17 Ağustos 2020 00:04

Mektup: Sağlık sisteminin çöktüğünü yaşayarak gördüm

Ankara'da yaşayan Deniz Ortakçı koronavirüse yakalanmasının ardından yaşadığı süreci anlattı.

Mersin'deki Kovid-19 pandemi polikliniğinin önünde sıra bekleyen işçiler | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Deniz ORTAKÇI
Ankara

Merhaba Evrensel okurları,

Koronavirüse yakalanmamın ardından başımdan geçenleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Bildiğiniz üzere Ankara şu an virüsün yayılma hızının en çok arttığı şehirlerden biri durumunda. Özellikle emekçi semtlerinde virüsün son derece yaygın görüldüğüne şahit oluyoruz. Fabrikalar ise virüsün üretim merkezleri haline gelmiş durumda. Bildiğim kadarıyla Ankara’da Kovid-19 vakası görülmeyen fabrika kalmadı. Hatta birçok büyük fabrikada da bu sayı korkutucu biçimde artmaya devam ediyor. Ben de bu fabrikalarda çalışan işçi arkadaşlarımla sık görüşen ve bir emekçi semtinde yaşayan birisi olarak virüse yakalanma ihtimalimin yüksek olduğunun farkındaydım. Sonuçta yakalandım ve bu mektubu karantina sürecimin bitmeye yakın olduğu günlerde yazıyorum.

PEK ÇOK BELİRTİYE RAĞMEN ÖNCE TEST YAPMADILAR

İlk belirtilerden bahsetmem gerekirse, önce hafif bir boğaz ağrısı başlamıştı. Boğaz ağrısının başladığı günün akşamına halsizlik ve kas ağrıları eklenmişti. Ancak gün içinde çok yorulduğum için böyle olduğunu düşünüyorken, hızla çok ağır bir halsizlik baş gösterdi. Kas ve eklem ağrılarım çok artmıştı ve ayakta duracak hali bırakın yatakta sağa sola dönerken bile tüm vücudum ağrıyordu. Ayrıca öksürüğüm çok artmıştı, boğaz ağrısı da kendini daha fazla hissettiriyordu. Bunun normal bir hastalık olmadığının farkına varınca en yakın hastane olan Ankara Hastanesinin aciline gittim. Bayramın ilk günüydü, acil tıka basa doluydu beni direkt Kovid-19 nedeniyle sürekli açık olan grip bölümüne yönlendirdiler. Grip bölümünde bir süre sıra bekledikten sonra şikayetlerimi dile getirdiğimde ateşimi ölçüp, “Ateşin yok, faranjit olmuşsundur” diyerek test yapmadan eve gönderdiler. “Belki de faranjit olmuşumdur, korkacak bir şey yoktur” diye düşünüp eve döndüm. Fakat hastalık ilerliyordu ve ben bir türlü toparlanamıyordum. İki gün sonra tekrar gitmeye karar verdim. Yine aynı hastanenin aynı bölümüne gittiğimde “Belirtilerimin arttığını, ateşimin çıkmama sebebinin parasatemol içerikli ilaçlar olabileceğini, kaldığım evde annemin risk grubu olduğunu” ifade edip biraz üsteleyince test yapmak durumunda kaldılar. Eve döndüm ve birkaç saat sonra test sonucum çıktığında tekrar koştur koştur hastaneye gittiğimde Zekai Tahir Burak Hastanesine yönlendirildim.

"ERKEN GELİRSEN TABURCU OLANIN YERİNE YATARSIN"

Zekai Tahir Burak Hastanesine geldiğim zaman akşam saat dokuz sularında dahi ciddi bir yoğunluk olduğunu gördüm. Burada da yaklaşık bir saat beklememin ardından EKG, kan verme gibi işlemler gerçekleştirildi ve Plaquenil isimli (Hidroksiklorokin içeren sıtma ilacı olarak da biliniyor ve tedavi edip etmediğine, kalp ritim bozuklukları yapabileceğine dair ciddi tartışmalar var) ilaç verilerek 14 gün kendimi karantinaya almak üzere eve gönderileceğim söylendi.

