05 Ağustos 2020 12:35

"Van’da göçmen kaçakçılığı endüstriye döndü, cezasızlık politikasına son verilmeli"

Van Barosu Göç ve İltica komisyonu tekne faciasına dair yaklaşık bir aydır yürüttüğü çalışma sonucu bir rapor açıkladı. Raporda hükümetin ve uluslararası örgütlerin atması gerek adımlar yer aldı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Fırat TOPAL
Van

Van Barosu Göç ve İltica komisyonu tekne faciasına dair yaklaşık bir aydır yürüttüğü çalışma sonucu bir rapor açıkladı. Raporda cenazelerin üzerinde can yeleği olmadığı belirtilirken, merkeze ulaşan göçmenlerin sınır dışı edildiği vurgulandı. Van’da göçmen ticaretinin endüstriye döndüğü belirtilen raporda, “Bu konudaki cezasızlık politikasına son verilmelidir” denildi.

Van’da 110’un üzerinde mültecinin olduğu tahmin edilen tekne faciasında 27 Haziran’dan bu güne Van Gölü’nde 61 mültecinin cesedi bulundu. Van Barosu tekne faciasına dair yaklaşık bir aydır yürüttüğü çalışma sonucu bir rapor açıkladı. Van Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu’nda düzenlenen basın toplantısında raporu, Göç ve İltica Komisyonu adına Avukat Mahmut Kaçan açıkladı. Basın açıklamasına Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, Van Milletvekili Muazzez Orhan Işık ve Van Tabip Odası yönetim kurulu üyeleri katıldı.

"ADİLCEVAZ'DA YAŞANANLARIN DEVAMI NİTELİĞİNDEDİR"

Yaşananların geçtiğimiz yıl Adilcevaz kıyısında batan ve 7 mültecinin yaşamını yitirdiği olaydan bağımsız olmadığını belirten Avukat Mahmut Kaçan, “27 Haziran 2020 tarihinde meydana gelen ve bizce katliam niteliğindeki olay, 26 Aralık 2019 tarihinde Adilcevaz kıyısında meydana gelen olay ile gerek oluş şekli gerek failler arasındaki bağlantı itibariyle birbirinin devamı niteliğindedir. Yaşanan olayın kaza olmadığının altını çizen komisyon, yargının bu noktadaki tutumunun da mülteci ölümlerine yol açtığını yol açtığını Van Gölü’nde raporumuzun yazım tarihi itibariyle cenazesi bulunan 61 insan bir kaza sonucu hayatlarını kaybetmiş değildir. Benzer nitelikteki olaylarda yargı makamlarının neredeyse hareketsiz kalan tutumları ile devamında uygulanan cezasızlık politikası, kültürü bu katliama giden yolun taşlarını döşemiştir” diye konuştu.

“MERKEZE ULAŞAN GÖÇMENLER SINIR DIŞI EDİLİYOR"

Van kent merkezine ulaşan sığınmacıların sığınma taleplerinin görmezden gelinerek Geri Gönderme Merkezleri’ne gönderilip sınır dışı edildiklerini dile getiren Kaçan, “Van şehir merkezinden diğer illere olan bağlantıyı sağlayan karayolları üzerinde 24 saat esasına dayalı süreklilik arz edecek şekilde kollukça kurulan arama kontrol noktaları, göçmenlerin yaşamlarını riske ederek ölümcül rotalara yönelmelerine neden olmaktadır. Belirtilen arama kontrol noktalarında yakalanan hiçbir göçmenin sığınma taleplerinin alınmadığı, birbirine benzer kopyala yapıştır yöntemle alınan ifadelerin ardından sınır dışı edilmek üzere Geri Gönderme Merkezi'ne gönderildikleri, Geri Gönderme Merkezlerinde de uzun süreler idari gözetim altında tutulduktan sonra sınır dışı edildikleri tespit edilmiştir. Van ili özelinde sığınma sisteminin bütünüyle düzensiz göç ile mücadeleye evrildiği dolayısıyla iltica prosedürlerine erişemeden sınırda veya kontrol noktalarında yakalanan kişilerin sığınma taleplerinin sistematik olarak alınmadığı, görmezden gelindiği ve 6458 sayılı yasanın öngördüğü hızlandırılmış yöntemle sığınma taleplerinin değerlendirilmesi müessesinin işletilmediği gözlemlenmektedir” ifadelerini kullandı.

"ULUSLARARASI ÖRGÜTLERİN ÖLÜMLERE İLİŞKİN SESSİZLİĞİ DİKKAT ÇEKİCİ"

Kaçan, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin Türkiye ile birlikte yürüttüğü sığınmacı kayıt ve mülteci statüsü belirleme faaliyetlerini Van’da açtığı ofisi kapatmasının ardından tamamen Türkiye’ye devretmesiyle göçmen ölümlerinin yaşandığını ve artarak devam ettiğini ifade etti. Kaçan, şunları söyledi:

“Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği 1997 yılında Van kent merkezinde saha ofisi açmıştır. Türkiye Cumhuriyeti devleti ile paralel olarak mülteci statüsü belirleme misyonunu yıllar boyunca devam ettirmiştir. İran ülkesi üzerinden düzensiz yollardan Türkiye’ye gelen birçok sığınmacı Van kent merkezinde BMMYK Van Saha Ofisi’nin olması nedeniyle Avrupa ülkeleri yahut Türkiye’nin batı illerine ulaşma çabası sergilememiştir. BMMYK 2018 yılı eylül ayı itibariyle Türkiye Cumhuriyeti ile paralel olarak yürüttüğü sığınmacı kayıt ve mülteci statüsü belirleme faaliyetlerini bütünüyle Türkiye’ye devrederek Van Saha Ofisi’ni de kapatmış bulunmaktadır. Belirtilen tarih itibariyle yani Eylül 2018 tarihinden günümüze Van ilinde toplu sığınmacı/göçmen ölümleri yaşanmış ve süreç içerisinde bu durum dramatik bir biçimde katlanarak artmıştır. Gerek sığınmacı/göçmen anlatımları gerekse BMMYK’nin sahadan çekildiği tarih itibarıyla meydana gelen toplu trajik sığınmacı/göçmen ölümlerinde uluslararası kurumların belirtilen tutumlarının da etkili olduğunu söyleyebiliriz. Meydana gelen bu toplu ölüm vakalarına ilişkin BMMYK ve Uluslararası Göç Örgütü (IOM)’nün derin sessizliği ise dikkat çekicidir.”

"CEZASIZLIK POLİTİKASINA SON VERİLMELİ"

Komisyon adına çözüm önerilerini sıralayan Kaçan, “Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Van Gölü’nde 27 Haziran 2020 tarihinde meydana gelen olaya ait maddi gerçeğin Adilcevaz Cumhuriyet Başsavcılığı’nda devam eden soruşturma ile bağlantılı olarak bütün yönleri ile araştırılması ve adil bir yargılama yapılabilmesi için soruşturmanın AİHS’in 2. maddesinde düzenlenen 'yaşam hakkı' ışığında ve Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesi uyarınca 'kasten insan öldürme suçu' temelinde etkin, eksiksiz, süratli ve düzenli bir şekilde yürütülmelidir. Endüstriye dönüşen, organize ve örgütlü olarak işlendiği açık olan göçmen kaçaklığı suçu ile mücadelede, yargının cezasızlık politikasına son vererek bu suç kapsamında yürütülen soruşturma ve kovuşturmaları etkin ve süratli yürütülmesi gerekmektedir. Bu noktada yasanın da ağırlaştırıcı neden olarak öngördüğü 'örgüt halinde işlenme' hususunun göz önünde bulundurulmasının caydırıcı olacağı tartışmasızdır. Türkiye’de daha çok sınır dışı etme üzerine kurulan sığınma sistemi terk edilerek güvenlikçi politika ve yaklaşımlardan arındırılmalı ve sığınma prosedürü şeffaf ve erişilebilir hale getirilmelidir. Van ilindeki arama/kontrol noktaları sığınmacıların sığınma başvurusunda bulunabilecekleri noktalar haline getirilmeli, sığınmacılar sınır dışı edilme korkusu yaşamadan uluslararası koruma imkanlarından yararlanma olanaklarına kavuşmalıdır” dedi. 

ÖNCEKİ HABER

Munzur'da tepkilere rağmen peyzaj projesi uygulanmak isteniyor

SONRAKİ HABER

Antep’te Koza Halı fabrikasında çalışan bir işçi Kovid-19’dan hayatını kaybetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa