Adanalı kadınlardan iktidara sözleşme tepkisi: Biz kadınlar için hayati mesele
Adana’da İstanbul Sözleşmesi’ni konuştuğumuz kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nin kendileri için hayati önemde olduğunu belirterek kadınların kendini güvende hissetmesi için yasaların önemini vurguladı.
Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel
Volkan PEKAL
Adana
Adana’nın merkezinde bulunan birçok kişinin dinlemek, nefes almak için ziyaret ettiği Atatürk Parkı’nda kadınlarla İstanbul Sözleşmesi’nin kendileri için ne anlama geldiğini konuştuk.
Çocuğu ile parkta vakit geçirirken konuştuğumuz Ayten Akyüz ataerkil yapının güçlü olduğu bir toplumda İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmemesi ve şiddeti önleyecek önlemler alınması gerektiğini ifade etti. Akyüz, “Sadece kadınlara değil, çocuğa, hayvana karşı işlenen suçlara da caydırıcı cezalar verilmesi lazım. İstanbul Sözleşmesi bunu koruduğu için çok önemli” dedi.
"KORKMASINLAR"
Kadın cinayeti haberlerinin kendisini üzdüğünü ifade eden Akyüz, şöyle devam etti: “Çok acı bir durum. Kadın cinayeti haberlerini duyduğumda onların annesi oluyorum, kardeşi oluyorum, kendisi oluyorum. Zor bir şey. Bu haberler çoğaldı. Ama kadınların sinmesini istemiyorum. Kadınlar korkmasınlar. Zaten korkarak yaşıyoruz. Daha fazla korkmamıza gerek yok. Zararın neresinden dönersek kârdır. Bu çok hayati bir mevzu. Bunun için İstanbul Sözleşmesi yaşatır.”
August 16, 2020
"KADINLAR BU DÜNYAYA EZİYET İÇİN GELMEDİ"
Kadın ve çocuklara yönelik şiddete isyan eden Sultan Perdakçı da “Bu ülkede, kadın, çocuk, hayvan, ağaç olmayacaksın. Katlediliyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmamalı. Kadın korunmalı” dedi. Kadına şiddet olduğunda karakola gidilince “Karı kocasınız, düzelir” denildiğini ifade eden Perdakçı, “Yok kardeşim olmaz. Kadınlar bu dünyaya, eziyet için gelmemiş. Anında tutanağı tutup o kadını korumaya almalı ki bir daha o erkek şiddete kalkışmamalı. Kadınları ikinci plana atmasınlar” dedi.
"ŞİDDETİN ÖNLENEBİLMESİ İÇİN CAYDIRICI CEZALAR ŞART"
Hülya Canatan, üniversitede okuyan iki çocuğu ve evinin geçimi için çalışan emekçi bir kadın. Eşinden ayrıldıktan sonra çocukları için ayakta durmaya çalıştığını anlatan Canatan, imkan bulunca 4-5 ay süren toplum yararına programlarda çalışıyor ve işsiz kaldığı günlerde kendi ördüğü ürünleri satarak yaşamını sürdürüyor.
Ekonomik sorunlarla boğuşarak iki çocuğunu okutmaya çalışan Canatan, kadınların doğduğu andan itibaren ayrımcılıkla karşı karşıya yaşadığını belirterek sorunların evlilikte de ayrıldıktan sonra da devam ettiğini anlattı. Bitirilen evliliklerin ardından çifte standardın devam ettiğini ifade eden Canatan, “Ben eşimden ayrıldım, Çukurova Üniversitesinde ikinci öğretimde okudum. İkinci öğretime gittiğim için ‘Akşam vakti okul mu olur? Kimi kandırıyor?’ diyenleri kulağımla duydum. Hayatım için bir şeyler yapmaya, ayakta dik durmaya çalışırken öbür taraftan tekme atmaya çalışıyorlar. Kadınlar eşlerinden ayrıldığı zaman çare olacaksa sonuna kadar İstanbul Sözleşmesi’ni destekliyoruz” dedi.
Kadın cinayetlerine karşı caydırıcı cezalar isteyen Canatan, “Ben de bir kadınım diyorum. Evime vaktinde gitmeye çalışıyorum. Kızıma, oğluma vaktinde evde olmasını söylüyorum. Çünkü şiddet her boyutta. Şiddetin önlenebilmesi için caydırıcı cezaların olması lazım” diye vurguladı.
"DEVLETİN ŞİDDET GÖREN KADININ YANINDA OLMASI GEREK"
İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının şiddet uygulayan erkeklerin güvencesi olacağını ifade eden Başak Topuksal, “Daha çok şiddet ortaya çıkacak. Biz bu haberleri daha çok duyacağız. Oysaki biz bunun azalmasını istiyoruz. Çoğalmasını değil. Ve tabii ki direneceğiz ve buna izin vermeyeceğiz. Kadın her alanda olmalı. Kadını yaşatacağız. Bu sözleşmeden çekilmemek gerekiyor. Hatta şiddete karşı daha fazlasının yapılması gerekiyor” şeklinde konuştu.
İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlar için önemli olduğunu ifade eden Özgenur Bartan da “Devletin şiddet gören kadınların arkasında durması lazım. Kadının ‘Ben güvende miyim?’ dememesi lazım. Gerçekten güvende olması lazım? Hiçbir kadının şiddet görmemesi lazım. Şiddetin nereden geleceği belli değil. Bu yüzden evlenmeyi düşünmüyoruz mesela. ‘Acaba biz de mi böyle olacağız? Biz de mi şiddet göreceğiz?’ diye aklımızda korkular oluşuyor” diyerek kaygılarını dile getirdi.
Edibe Gülnar, İstanbul Sözleşmesi’nin bazı maddelerine şerh koyulması kaydıyla destekleyenlerden. Sözleşme’nin Avrupa’nın örf ve adetlerine göre hazırlandığını iddia eden Gülnar, “Ben İstanbul Sözleşmesi’ni onaylıyorum. Ama yanlış olan bazı maddeler var. Burada eşcinsellere haklar tanınacak. Zaten altı boşaltılmış Türk aile yapısının altı daha fazla oyulur” dedi.