Benimle beraber muayene olan durumu bana kıyasla oldukça ağır olan (Yaklaşık 45-50 yaşlarındaydı ve ciddi nefes darlığı yaşıyordu) başka bir hastaya ise ‘Servise yatış yapamayacaklarını Ankara genelinde hiçbir yerde boş yatak olmadığını, Şehir Hastanesinde en az kırk kişinin sıra beklediğini’ söylediler. “Tek şansın sabah erken gelip taburcu olan birinin yerine hemen geçmek” dediler ve işte orada gerçekten durumun ne kadar vahim bir hal aldığını ben de yaşayarak görmüş oldum.

Gece yarısı eve gelir gelmez odamda izole oldum, tat ve koku duygumu kaybettiğimi fark ettim. Karantinanın ilk günü öğlen İl Sağlık Müdürlüğü aradı ve sonucumun pozitif olduğunu söylediler. Ben ise çoktan öğrenip hastaneye gittiğimi ifade ettim. Evde benimle yaşayan ailemin ve görüştüğüm pek çok arkadaşıma virüsün bulaşma ihtimalinden endişe duyduğum için filyasyon ekiplerinin ne zaman geleceğini sorduğumda İlçe Sağlık Müdürlüğünden beni o gün içinde arayacaklarını ifade ettiler. Akşam olduğunda da arayan soran yoktu. Ne aile hekimi aradı ne filyasyon ekibi için İlçe Sağlık Müdürlüğü aradı. İlçe Sağlık Müdürlüğünün telefonları sürekli meşgul çalıyordu. Tekrar İl Sağlık Müdürlüğünü aradığımda ise çok yoğun olduğu için filyasyon ekiplerinin yetişemediğini ve mutlaka bana geri dönüş yapacaklarını söylediler. O gün daha fazla beklemeyip benimle yakın teması olan ailem ve arkadaşlarım test yaptırmaya gitti. Direkt temaslılara test yapılmadığını söyleyip geri gönderilenler olsa da yaptıranların hepsinin test sonucunun negatif gelmesi içime biraz olsun su serpmiş oldu. Filyasyon ekibi ise ancak karantinanın dördüncü günü gelebildi. Aile hekiminin beni sürekli araması gerektiğini söyledi. Ancak ne arayan ne soran vardı. En son biz aile hekimliğini aradık ve benim kayıtlı olduğum aile hekiminin oradan ayrıldığını, şu an kayıtlı bir aile hekimimin olmadığını ifade ettiler. Başka bir doktorla iletişime geçirdiler ancak o da sonrasında günlük takibi yapmadı. Sadece “Ağırlaşırsam 112’yi aramam gerektiğini” söyledi. 14 gün sonra ise tekrar test yaptırıp yaptıramayacağıma dair bir bilgim yok ve bunu sorduğumda da kimseden net bir yanıt alamadım.

ANKARA’DA "FİLM ÇOKTAN KOPTU"

TTB’nin açıklamalarına, sağlık çalışanlarının durumuna daha yakından baktığımızda durumun son derece vahim olduğunu ve giderek de daha kötüye gittiğini görüyoruz. Özellikle Ankara’da sağlık sistemi kapasite, personel, önlem vb. her konuda adeta çökmüş durumda. Pozitif vaka sayılarının çok yüksek olduğu dönemden bile daha kötü bir durum söz konusu. Ben genç ve kronik rahatsızlığı olmayan biri olarak hafif atlattım ve karantinanın sonuna geldim. Ancak özellikle hastalığın ilk günleri ve sonrasındaki süreçte psikolojik anlamda yaşadığım zorluklar son derece kötüydü. Ama benim yaşadığım sürecin bile oldukça zorlu olduğunu düşünecek olursak; önümüzdeki dönemin daha ağır geçeceğini söyleyebiliriz. Bana test yaptıkları zaman sürekli orada test yapan sağlık çalışanlarından birinin çıktığı sigara molasındaki isyanı durumu çok net anlatıyor: “Ankara’da film çoktan koptu.” Hükümet bu politikalara devam ettiği müddetçe de film kopmaya devam edecek.

ÖNCEKİ HABER

İSİG: Vestel’de Kovid-19 nedeniyle kaç işçi öldü?

SONRAKİ HABER

Mektup: Ek ödemeler lütuf değil hakkımız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa