09 Ağustos 2020 00:20

Avrupa'nın Gündemi | İkinci dalga tartışılırken yaşlı bakım evleri hâlâ risk altında

İngiltere’de, ilk dalganın vurduğu yaşlı bakım evlerine acil yatırım talep ediliyor. Fransa'da salgın 600 bin işi yok etti. Almanya'da viral olan bir tweet yoksulların damgalanmasını gündeme getirdi.

Fotoğraf: Pixabay | Kolaj: Evrensel

Paylaş

Koronavirüs salgınının etkilediği en önemli kesimin başında yaşlıların gelmesi tüm dünyada huzur evlerinin içinde düştüğü durumu gözler önünde serdi. İngiltere’de de bu evlere yapılan yetersiz yatırımlar gündemde daha fazla vefatın engellenmesi için acil bir talep olarak tartışılıyor.

Fransa’da Kovid-19 konusunda yeniden bir canlanma ihtimali giderek güçlenirken ülke ekonomindeki türbülans devam ediyor. Milli gelirde ciddi bir daralma yaşanırken yok edilen istihdam oranı da devasa boyutlarda.

Öte yandan Yeni Zelanda’dan bir gencin 2016’de sorduğu ve bugüne kadar 30 bin yanıt verilen, “Zenginler yaptığında şık, yoksullar yaptığında adi görünen şey nedir?​” sorusu korona salgınıyla günlerinde yeniden viral oldu. Salgının yoksullaşmayı artırması uçurumun derinliğini daha da görünür kıldı. Dünya çapında yoksullaşmanın hızla artması, yoksullarla zenginler arasındaki uçurumun günlük yaşama yoksulların damgalanması olarak yansıması Almanya’da yayınlanan Neues Deutschland gazetesinde “Yoksulsan yaşamın damgalanmıştır” başlığıyla yorumlandı:

İNGİLTERE YAŞLILARI KORUMAK İÇİN HAREKETE GEÇMELİ

Financial Times
Başyazı

(İngiltere Başbakanı Boris) Johnson, Sosyal Bakım sistemini kurtarma sözünü yerine getirmeli.
Salgının başlangıcında yaşlı bakımevi sakinleri için verilen kanuni hükmün ne yazık ki ihmalkârca olduğuna kanaat getirmek için İngiliz hükümetinin Kovid-19’u ele alma şekline ilişkin resmi bir soruşturmaya gerek yok. Virüsün yeniden hortlaması konusundaki endişenin arasında bakanlar, şimdi toplumdaki en savunmasız insanların yeterince koruma altına alındığından emin olarak kendilerini günahlarından arındırmaya çalışmalılar.

İlk aşamadaki sıkıntılı karar, parlamentonun Kamu Muhasebesi Komitesi (PAC) tarafından onaylandı. PAC bu tür raporlarda nadiren bulunan bir dil kullanarak, pek çok yaşlının salgın başladığında “kurtlara atıldığını” belirtti. Liderlik, şeffaflık ve mesuliyet duygusunun eksikliğini tespit etti. Neredeyse 20 bin bakımevi sakini sosyal sağlık sisteminin uzun vadedeki zayıflığının hükümetin tutarsız ve zaman zaman ihmalkar yaklaşımı sebebiyle, mart başı ile haziran sonu arasında hayatını kaybetti.

Sektör, şimdi de devamlı zayıf mali kaynakları sebebiyle yeni bir şokla karşı karşıya, çünkü yıllarca düşük fonlamanın sonuçları ve çiğnenmiş reform sözleri nedeniyle daha büyük bir yıkımla karşı karşıya. Bakımevleri tam da Kovid-19’un hızla yayılmasına karşı alınması gereken önlemlerin kâr paylarını baskıladığı sırada büyük bir mevcut düşüşü yaşadı. Temelde yatan mali zayıflık, kazançların düşmesi ve yükselen maliyetler zaten köşeye sıkışmış pek çoğunu kapanma tehdidi ile karşı karşıya bırakıyor. Hükümet hatalarını tekrarlamamalı ve etkili bir şekilde eyleme geçmeyi çok daha geç bir vakte ertelememelidir. Başbakan, kısa zaman içerisinde merkezi hükümet, acil durum fonunun gelecek sene yerel yönetim harcamalarına aktarılmasını sağlamak için harekete geçmeli. Bu, bakım evlerini açık tutmak için tek yol.

Kış aylarının virüsün yeniden güçlenmesiyle beraber genellikle ölümcül olan mevsimsel influenzayı (grip) getirmesi riski var. Bakım evlerinin üzerindeki baskılar en uygun durumda bile kuvvetli olabilirdi. Şu an ise düzenlenmesi imkânsız görünüyor. Eğer NHS’nin (Ulusal Sağlık Hizmeti) yenilgiye uğraması istenmiyorsa hükümet, nitelikli, koronavirüs tehlikesi olmayan bakımevlerini doğrudan finanse edeceğini açıkça belirtmelidir. Yaşlıları hastanelerden çıkarıp hayatlarını tehlikeye atan vurdumduymaz ve ölümcül politikanın tekrarı olamaz.

Yaşlı bakımına yeterli fonlama sağlanması için uzun soluklu bir kamu sağlığı reformuna yönelik seçenekler epey sayıp döküldü, on yıldan daha fazla süredir raporlar ve çalışmalarla incelendi ve yeniden incelendi. Boris Johnson Downing Street’e vardığında (Başbakan olduğunda) hızlı bir şekilde harekete geçme sözü verdi. Şimdiye kadar bu durum yüksekten atma anlamına evrildi. Daha geniş konuşmak gerekirse reform yollarından biri, merkezi hükümet fonundaki eksikliği doldurmanın yükünü kimin taşıyacağı konusunda devam eden kura çekimine bir son vermek için zorunlu özel sigorta projelerine doğru gidiyor.

Diğeri ise NHS ile genel vergiler ya da ulusal sağlık vergilerini birleştirerek kamu bakımını fonlamaya işaret ediyor.

İki yaklaşımın da taraftarları var. Ek fonlamanın yolu ne olursa olsun NHS ve sosyal bakım arasındaki işlemsel engellerin kırılması gibi zorlu bir durum var. Reddedilemeyecek olan ise sosyal bakımın devamlı yetersiz fonlanmasının artık göz ardı edilemeyeceği.

Koronavirüs beklenmedik bir darbeydi, fakat hükümetlerin yıllar boyu sürdürdüğü kasıtlı ihmal sonucunda ifşa oldu. Bay Johnson tipik bir şekilde PAC tarafından tespit edilen lüzumsuz ölümler konusunda özür dilemekte tereddüt ediyor. Hiç olmazsa ulusun yaşlıların bakımını sağladığından emin olmak için güvenilir, yeterli fonlanmış bir sistem sunarak sözünü yerine getirebilir.

(Çeviren: Güneş İspir)


OCAK AYINDAN BU YANA FRANSA 600 BİN İSTİHDAM KAYBETTİ

Béatrice MADELINE
Le Monde

Koşullara bakılırsa veri sanki iyi bir sürpriz gibi geliyor. Nisandan hazirana kadar, Fransız ekonomisinin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası  yüzde 13,8 düştü, fakat yok edilen istihdam sayısı “sadece” 119 bin 400, yani çalışan nüfusun yüzde 0,6’sı. Bir önceki üç aylık dönem, yani 17 Mart’ta başlayan sokağa çıkma yasağı ve birçok ticaret ve hizmet sektörünün kapandığı dönem, yaklaşık yarım milyon istihdam yok olmuştu, yani toplam istihdamın yüzde 2,5’i. 2020’nin birinci altı ayında ücretli istihdam yüzde 3,4 geriledi. Karşılatırmak gerekirse, 2008-2009 ekonomik krizinin ortasında bu veri eylül 2008 ile mart 2009 arasında yüzde 1,7 düşmüştü.

İkinci çeyrekteki olumlu sinyal geçici işlerde çalışanların tekrar ise dönmesi oldu. Yeniden yaratılan istihdam sayısı 108 bin 500 oldu (tam mesai günü üzerinden hesaplandığında), yani bir önceki üç ayda yüzde 40,4 oranındaki tarihsel gerilemeden sonra bu üç ayda yüzde 23,1 artış yaşandı. Zira birçok sektörde ilk işten çıkartılanlar bu geçici işlerde çalışanlar olmuştu.

Ulusal İstatistik ve Ekonomik Araştırmalar Enstitüsünde (INSEE) ekonomist olan Sylvain Larrieu’ye göre “Ekonomik faaliyetlerin ya da milli gelirin düşmesini göz önünde bulundurduğumuzda istihdam oranının gerilemesi çok sınırlı yasandı. Bu, gerileyen ekonomik faaliyetin geçici işsizlik önlemleri ya da klasik paralı izinler yollarıyla gerçekleştiğini gösteriyor. İnsanlar daha az çalıştılar fakat işlerini kaybetmediler”.

İşsizlik kurumu olan Pole Emploi’nun verileri bu tahlili doğruluyor. (…)

Bar ve restoranların yeniden açılması bu sektördeki durgun faaliyetleri sadece haziran ayında yüzde 41 geriletti ve artık istihdam edilenlerin yüzde 18’i geçişi işsizlikte. Fakat gösteri ve konaklama-otelcilik sektörlerinde olduğu gibi kimi sektörlerde canlanma yaşanamadı.

Geçici islerde çalışma konusunda bu sektörün profesyonelleri iyimserler. Bu sektörün en önemli aktörlerinden birisi Randstad’a göre, haziran ayında geçici işsizlikte istihdam etme kriz öncesi seviyeye ulaştı. Fakat Fransa Randstad Başkanı Frank Ribuot’a göre, “Sunulan istihdam dinamizmi çok iyi, fakat aşırı iyimserliğe kapılmamak lazım. Yaz sonrası istihdam cephesinin üstünde bir risk dolaşıyor: Salgının yeniden başlaması, yardım önlemlerinin son bulması, ekonomik canlanmanın sağlıklı olmaması…”

Şimdilik ekonomistler yaz sonrası perspektif konusunda temkinli davranıyorlar. Kalıcı ürünlerin tüketiminde bir canlanma olsa da hizmet alanı (taşıma, konut vs…) ayak sürmeye devam ediyor ve büyük olasılıkla sağlık konusunda yaşanacak belirsizlere bağlı olmaya devam ediyor.

Bundan dolayı aileler tasarruf yapma ve para harcamamayı tercih ediyorlar. Yaz sonrası için en büyük kaygılardan birisi ise yardım planlarının sonlanmasıyla şirketlerin iflas etmesi. Bundan dolayı ekonomik canlanma yaşansa bile istihdam pazarındaki gelişmeler o kadar olumlu olmayabilir.

(Çeviren: Nihat Polat)


YOKSULSAN TÜM HAYATIN DAMGALANMIŞTIR

Mascha MALBURGU
Neues Deutschland

Viral bir tweet toplumumuzun yoksul insanları değersizleştiren çifte standardını ortaya koydu. Genç bir Yeni Zelandalı, 2016’da Twitter’daki takipçilerine sordu: “Zenginler yaptığında şık, yoksullar yaptığında adi görünen şey nedir?​”

Bir kullanıcı “Bütün gün hiçbir şey yapmadan oturmak” diye yanıtladı. Zenginler için bu “yeni enerji toplamak için hak edilmiş bir mola” iken, fakir insanlar için tembellik anlamına gelmekteydi. “İş için başka bir ülkeye göç etmek” diye yorumladı bir kadın, “İkinci el ya da anne babanın kıyafetlerini giymek” dedi diğeri. Bugüne kadar, soruya yaklaşık 30 bin kişi yanıt verdi. Dört yıl önce atılan tweet tekrar viral oldu.

Soru özellikle ABD’de damarı yakaladı: Korona salgınının patlak vermesinden bu yana 36 milyondan fazla insan işini kaybetmişti. Birçoğu aniden fakir olmanın ne demek olduğunu tecrübe etmiş ve bunun sadece parasız kalmak değil, aynı zamanda muazzam bir sosyal damgalama ile mücadele etmek anlamına geldiğini öğrenmişti.

Modern zamanlara kadar damgalama, bir kişiyi itibarsızlaştırmak için yapılan dışsal bir eylemdi: Fahişelerin saçları kazındı, ahlaksız erkeklerin kulakları ve hırsızların tüm eli kesildi. Modern toplumlarda ise dışlama kan dökülmeden olur, damgalama ise daha da inceliklidir: Yapılan işin değeri ne yapıldığıyla değil kimin yaptığıyla belirlenir. Örneğin şalvarla veya jimnastik pantolonuyla dolaşan bir yoksul anne adi, rüküş ve pejmürde ama aynı giysiyle dolaşan bir zengin, bir aktrist, şık olarak değerlendirilir. Heyecan verici olan şey bu türden sözde normlara göre yapılan zenginlerle karşılaştırmalar olmadan damgalama da gerçekleşmez.

Sosyologlar, yoksul, homojen bir ortamda büyüyen çocukların davranışlarının, giyinişlerinin, kendi haklarındaki değerlendirmenin toplumsal açıdan farklı olduğunu uzun süre anlamadıklarını gözlemlediler. Ama gençken, ailelerinin Berlin Neukölln’deki evlerinin ve karşısındaki zengin ailenin evinin arasındaki farkı, babalarının işsiz kalması, karşıdaki ailenin markalı jimnastik pantolon giymiş ergenlerinin kendi giysilerine alay ederek bakışını görerek aralarında toplumsal açıdan kırmızı bir çizgi olduğunu fark ederler. Ve daha sonra bu çizgiyi yok etmek, sınırı geçmek için her şeyi denerler. Gerçek mücevherler, büyük arabalar, markalı giysiler, kısacası zenginleri parlatan her şey fakirlerin daha da derin damgalanmasına yol açar. Onlar sadece “caka satmaya çalışan zevksiz, rüküş, bayağı” insanlar olarak kabul edilirler.

Bu arada, kendilerine yabancı bir toplumda sosyalleşmek zorunda olan insanlar da benzer damgalama süreçleri yaşarlar. Uyum sağlamak için “eski yerlilerin” davranışını kopyalarlar. Yine de standartlarının farklı olduğunu anlamaları gerekir: Anadilleri Arapça entegrasyona engel olarak damgalanırken, Arapça bilen bir Alman şimdiden yarım diplomat olarak kutlanmaktadır.

Bu örnekler, viral tweete verilen sayısız yanıtın gösterdiği çifte standartın sadece bir Amerikan fenomeni olmadığını açıkça ortaya koyuyor.

Elbette, farklılıklar özellikle ünlü bir çiftin Swarovski taşlarıyla kaplı üç metre genişliğinde bir buzdolabına sahip olduğu ve her yedi vatandaştan birinin düzenli olarak ücretsiz yemek kuyruğuna girdiği bir ülke gibi değildir ama bu ülkede de, Almanya’da da, zengin ve fakir arasındaki uçurum derinleşiyor.

Korona nedeniyle birçok kişi işsiz kaldı, zaten işsiz olup Hartz 4 yardımıyla yaşayanlara yeni yoksullar eklendi. Ve hiyerarşideki üst tabakalar aşağıdakilerden kendilerini ayırmak için onları damgalamayı araç haline getirdiler. Bu “zenginler tarafından yapıldığında şık, yoksullar yapıldığında adi görülen nedir?​” sorusuna Almanya’dan verilen cevaplarla da ortaya çıktı: “Neredeyse boş bir dairede çok az mobilya,” “80’lerin, ebeveynlerinin kıyafetlerini giymek,” “Kahvaltıda alkol içmek”, “Devletten yardım almak”, “Alışverişte kâğıt para kullanmak”, “Tüm aileyle mangal partisi yapmak”, “Çocuk doğurmak”... Liste uzundu sonunda bir kullanıcı her şeyi özetledi: “Hemen hemen her şey. Fakir olduğunuzda tüm yaşamınız baştan damgalanmıştır. “

(Çeviren: Semra Çelik)

ÖNCEKİ HABER

Finike'de yol kenarındaki satış yerleri karantinaya alındı

SONRAKİ HABER

Bakan Soylu düğün denetiminde: Cumhurbaşkanımızın nasihati var, en az 3 çocuk

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa