14 Ağustos 2020 13:48

İsrail-BAE anlaşması yorumları: Jeopolitik bir deprem

İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında varılan “ilişkilerde tamamen normalleşme” kararı ABD ve İsrail basınında nasıl ele alındı?

Arşiv | Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında varılan “ilişkilerde tamamen normalleşme” kararı ABD ve İsrail basınında çeşitli şekillerde yorumlandı. Onlardan birkaçı şöyle: 

JEOPOLİTİK BİR DEPREM

Thomas L. Friedman (New York Times gazetesi/ABD):

Enver Sedat’ın Kudüs’e gidişi gibi değil; Araplar ve İsrailliler arasındaki bu ilk büyük açılışla yarışamaz. Yasir Arafat’ın Beyaz Saray çimlerinde Yitzhak Rabin’in elini sıkması gibi de değil; İsrailliler ve Filistinliler arasında bu ilk uzlaşma anıyla da boy ölçüşemez. Ama yakın. Sadece skor tablosuna bakın ve bu anlaşmanın bölgedeki her büyük tarafı - Amerika yanlısı, ılımlı İslam yanlısı, İsrail ile çatışmayı bir kez ve sonsuza kadar sona erdirme yanlısı taraf en çok faydayı sağlarken radikal İran yanlıları, Amerikan karşıtları, İslamcı “İsrail ile kalıcı savaş” yanlıları daha izole hale geliyor ve geride bırakılıyorlar.

Bu, jeopolitik bir deprem.

(…) Buradaki diğer üç büyük kazanan: 1) Ürdün Kralı Abdullah. İsrail’in ilhakının Ürdün’ü Filistin’e dönüştürme çabalarını harekete geçireceğinden korkuyordu. Bu tehdit şimdilik etkisiz hale getirildi. 2) Amerikan Yahudi topluluğu. İsrail Batı Şeria’nın bir bölümünü ilhak etmiş olsaydı Amerika’daki her sinagogu ve Yahudi cemaatini, katı ilhakçılar ve liberal ilhak karşıtıları arasında bölecekti. Bu, yaklaşan bir felaketti. Şimdilik gitti. Ve 3) Joe Biden. Biden, Trump’ın halefi olursa, çetrefilli ilhak meselesi konusunda endişelenmek zorunda kalmayacak ve bölgede birlikte çalışabileceği çok daha güçlü bir Amerikan yanlısı ittifak mevcut.

En büyük jeopolitik kaybedenler İran ve tüm vekilleri: Hizbullah, Iraklı milisler, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Hamas, İslami Cihad, Yemen’deki Husiler ve Türkiye. Birkaç nedeni var. Şimdiye kadar, Birleşik Arap Emirlikleri, İran ve İsrail arasında hassas bir denge kurdu, İran’ı kışkırtmak istemedi ve İsrail’le gizlice görüştü.

Ancak bu anlaşma tam da İran’ın yüzüne karşı yapıldı. Örtülü mesaj şu: “Artık İsrail yanımızda, bu yüzden bizimle uğraşmayın.” 

AŞAĞILAYICI DİPLOMATİK BİR SİRK

Daoud Kuttab (Filistinli gazeteci / Washington Post/ABD):

Anlaşmanın zamanlaması ve içeriği göz ardı edilemez. Netanyahu, belgelenmiş yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya ve merkezci Mavi Beyaz Parti ile bir iktidar anlaşmasından kendini sıyırmaya çalışıyor. Bunun, iki yıldan kısa bir süre içinde dördüncü bir genel seçimin yapılması halinde kesim galibiyet şansını artıracağını umuyor.

Anketleri kötü giden Trump, sağcı Siyonist destekçilerinden (hem Yahudi hem de Evanjelik Hıristiyanlardan), -Trump Netanyahu’yu tek taraflı ilhak planında yeteri kadar desteklemediği için hoşnutsuz olan milyarder Sheldon Adelson da dahil olmak üzere- kampanya finansmanı için yardım umuyor. 

BAE Silahlı Kuvvetleri Başkomutan Yardımcısı olan Veliaht Prens Şeyh Muhammed bin Zayed’in (MBZ olarak bilinir) ise hem Yemen’de hem de Libya’da askeri ve siyasi yenilgilere uğradı ve özellikle koronavirüs bu petrol zengini ve turizme bağımlı ülkede büyük ekonomik sorunlara yol açtığı için diplomatik bir zafere ihtiyacı vardı. 

İsrail tek taraflı ilhak planlarını gerçekleştirmiş olsaydı, Ürdün ve Mısır ile barış anlaşmalarını tehlikeye atabilirdi ve Almanya, İngiltere ve Fransa gibi geleneksel Avrupalı destekçilerden yaptırımlar gelebilirdi. 

Tüm bunlarda yaşanan trajedi, Filistinlilerin tüm “önemli gelişmeler” ve “barış” görüşmelerinden silinecek olmalarıdır. Ama biliyoruz ki gerçek barış, ancak İsrail işgalini sona erdirmeyi ciddi bir şekilde taahhüt ederek ve, güvenli ve güvenilir bir İsrail ile yan yana var olabilecek demokratik ve barışçıl bir Filistin devleti yaratarak gelecektir. O zamana kadar hepsi aşağılayıcı bir diplomatik sirkin parçası olacak.

İLHAK PLANI, BAE’YE YARADI

Noa Landau (Haaretz gazetesi/İsrail): 

İsrail ile, sadece BAE değil Körfez ülkeleri arasındaki gizli ve son zamanlarda pek de gizli olmayan bağların uzun süredir var olduğu bir sır değil. İran’la benzer gerilimlerin yanı sıra açık ve gizli ekonomik ve teknolojik iş birliğinin zemini mevcuttu. Bu bağları kamuya açma çabası da yeni değil. Ancak Batı Şeria’nın bazı kısımlarını ilhak etme planı, nihayetinde ilgili tüm tarafları bir sonraki adıma birlikte ilerlemeye ikna etmek için bu yeni fırsatı yarattı. İlhak BAE’ye, İsrail ile bağlarını, Arap dünyasında ya da en azından bir kısmında, bir başarı olarak karşılanacağı bir süreçte ilan etme şansı sundu.

GERÇEK ZAFER İÇİN HAYALİ İLHAK

Anshel Pfeffer (Haaretz gazetesi/ İsrail):

Benyamin Netanyahu’nun Batı Şeria’nın bazı kısımlarını ilhak etmek için hiçbir zaman gerçek bir planı olmadı. Ne zaman çizelgesi, ne haritası; ne hükümete ne de Meclise sunulacak bir karar taslağı yoktu. Sadece bir yığın tutarsız seçim vaadi ve bir sürü boş konuşma. Gerçekleştirmeyi planlamadığı bu plan, perşembe günü, ona önemli bir diplomatik darbe satın aldı.

Birleşik Arap Emirlikleri ile ortak açıklama tam bir barış planı değil. Emirlik’ten net bir taahhüt yok, kesinlikle yakın zamanda her iki ülkede de büyükelçilik açmayacak. Ancak bu, bir Körfez devleti tarafından İsrail ile şimdiye kadar yapılan gizli ittifakın en görünür ve somut tanınması. Filistinlilere büyük tavizler vermeye hazır seleflerinin sadece hayalini kurduğu Netanyahu için bir başarı ve karşılığında, hiçbir zaman gerçekleştirmeyeceği ilhakın “Geçici olarak askıya alınması” dediği şey dışında hiçbir şey vermedi. 

(…) Filistin sorunu ortadan kalkmadı. Batı Şeria ve Gazze’de hâlâ hakları olmayan milyonlarca Filistinli var. Ancak çözüm iddiasındaki dava çöktü. 53 yaşındaki işgalin “Sürdürülemez” olduğunu iddia etmek, Netanyahu sadece “Sürdürülebilirliğini” değil aynı zamanda İsrail’in Arap dünyasıyla bağlarını, işgal hâlâ devam ederken açıkça geliştirebileceğini kanıtlarken, şimdilik zor.

Bu, Filistin çıkmazının iki devlet, tek devlet veya herhangi bir devlet şeklinde çözülmesi gereken bir adaletsizlik olduğuna hâlâ inananlar için bir hesaplaşma anı olmalıdır. İsrail’in uzlaşmazlığına yönelik tehditler, Netanyahu’nun ilhak vaadi kadar boş olduklarını kanıtladı. Filistinlilerle barış için tamamen yeni bir dava oluşturulmalı. 

FİLİSTİNLİLERE DÖRT MESAJ

Eytan Gilboa (Jerusalem Post/İsrail):

İsrail-BAE anlaşması, İsrail’in Batı Şeria’da Trump barış planının İsrail’e tahsis ettiği alanları tek taraflı olarak ilhak etme planını engelledi. Ancak Filistinlilere dört mesaj gönderiyor:

  • Filistinliler, İsrail ile önemli güvenlik ve ekonomik çıkarları güçlü bir şekilde paylaşan Arap devletleri ile İsrail arasındaki ilişkilerde, artık veto yetkisi kullanamazlar.
  • İran tehditlerini bloke etmek Filistin davasından daha önemlidir.
  • Zaman Filistinliler’in tarafında değil. İsrail’in uzlaşmaz taleplerini nihayetinde kabul edeceğini varsayarak, Trump tarafından önerilen en son teklif de dahil olmak üzere Amerikan önerilerini on yıllarca reddettiler.
  • Anlaşma, Filistinlilerin İsrail ve Arap ülkeleri arasındaki barış anlaşmalarını, İsrail ile kendi aralarında bir anlaşmaya şartlandırma stratejisini boşa çıkarıyor. 

Mısır’la 1979’ta imzalanan barış anlaşması, 1993’teki Oslo Anlaşması ve 1994’te Ürdün’le imzalanan anlaşmada olduğu gibi, Beyaz Saray bahçesinde bir kutlama görmek istiyor. Yüzyılın Anlaşması işe yaramadı ve şimdiki anlaşma bir kutlama sebebi. Trump, bunun seçimi kazanmasına yardımcı olacağını umuyor. Şu ana kadar önemli bir dış politika başarısı gösteremedi. Bu anlaşma bir başarı, ancak seçimleri önemli ölçüde etkileyeceğinden şüpheliyim. Amerikalı seçmenler, bu anlaşmadan çok koronavirüs ve ekonomi ile ilgileniyorlar. Jimmy Carter, 1979’da İsrail ile Mısır arasında barışı sağlamış ve ABD’deki kötü ekonomik koşullar nedeniyle 1980’deki seçimleri kaybetmişti. (DIŞ HABERLER)

ÖNCEKİ HABER

Salgın fırsatçılığı değil kapitalizm!

SONRAKİ HABER

TÜVTÜRK işçilerinin direnişi yüzlerce gündür sürüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa