12 Ağustos 2020 23:36

Sağlık-İş İstanbul Şube Başkanı: Birçok sağlık işçisi hâlâ 14 saat çalışıyor

Sağlık-İş İstanbul Şube Başkanı Nedime Mutlu Yıldırım, sağlık işçilerinin yaşadığı sorunları Evrensel'e anlattı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Nilay ULAŞ
İstanbul

Koronavirüs salgınının yoğun olduğu dönemde iş yükleri artan sağlık işçileri, ‘Normalleşme’ sürecinde yoğun bir tempoyla çalışmaya devam ediyor. Resmi açıklamalara göre hasta sayıları azalmış gibi görünse de hastanelerde tehlike devam ediyor. Verilerin aksine sahada durumun daha kötü olduğunu ifade eden Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası (Sağlık-İş) İstanbul Şube Başkanı Nedime Mutlu Yıldırım, “Birçok sağlık işçisi hâlâ 14 saat çalışıyor. Temizlik işçilerinin iş yükü arttı ama maaşlar aynı kaldı, bunun da üzerine işçiler salgına yakalandı” dedi.

"ÇALIŞMA KOŞULLARI DAHA AĞIR"

Türkiye’de sağlık çalışanı denince akla sadece doktorun, hemşirenin, laborantın geldiğini ifade eden Nedime Mutlu Yıldırım, hastanedeki diğer çalışanların sağlık dışı personel olarak tanımlandığını söylüyor. Pandemi sürecinde durumun değiştiğini, üstelik işçilerin iş yükünün arttığını, tanımlamanın da değişmesi gerektiğini belirten Yıldırım, “Şimdi bir doktor hasta odası temizlenmeden odaya giremiyor. Salgından önce oda temizliği günde bir ya da iki defa yapılırken, şu an iki saatte bir dezenfeksiyon süreci başladı. Yani temizlik işçilerinin iş yükü arttı ama maaşlar aynı kaldı, bunun da üzerine salgına yakalandı” dedi.

FARKLI İŞ KOLLARI FARKLI SENDİKA DOĞURUYOR

Çalışma koşullarının diğer iş kollarına göre yarı yarıya daha ağır olduğunu söyleyen Nedime Mutlu Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü: “Maalesef Sağlık Bakanlığına teknisyen, sekreter, çamaşırhane çalışanı gibi diğer iş kollarının sendikaları başvurularını yaptıklarında hem dikkate alınmıyor hem de sendikalar işçinin derdini iyi bir şekilde aktaramıyor. Birçok sendika hastaneye bile uğramaktan imtina edebiliyorken biz hastanelerde geçirdiğimiz vakitte önlemlerini iyi alamayan, bilgilendirilmeyen ve sendikasıyla görüşmeyen çalışanlarla görüşüp farkındalık yaratmaya çalıştık.”

"BİR HASTANEDE 9 FARKLI İŞ KOLU VAR"

Sağlık çalışanlarının sendikalaşma sorunlarına değinen Nedime Mutlu Yıldırım, “Hastanede çalışan işçiler farklı iş kollarında çalıştıkları için farklı sendikalarda örgütleniyor. Hastanelerde asıl iş sağlık işi olması gerekirken taşeronlaşma sürecinde kendi ihalelerini alan şirketler sektörlerine göre çalışan görevlendirmeleri yaptı. Böylelikle bir hastanede ortalama 8-9 adet farklı iş kolu bulunmaya başladı. Yetkili sendika ise yönetmelikte de var olduğu gibi işçilerin geriye dönük haklarından faydalanabilmelerini sağlıyor. Dolayısıyla işçiler zorunlu bir şekilde üye olabiliyor” dedi.

"KAFA KARIŞIKLIĞI YARATIYOR"

Bakırköy Sadi Konuk Devlet Hastanesi örneğini veren Yıldırım şöyle devam etti: “Hastanede iki grup çalışan bulunuyor. Bunlardan biri İŞKUR’la gelenler ve eski kadrolular, bu dönem kamu sözleşmesinden direkt olarak faydalanabilenler, bir diğeriyse KHK ile kadroya geçenler. KHK’li arkadaşlar 31 Ekim’e kadar yetkili ya da herhangi başka bir sendikaya üye olsa da bunun hiçbir etkisi olmayacak. Ayrıca son süreçte e-devlet üzerinden işçilerin yaptığı sendika seçimlerinde Sağlık-İş Sendikasını seçenekler arasında görmeleri ancak seçtiklerinde sistemin hata vermesi kafa karışıklığı yaşatıyor. Ancak 31 Ekim itibariyle yeni düzenlemeyle işçiler Sağlık-İş’e üye olabilecek.”

"VERİLER UYUŞMUYOR"

Sağlık Bakanlığının verilerine güvenin azaldığını ifade eden Yıldırım, “Sağlık çalışanlarının verileriyle bakanlığın verileri uyuşmuyor” diyor. Sistemde sayılar azalsa da hastanelerde yoğunluğun devam ettiğini söyleyen Nedime Mutlu Yıldırım, “Yoğun bakımların bir kısmı kapatıldı insanlar hastalanmaya devam ediyor yoğun bakımlarda yer yok. Keza testlerin doğruluk oranının yüzde 40 olduğunun ortaya çıkmasıyla birlikte aslında bir sürü bağışıklığı modelinin takip edildiğini söylemek hiç de zor değil. Ayrıca testler yetersiz. Testlerin ancak semptomlar ortaya çıktıkça yapılmasında ısrar ediliyor. Şu an saha bilinenin aksine daha kötü ve daha çok risk bulunuyor. Sağlık çalışanlarının beyanı can kayıplarının Bakanlığın açıkladığından daha fazla olduğunu söylüyor ancak gördüklerimiz gerçeği yansıtmıyor. Gribin de pik yaptığı eylül-ekim aylarında salgının daha da artacağını söylemek güç değil” diyor.

ÖNCEKİ HABER

Lübnan Ekonomi Bakanlığı: 4 aylık buğday stoku var

SONRAKİ HABER

İzmir'den bir hemşirenin mektubu: Kırk yama hemşireler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa