12 Ağustos 2020 01:22

Cuma gecesi ışıkları altındaki samuray

Kapıyı açtığımda içeride onlarca adamın yumruklarından çıkan ses patlamaları ve terden oluşan sıcak havayla yüzleştim. Koç Bosu’ya foto-röportaj yapmak için bir dövüşçü aradığımı söylüyorum.

Fotoğraf: Anıl Yurdakul/Evrensel

Paylaş

Anıl YURDAKUL
Dublin

2020’nin ilk ayı bitmek üzereydi. Çin’in yeni yıl kutlamaları için Dublin’in Çin Mahallesi’ndeydim. Dönüş yoluna kendimi bıraktığımda, tanımadığım bilmediğim şehirde özgürce kaybolmaya bıraktım ruhumu. Kafamı kaldırdığımda, Polonyalı Pawel Tomczyk’ın ‘Fantom’ isimli çok kültürlü dövüş kulübünün önünde duruyordum.

Binadan içeri giriyor, Leprechaun’un göstermiş olduğu işarete yönelerek dar merdivenlerden çıkıyorum. Karşımdaki kapıyı açtığımda içeride onlarca adamın yumruklarından çıkan ses patlamaları ve terden oluşan sıcak havayla yüzleşiyorum. Birine koçun kim olduğunu soruyorum. Bosu’yu çağırıyorlar, Faslı olan 35 yaşındaki uzun boylu, bere takmış olan bu adamın İrlanda’nın en iyi boksörü olduğunu ve bir yıllığına ara vererek dövüşçü yetiştirdiğini bilmiyordum. Bosu’ya foto-röportaj yapmak için bir dövüşçü aradığımı söylüyorum. Haftaya ayarlayacağını söylüyor. Haberleşmek üzere salondan ayrılıyorum. Bosu’yla sonraki konuşmalarımızda neden dövüşe ara verdiğini sorduğumda “Bir yılda kendimi hazırlamaktansa beş dövüşçüyü şampiyonluğa hazırlamak daha makul geldi, zaten yeterince şampiyonluğum vardı” diye cevapladı.

Ertesi hafta bana eşlik etmek isteyen Japon arkadaşımla yola koyulduk. Yol boyunca ünlü senarist Keiko Nobumoto ve Akira çizgi romanı-filmiyle tanınan Katsuhiro Otomo hakkında konuştuktan sonra Fantom dövüş kulübünden içeri giriyoruz. Bunca anime muhabbetinin ardından Bosu’nun beni tanıştırdığı dövüşçü Eugen’le tanıştığımda ne Japon arkadaşım ne de ben gözlerimize inanamamıştık. Eugen’in Monkey D. Luffy dövmesi vardı.

‘HER ŞEY KÖTÜYE GİDİYOR’

28 yaşındaki Romanyalı dövüşçü olan Eugen, kendisini “anime guy” olarak tanımlıyor. One Piece, Dragon Ball, Naruto, Full Metal Alchemist, Death Note, Yu Yu Hakusho, Hunter Hunter, Slam Dunk, My Hero Academia başta olmak üzere izlemediği anime serisi yok. Esin kaynağı olan Monkey D. Luffy dövmesini şöyle açıklıyor:

“One Piece benim için günümüz toplumunu yansıtıyor, her şey kötüye gidiyor: Hükümet, insanları umursamıyor, parayı elinde tutanlar istedikleri her şeyi yapıyor ve insanları köleye çeviriyor, yemekleri zehirliyorlar. One Piece, tüm bunları renkli bir yolla anlatıyor ve neler yapılması gerektiğini öğretiyor. Luffy benim gözümde gerçek bir ilham kaynağı.”

Eugen, aslında alüminyum fabrikasında çalışan bir işçi. Pencereler için alüminyum ürettiği fabrikadaki mesaisi saat dörtte başlıyor, gece bir de bitiyor. Eve vardığında saat gece ikiyi buluyor. Sabah dokuzda uyanıyor ve Fantom’a giderek antrenmanlara başlıyor. “Zor bir yaşam. Çalışmak ve antrenman yapmakla dolu bir yaşam. Tüm zorluklara rağmen en iyisini yapmaya çalışıyorum.”

Eugen’le bir öğle vakti Dublin’in turistik bölgesi olan “Temple Bar”da buluşuyoruz. Her an yağmur yağan ve her an güneş açan kararsız hava iklimindeki şehrin sokaklarında Yemen Blues’un Haikice olan parçasını coverlayan sokak müzisyenin müziği eşliğinde sohbete devam ediyoruz. Eugen, neden dövüşmeye başlamıştı?

23 yaşında dövüşmeye başladığında 80 kiloymuş. Şimdi ise 60 kilo olan Eugen, ilk altı ayının ardından amatör olarak ringe çıkmaya başlamış ve kolay para kazanılabileceğini fark etmiş. Zor bir karar olduğunu itiraf ediyor, her türlü tekniği-motivasyonu öğrenmeye ve çok çalışmaya başlamış. Asıl zor olansa, anime hayranlarının hayatında önemli bir yeri olan “oyun oynamak”tan vazgeçmesi. Gerçekten acıtmış olmalı. Gerçekten kazanmak istiyor olmalı! Eugen, haftada 5 gün antrenmanlara devam ediyor. İzinli olduğu cuma akşamlarıysa Fantom antrenmanlarını kaçırmıyor.  

UHU8 Mart Cuma gecesi Dubai Basketboll Arena’da gerçekleşen Muay-Thai organizasyonunda Fantom ekibi çok kültürlü bir takımla maçlara katıldı. Tüm şehir oradaydı. Katılımın inanılmazlığı ve coşkusuna Bosu’n Fantom’dan ayrı yetiştirdiği Brezilyalı dövüşçü Jeanderson Castro’nun nakavtla kazanması eklenirken kendimi kan ve ter damlalarının üzerimize fırladığı foto-muhabirler arasında  buldum. Hayalimdeki iş buydu! Filmlerden farksızdı. Boks filmlerinde üç saniyelik görünen işi yapıyordum ama istediğim buydu. Çocukken kapıcı, çöpçü, vidanjör şoförü, sokak çocuğu olma hayallerimi gerçekleştirmekten farksızdı. Nedense Türkiye’de aklıma gelmemişti.

İLK YENİLGİ

Yanımdaki foto-muhabirle maçlar üzerine bahisler yapıyorduk. İyi kareler çıkıyordu. Ama Eugen yenildi. Yenilgi ruhunu uzun süre boyunca yazmak istemedim. Yenilgi ruhunun foto-serisi etik miydi? Ah Eugen, ilk yenilgini neden benim gittiğim maçta, üstelik Fantom ekibinden tek yenilen sen olmamalıydın!

Dönüş yolunda Bosu, ben ve bir kişi daha taksi çevirdik, gecenin köründe şehrin göbeğinde ekipten ayrıldım. Asbestos ismini kullanan maskeli bir street-artist ile buluşmam gerekiyordu. Yeterince gecikmiştim. Cuma gecesinin ışıkları altında yenilgiyi düşünerek Asbestos’la buluşmaya gittim. Yazmamaya karar vermiştim…

ÖNCEKİ HABER

KKTC'de, öğrencisini cinsel istismara maruz bırakan öğretmen meslekten ihraç edildi

SONRAKİ HABER

Dersim İnşa Kongresi: Munzur Baba’da nöbet eylemi başlatmaya davet ediyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa