bir durum. Çıraklar bu özel duruma karşı da mücadele etmeden kazanmayacak gibi duruyorlar. Bunun için genç işçilerin kendi atölyelerinde hatta birden fazla atölyede işçiler birbirleri ile buluşup değerlendirmeler yapması yararlı olacaktır. Hatta bu görüşmeler ve toplantıların dergimizde ya da Evrensel Gazetesinde bizzat işçiler tarafından paylaşılması, diğer bölge ve illerdeki genç işçilerinde benzer sorunları tartışması daha da yararlı olacaktır.