Ölümlüler, Deliler, Yalnızlar
Korku hikayeleriyle ve ilk romanı ‘Konuşulmayan’ ile tanıdığımız Demokan Atasoy’un kısa öykülerden oluşan son kitabı ‘Ölümlüler, Deliler, Yalnızlar’, okuru talihsiz insanların dünyasına götürüyor.
Demokan Atasoy / Fotoğraf: Demokan Atasoy arşivi
Özlem ERTAN
İnsan hayatında gri ve kara noktaların kapladığı alan bir hayli geniştir. Talihsizlik ya da kader denen değiştirilmesi zor durumlar hangimizin aklını meşgul etmemiştir ki? Bazıları hayata dezavantajlı başlar ve bu yüzden “talihsizlikler”den bir türlü kurtulamaz. Kimileri için durum farklıdır: Belli bir düzen içinde süregiden hayatları beklenmedik bir olay neticesinde altüst olur ve talihleri onları hiç beklemedikleri bir anda terk eder. Talih, talihsizlik, kötü şans ve benzeri kelimelerin ifade ettiği durum, edebiyatta da sıklıkla işlenir. Neticede edebiyat insana dairdir.
Tekinsiz, karanlık, korku dolu hikayeleriyle ve geçtiğimiz yıllarda yayımlanan ilk romanı ‘Konuşulmayan’ ile tanıdığımız Demokan Atasoy’un Oğlak Yayınları’ndan çıkan ve kısa öykülerden oluşan son kitabı ‘Ölümlüler, Deliler, Yalnızlar’, talihsiz insanların dünyasına götürüyor okuru.
SIKIŞMIŞLIK VE DÖNÜŞÜM
Demokan Atasoy, iyi bir öykücü. Çünkü hikaye anlatmada ve kurgulamada başarılı. Karakter yaratmada da öyle… Karakterlerinin özelliklerini gerek yazdığı diyaloglarla gerekse anlatımıyla ve verdiği detaylarla çok iyi yansıtıyor. Karakterlerini gerçek kılmayı, onlara derinlik katmayı biliyor.
Onun öykülerini okurken olaylar gözlerinizin önünde canlanıyor. Bunda sinema alanında da birikim sahibi olan Demokan Atasoy’un sinematik anlatımının büyük etkisi var tabii. Hem kurgu ve işleniş hem de dil işçiliği açılarından tatmin edici olan ‘Deliler, Ölümlüler, Yalnızlar’da beni özellikle etkileyen birkaç öykü var.
Kitabın açılış öyküsü olan ‘Küt’ bunlardan biri. Demokan Atasoy’un da yazarlarından biri olduğu üç kitaplık ‘Anadolu Korku Öyküleri’ serisinin havası var ‘Küt’te. Dünyanın geri kalanından izole küçük bir köyde, yokluk içinde yaşayan, doğuştan talihsiz bir oğlanın öyküsü bu. Köyünün verimsiz toprağında sadece patates yetiştiği için tıpkı ataları gibi onun da dişleri küt. Köpek dişi yok ağzında. Sevdiği bir kız var, yakında evlenecekler. İşte tam bu sırada tuhaf ve korkutucu bir dönüşüm geçiriyor oğlan. ‘Küt’, sıkışmışlık ve dönüşüm üzerine tekinsiz ve ürkütücü bir öykü.
KURBANIN İSYANI
Kitapta en sevdiğim öykülerden biri de ‘Ergen’ oldu. Babasını küçük yaşta kaybeden, annesi, ağabeyi ve anneannesiyle birlikte yaşayan bir kızın öyküsü ‘Ergen’. O da doğuştan talihsiz olanlardan. Evin geçimini sağlayan ağabeyi tarafından sistematik olarak taciz ediliyor. Anneannesi bundan haberdar olmasına rağmen sesini çıkarmıyor. Kızın iki hayali var: Yazar olmak ve aynı okulda okuduğu, aşık olduğu Ergin’den hiç ayrılmamak. Uğradığı tacizi ve yaşadıklarını günlüğüne yazıyor. Ancak gün geliyor, tutunduğu minik dal da elinden alınıyor. Kız da bu noktada isyan bayrağını çekiyor. Bir hayli heyecanlı ve güzel bir öykü ‘Ergen’. Tacize ve tecavüze uğrayan küçük kızın öyküsünün bir erkek yazar tarafından, vurucu bir şekilde kaleme alınmasını önemsediğimi de söylemek isterim.
NEREDEN ÇIKTI BU SİS
‘Sis Geçince’ kitaptaki diğer favorim. Buradaki karakterler doğuştan talihsiz değil. Güzel bir otelde kış tatili yapabilecek kadar iyi kazanan nişanlı iki gençle karşı karşıyayız. Ancak ne hikmetse onların geldiği gün otelin etrafı yoğun bir sis tabakasıyla kaplanıyor ve sevgilisiyle ormanda yürümek isteyen, onu başını bir türlü kaldıramayan işlerinden en azından birkaç günlüğüne uzaklaştırmak isteyen kadın karakter hayal kırıklığına uğruyor. Ah, o sis. Acaba neler saklanıyor ardında? Demokan Atasoy’un ustalıkla ördüğü, karakterleri kanlı canlı ortaya koyduğu, film tadında bir öykü ‘Sis Geçerken’.
YAŞLI ADAM VE BAHÇE
‘Bahçe’ ile ‘Fark Etti’ de bende iz bırakan öykülerden oldu. ‘Bahçe’ çok trajik bir öykü. Eşini kaybettikten sonra yalnız kalan, zamanının büyük kısmını evinin güzel bahçesinde geçiren yaşlı bir adam var bu hikayede. Uzun zaman sonra onu hayata bağlayan bir şeyle karşılaşıyor. Peki, sonra ne oluyor? Cevabı öykünün içinde. ‘Fark Etti’ ise hayata yenik başlamış birinin intikam öyküsü. Sağlam ve vurucu bir metin.
‘Deliler, Ölümlüler, Yalnızlar’daki diğer öyküler de rotasını talihsizliğin çizdiği karanlık metinler ve hepsi de insana okuma keyfi verecek cinsten. Demokan Atasoy’un kitabını tüm öyküseverlere, özellikle de hayatın ve insan ruhunun karanlık yüzüne bakmaktan çekinmeyen edebiyat okurlarına öneririm.