Timtik ve Ünsal'ın tahliye talebi reddedildi: Ölürlerse sorumluluk kararı verenlerde

Ölüm orucunda kritik seviyeye gelen avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın tahliye talebi yine 'kaçma şüphesi' gerekçesi ile reddedildi.

06 Ağustos 2020 12:49
Son Güncellenme Tarihi: 06 Ağustos 2020 17:00
Paylaş

Ölüm orucunda kritik seviyeye gelen  avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın tahliye talebi yine 'kaçma şüphesi' gerekçesi ile reddedildi. Mahkeme heyeti kararında ayrıca zorla hastanede tutulan ve müdahaleyi kabul etmeyen avukatların hastanede tedavi altında olduklarını iddia etti.

Gün içerisinde Savunmaya Özgürlük Koordinasyonunun çağrısı ile Çağlayan’da gerçekleştirilen Adalet Nöbetine 186 gündür ölüm orucunda olan Aytaç Ünsal‘ın annesi Nermin Ünsal katıldı. Halkalı Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesinde zorla tutulan oğlunun yanında 6 gün boyunca refakatçi olarak kalan anne Ünsal, ATK raporuna rağmen avukatların hapishaneden daha kötü koşulları olan hastanelerde tutulduğunu söyledi. Anne Ünsal, "Eğer ölülerse başta bu kararı veren 37. Ağır Ceza Mahkemesi, Başsavcılık, hastaneye yatışı yapanlar sorumludur” dedi.

AVUKATLARIN DURUMU KRİTİK AMA BAŞVURULARI YİNE REDDEDİLDİ, GEREKÇE "KAÇMA ŞÜPHESİ"

Adil yargılama talebiyle ölüm orucunda olan avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın tahliye talepleri yine reddedildi. Daha önce İstanbul 37. Ağır Cez Mahkemesine yapılan tahliye talebinin reddi üzerine yapılan itirazı değerlendiren İstanbul 38. Ağır Ceza Mahkemesi, sağlık durumları nedeniyle hastanede tutulan avukatların kaçma şüphesi bulunduğunu iddia etti. Avukatların hastanede tedavi altında olduklarını savunan mahkeme kararında bu durumu da tahliye edilmemelerine gerekçe gösterdi.

Sürece ilişkin Evrensel'e bilgi veren avulatlar pazartesi günü Anayasa Mahkemesine tedbir talepli başvuru yapacaklarını söyledi. Avukatlar ayrıca 37. Ağır Cez Mahkemesine yeniden tahliye talepli dilekçe verecek.

"HASTANEDE ÖNLEM YOK, EZİYET VAR"

Savunmaya Özgürlük Koordinasyonu, adil yargılanma talebiyle ölüm orucunda olan ve Adli Tıp Kurumu'nun raporu sonrası zorla hastaneye sevk edilen avukatlar Aytaç Ünsal ve Ebru Timtik için adalet nöbeti gerçekleştirdi. Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi önünde tutulan nöbete iki avukatın yakınları ile avukatlar katıldı.

Ölüm orucunun kritik eşiğinde olan oğlunun pandemi hastanesinde tutulduğunu ve sağlık durumunun burada daha da ağırlaştığına dikkat çeken Ünsal şöyle konuştu: “Tam bir tecritte Aytaç, dört duvar arasında, dışa açılan bir pencere yok, oksijen yok. Kapı önünde on tane jandarma ve bir gardiyan bekliyor. Gün içerisinde bu jandarmalar hastane içinde dolaşıyorlar, dışarıya çıkıyorlar, yemek yemeye gidiyor sonra da fütursuzca içeriye giriyorlar. Gardiyan onların yanında oturuyor ve gün boyu Aytaç’ın tutulduğu odaya girip çıkıyor. Yine temizlik görevlileri galoş ve önlük gibi hiçbir önlem almaksızın odaya giriyor. Devlet çocuklarımızı açlıktan değil pandemiden öldürmeye niyetlenmiş, ben artık emekli  hakim olarak buna kanaat getirdim. Gittiğim günden bu yana 3 gün uyuyamadım. Önce beyaz ışıkta yatıldı. Zaten ben girene değin Aytaç iki gün boyunca hiç uyuyamamış.  Ben ısrarla mücadele ederek bu ışığı söndürttüm ama bu sefer de tuvaletin kapısını ardına kadar açtılar ve ölüm orucundaki 186 gününde olan birisine tuvaletin kokusunu çektirmeye çalıştılar. Bunun sebebini sorduğumda Silivri Cezaevi’ndeki müdürün böyle emrettiğini söylüyorlar. Jandarma bilinçli bir şekilde silahlarının namlu uçlarını çıkarılıp geri takıyor, oğlumu uyutmuyor. ATK 'hapishanede kalamazlar' dedi ancak tutuldukları yer tam bir tecrit hücresi.”

"MÜDAHALE EMRİ İÇİŞLERİ BAKANI’NDAN DEDİLER"

Oğlunun zorla hastaneye yatırıldığı gün yaşanan bir olayı da aktaran anne Ünsal, “Hastaneye gittiğim gün üst düzey bir emniyet amiri bana, ‘İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun emri var, müdahale edeceğiz’ dedi. Emrin İçişleri Bakanı’ndan geldiğini söyledi. Ben de kendisine benim bedenimi çiğnemeden böyle öyle bir şey yapamayacaklarını söyledim” dedi.

Zorla müdahalenin işkence olduğunu vurgulayan Ünsal, avukatların hayatlarının tehlikede olduğunu ve derhal tahliye edilmeleri gerektiğinin altını çizdi.

"ÇARESİZ DEĞİLİZ BU HUKUKSUZLUĞA SON VERELİM"

“Eğer ölülerse başta bu kararı veren 37. Ağır Ceza Mahkemesi, Başsavcılık, hastaneye yatışı yapanlar sorumludur” vurgusunda bulunan Ünsal, “Ben geçen hafta oğlumu gördüğümde gözleri pırıl pırılken bir hafta içinde gözlerinin feri sönmüş, rengi kara-sarıya dönmüş durumda ve uyuyamıyor, çünkü bilerek uyutulmuyor" ifadelerini kullandı.

Son olarak halka, tüm muhalefet partilere, aydınlara ve sanatçılara duyarlılık çağrısı yapan Ünsal, “Çaresiz değiliz, aciz değiliz, bunu kendimize yakıştırmayalım, bir an önce onlara sahip çıkalım ve hukuksuzluğa son verelim” dedi.

BÜYÜKDAĞ: HASTANE KOŞULLARI HAPİSHANE KOŞULLARINDAN DAHA KÖTÜ

Açıklamada ilk olarak Çağdaş Hukukçular Derneği İkinci Başkanı Ümit Büyükdağ konuştu. Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın müdaheleyi kabul etmediğini söyleyen Büyükdağ, "Ölüm orucunda olmak bir hastalık değildir, bunu en başta kanun adamlarının bilmesi gerekiyor" dedi.

Hastane koşullarına ilişkin bilgi veren Büyükdağ, "Hastanede, hapishane koşullarından çok daha kötü koşullarda tutuluyorlar. Ellerinde olan haklarını kullanmaları türlü gerekçelerle engelleniyor. Ebru ve Aytaç hapishanede avukatları ile süresiz olarak her gün görüşebiliyorken şu anda hastanede savcı iznine bağlı olarak sadece 15 dakika görüşebiliyorlar. Dosyalarının şu andaki süreci ile ilgili müvekkillerimiz olan arkadaşlarımızla bir değerlendirme şansımız kalmıyor. Çok basit ihtiyaçları dahi hastanede giderilmiyor. Ebru'nun dün toz şeker ihtiyacı için bile hem hastane idaresi ile hem gardiyanlar hem de jandarma ile ayrı ayrı boğuşma yaşamak zorunda kaldık, zorlamalar ve söz dalaşı ile ancak toz şeker ihtiyacını karşılayabildik. Bu süreç arkadaşlarımızın durumunu daha da kötüye götürecek, bir an önce adım atılmasını istiyoruz" diye konuştu.

İtiraz süreçlerinin devam ettiğini söyleyen Büyükdağ, "Buradaki bekleyişimiz aynı zamanda bu süreci nihai noktaya götürecek olan Yargıtay içindir de. Arkadaşlarımız adil yargılanma talep ediyorlar,  bu hak vazgeçilemeyecek temel haklardandır ve  eğer bu devlet hukuk devleti olduğu iddiasını sürdürmek istiyorsa en başta adil yargılanma hakkı olmak üzere temel hakların tamamını yerine getirmek zorundadır" ifadelerini kullandı.

AYTAÇ ÜNSAL'IN EŞİ: YARGITAY NE YAPIYOR, ADALET BAKANI NEREDE, NEYİ BEKLİYORLAR?

Açıklamada son sözü Aytaç Ünsal'ın Eşi Avukat Didem Baydar Ünsal aldı. 2 yılı aşkın süredir adalet nöbeti tuttuklarını söyleyen Ünsal, "Adaletsizlik sürdüğü sürece bu ülkede adalet nöbetleri, adalet yürüyüşleri, avukatların ve halkımızın adalet mücadelesi sürecek" ifadelerini kullandı.

Aytaç Ünsal'ın annesi Nermin Ünsal'ın sözlerini hatırlatan Didem Baydar Ünsal, "Bugün eğer iki evladı ölüm orucunda olan bir anne adalet sarayı önünde oğlunun bedeninden bahsederken 'küçücük kalmış bedeni' diye haykırıyorsa bu devlet utanmalıdır. Burada Türkiye'nin dört bir yanından gelmiş meslektaşlarımız adalet talep ediyor, 'Yargıtay bir an önce karar versin' diyorlar. Yargıtay neyi bekliyor, Adalet Bakanlığı neye bakıyor, bu ülkenin Adalet Bakanı nerede?" diye sordu.

"Bugün hemen tahliye kararı vermek zorundalar" diyen Ünsal devamında şunları söyledi: "Zaten bugüne kadar özgürlüklerinden haksız ve hukuksuz bir şekilde mahrum edildiler, zaten sağlıkları bozuldu bu ülkedeki adaletsizlik yüzünden. Burada bizi yalnız bırakmayan Necdet abimiz kalp krizi geçirdi, hastanede yoğun bakımda şu anda, bizler bedel ödüyoruz. Bu ülkedeki adaletsizlik şu anda arkadaşlarımızı, eşimi öldürüyor. Öldürmeyeceğiz, adalet istiyoruz." (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Prof. Ulusoy: Ekonomi politikaları ve pandemi ekonomide yeni türbülansı getirdi

SONRAKİ HABER

Vali Özkan Munzur Gözelerinde yapılaşmayı savundu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa