08 Ağustos 2020 00:55

Dövizle borçlanıldı, kamu zararda, faturayı halk ödeyecek

CHP İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan, dövizle borçlanan iktidarın büyük bir kamu zararına da yol açtığına dikkat çekerek zararın faturasının halka kesileceğini söyledi.

Emine Gülizar Emecan | Fotoğraf: CHP Basın

Paylaş

Türkiye ekonomisinin döviz karşındaki hızlı eriyişi siyasetin en önemli gündemlerinden biri. CHP İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan, dövizle borçlanan iktidarın büyük bir kamu zararına da yol açtığına dikkat çekerek “Bu kamu zararı nereden karşılanacak? Elbette halktan. Tüm bunların sonucu halka, üretimde azalma, işsizlik ve yoksulluk olarak çok daha fazla yansıyacaktır” dedi.

Türk lirası yine dolar, avro ve altın karşısında değer kaybetti. Dünyada dolar fiyatları büyük oranda sabitken Türk lirası, dolar karşısında değerini kaybetmeyi sürdürüyor. CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Plan Bütçe Komisyonu Üyesi Emine Gülizar Emecan, ekonomideki döviz artışı ve bunun siyasete yansımasına ilişkin gazetemize değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanının faiz ve dövizi düşük tutmak için Merkez Bankasına yaklaşık iki yıldır müdahale etmesinin hiçbir sonuç vermediğini döviz kurlarında ve altın fiyatlarında yaşanan hızlı artışlar ile görüldüğüne dikkat çeken Emecan şunları söyledi: “Dolar kuru 7.29 TL, avro 8.64 TL gram altın serbest piyasada 484.70 TL ile kapanış yaptı. Yanlış ekonomi politikaları sonucu faizlerin sürekli düşürülmesi hem Merkez Bankası rezervlerimizi eritti hem de yabancı sermayenin Türkiye’den çıkmasına neden oldu. Kısa ve uzun vadeli dış borçlarımızı ödeme gücümüz de gittikçe azalıyor. Rezerv kısa vadeli borcun yüzde 75.3’ünü, bir yıl içinde ödenecek borcun yüzde 54.9’unu karşılıyor. Uluslararası kuruluşlar ülkelerin brüt rezervinin yeterliliğini ölçerken merkez bankalarının brüt rezervinin (altın + dövizi) ülkenin vadesine bir yıldan az kalmış döviz yükümlülüklerini karşılama oranının en az yüzde 100 olmasını esas alıyor.”

"YARGININ BAĞIMSIZ OLMASI GEREKİYOR"

Emecan devamla şunları söyledi: “Özellikle dövizle borçlanan iktidar büyük bir kamu zararına da yol açıyor. Bu kamu zararı nereden karşılanacak? Elbette halktan. Tüm bunların sonucu halka, üretimde azalma, işsizlik ve yoksulluk olarak çok daha fazla yansıyacaktır. Yanlış yoldan dönülebilmesi için Türkiye’de acilen siyasetin normalleşmesi, demokratikleşmenin gerçekleşmesi ve yargı bağımsızlığının yeniden inşa edilmesi gerekiyor ama öyle bir işaret iktidarda göremiyoruz.”

Döviz şokuyla birlikte ekonomide yaşanan durumla ilgili iktidarın politikasını da eleştiren Emecan, “Pandemiden çok önce başlayan ve pandemiyle birlikte derinleşen ekonomik krizi iktidar daha fazla demokratikleşme ile çözebilecekken tam tersine daha fazla otoriterleşerek muhalif sesleri susturma, isyanları bastırma, halkın haber alma özgürlüğünü kısıtlama yolunu tercih ediyor. Son zamanlarda çıkarılan yasalar ile bekçilere polis yetkisinin verilmesi, çoklu baronun yasallaşması bu tercihin en somut örneklerinden. Bu otoriterleşme ve baskıcı yaklaşımın İstanbul Sözleşmesi’nin iktidar tarafından tartışmaya açılmasıyla devam ettiğini görüyoruz” ifadelerini kullandı.

"MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 37’inci Kurultay’da açıkladığı 13 maddelik İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesinde izlenmesi gereken yol haritasını ortaya koyduğunu aktaran Emecan, “Mevcut sistem içerisinde her türlü engellemelere rağmen Türkiye’de toplumsal barış ve huzurun sağlanabilmesi, daha demokratik, güçlü bir sosyal devlet oluşturulabilmesi için toplumun ezilen kesimleri başta olmak üzere tüm kesimleri için mücadelemiz devam edecektir” değerlendirmesinde bulundu.

OY KAYBINA KARŞI HAMLELER YAPIYOR

Emine Gülizar Emecan, iktidarın ülkeyi yönetemediğini ifade ederek şunları söyledi:  “Yaşanan oy oranlarındaki erimeyi durdurmak için, arkasına dinci cemaat ve tarikatları almaya ve bu dağınık yapıları bir arada tutmaya karar veren iktidar, kritik bir hamle yaptı. İstanbul Sözleşmesi’nin 2011 yılında ilk imzacısı olmuşken, kadınlara karşı uygulanan, ev içi şiddet de dahil her türlü şiddeti önlemeyi ve ortadan kaldırmayı amaçlayan bu sözleşmeden çıkmak istiyor. Bu hamleye dur demek isteyen kadınlara polis tarafından yapılan müdahale görüntüleri kamu vicdanında yara açmıştır. Sözleşmeden çıkılması asla kabul edilemez.  İktidar attığı tüm bu adımlar ile tehlikeli sularda yüzüyor.” (İstanbulEVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Boşanma aşamasındaki kadını ve kadının anne ve babasını yaraladı

SONRAKİ HABER

Türkiye'de son 24 saatte 1185 kişiye Kovid-19 tanısı konuldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa