1994'te babası kaybedilen İhsan Acar: Kayıplarımızın hesabını kimse kimseden sormuyor
1994 yılında kaybedilen Mehmet Selim Acar oğlu İhsan Acar, "Kayıplarımızın ismini çocuklarımıza, torunlarımıza vereli yıllar oldu. Biz bıraksak, babamın akıbetini onlar sormayı bırakmazlar” dedi.
Fotoğraf: MA
Gözaltında kaybedilen yakınları için adalet mücadelelerini sürdüren Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 803’üncüsü haftasında yakınlarının akıbetini sorup, faillerin cezalandırılmasını istemeye devam etti. Kovid-19 salgını nedeniyle eylemlerini sosyal medya hesapları üzerinden yapmak zorunda kalan Cumartesi Anneleri, bu hafta 20 Ağustos 1994 tarihinde Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde 13 yaşındaki oğlu ile birlikte köyleri yakınındaki tarlada çalışırken Toros marka plakasız bir araçla gelip, kendilerini polis olarak tanıtan silahlı kişiler tarafından kaçırılan Mehmet Selim Acar’ın akıbetini sordu.
"BİZ BIRAKSAK, ONLAR BIRAKMAZ"
Etkinlikte ilk olarak babasının gözleri önünde kaçırılan Mehmet Selim Acar’ın oğlu İhsan Acar söz aldı. Babasının kaybedilmesinin üzerinden 26 yıl geçmesine rağmen hala umutla beklediklerini dile getiren Acar, “Babamın akıbeti ortaya çıkana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Bazıları söyle düşünüyor olabilir; ‘onlar belli bir süreden sonra unutur giderler.’ Kimse kusura bakmasın, biz kayıplarımızın ismini çocuklarımıza, torunlarımıza vereli yıllar oldu. Biz bıraksak, babamın akıbetini onlar sormayı bırakmazlar” dedi.
"13 YAŞIMDA KARAKOL KARAKOL GEZDİM"
Devlet yetkililerine seslenen Acar, hakikatleri araştırma komisyonunun kurulup kayıplarının akıbetinin araştırılmasını istedi. Acar, “Devlette bir çivi dahi kaybolduğu zaman o çivinin hesabı verilmek zorundayken, nedense bizim kayıplarımızın hesabını kimse kimseden sormuyor. Artık yeter, bizim sesimizi duyun” diye seslendi.
“Daha da 13 yaşındayken karakol karakol dolaşıp babamı soruyordum” diyen eden Acar, şunları ekledi: “Artık bu acılar bitsin. Biz de sevinelim, bizim de bir mezar taşımız olsun. Bayramları gidelim, dertleşelim; bu zor olmamalı.”
AV. YALÇIN: ETKİLİ SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEDİ
Mehmet Salim Acar’ın kaybedilmesine dair dava sürecini ise, İHD Diyarbakır Şubesi Kayıplar Komisyonu Üyesi Avukat Hasan Yalçın anlattı.
Acar’ın kaybedilmesinden sonra ailenin İHD’ye başvurduğunu, bunun üzerine dernek olarak Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na, Diyarbakır Jandarma Komutanlığı'na, Diyarbakır Valiliği’ne ve ilgili tüm resmi makamlara resmi olarak başvurularda bulunduklarını söyleyen Yalçın, ancak yapılan tüm başvurular neticesinde etkili soruşturma yürütülmediğini ifade etti.
Hukuki girişimlerinin ardından Acar ailesinin tehdit edildiğini dile getiren Yalçın, “Aileden Mehmet Salim Acar’ı aramamaları istenir. ‘Aramaya devam ederseniz sizi de kaybederiz’ tehditleri ile karşılaşır. Ancak tüm tehdit ve baskılara rağmen Acar ailesi kayıplarının akıbetini sormaktan vazgeçmedi. Yapılan tüm resmi başvurulardan bir sonuç çıkmayınca davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşıdık. AİHM ailesinin başvurusunu değerlendirir ve 8 Nisan 2008 tarihinde ihlal karar ve Türkiye’yi mahkum eder. Ancak bu kararın ardından bile etkili soruşturma yürütülmez” dedi.
ZORLA OTOMOBİLE BİNDİRİLEREK GÖTÜRÜLDÜ
Cumartesi İnsanlarından Nuray Şimşek de, Acar dosyası ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu.
Şimşek, “31 yaşındaki Mehmet Salim Acar, Diyarbakır/ Bismil’in köyü olan Ambar’da yaşayan bir çiftçiydi. 20 Ağustos 1994 tarihinde 13 yaşındaki oğlu ve bir çiftçi ile birlikte köy civarındaki tarlada çalışıyorlardı. Öğlen saatlerinde plakasız gri bir Toros ile gelen ve kendilerini polis olarak tanıtan silahlı kişiler Acar ve diğer çiftçinin kimliklerini istedi. Ardından Acar’ı zorla otomobile bindirerek götürdü. Nehir kenarında çamaşır yıkayan Acar’ın kızı ve komşuları, nehre doğru yaklaşan Toros’un içinde Acar’ı elleri, gözleri ve ağzı bağlı bir biçimde gördüler. Ayrıca Toros’a nehir kenarında bekleyen ve içinde 5 kişi bulunan diğer bir otomobilin eşlik ettiğine ve araçların Bismil’e doğru uzaklaştığına tanık oldular” diye belirtti.
AİLE YILLARCA SONUÇ ALAMADI
Acar’ı kaçıran söz konusu kişilerin araçlarıyla Bismil Jandarma Tabur’una girdiği bilgisini alan ailesinin konuyu yerelde askeri, adli ve idari makamlara taşıyıp, Cumhurbaşkanı, İçişleri, Adalet Bakanlığı’na başvurarak acilen harekete geçilerek Acar’ın can güvenliğinin sağlanmasını talep ettiklerini dile getiren Şimşek, “Silvan Cumhuriyet Savcılığı’na başvuran aile, Mehmet Salim Acar’ın kaçırılmasından sorumlu oldukları gerekçesiyle Bismil İlçe Komando Tabur Komutanı İzzet Cural ve Jandarma görevlisi Ahmet Babayiğit hakkında suç duyurusunda bulundu. Ancak İl İdare Kurulu 23 Ocak 1997 tarihinde bu kişilere karşı yeterli delil olmadığı iddiasıyla, yargılama yapılmaması yönünde karar verdi. Tüm baskı ve tehditlere rağmen yıllarca başvurularını sürdüren aile, iç hukuktan sonuç alamadı” dedi.
"VAZGEÇMEYECEĞİZ"
İç hukuk yollarından bir sonuç alamayan Acar ailesinin davayı AİHM’e taşıdığını dile getiren Şimşek, AİHM’in başvuruyu görüşüp Türkiye’yi mahkum ettiğini söyledi. AİHM kararlarının devlet açısından bağlayıcı olduğunu söyleyen Şimşek, “AİHM içtihatlarına göre devlet gözaltında kaybetme olayı karşısında, kayıp vakasının tam olarak nasıl gerçekleştiğine ilişkin maddi gerçeği açığa çıkarmak, kaybedilenin naaşının bulunduğu yeri tespit etmek, failleri yargılamak ve cezalandırmak amacıyla etkili bir soruşturma yürütmek zorundadır. Gözaltında kaybedilişinin 26. yılında siyasi ve adli makamları Mehmet Salim Acar dosyasında etkili bir soruşturma yürütme yükümlülüğünü yerine getirmeye çağırıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin Mehmet Salim Acar için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 104 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı. (İstanbul/MA)