TMMOB 17 Ağustos anmasında deprem gerçeğini konuştu
Gölcük'te 17 Ağustos 1999'da gerçekleşen Marmara depreminin 21. yıl dönümünde TMMOB Kocaeli İl Koordinasyon Kurulu anma programı gerçekleştirdi.
Fotoğraf: Evrensel
Merkezi Kocaeli Gölcük olan ve 17 Ağustos 1999'da gerçekleşen Marmara depreminin 21. yıl dönümünde TMMOB Kocaeli İKK anma programı gerçekleştirdi.
Resmi rakamlara göre 18 bin 373 insanın yaşamını yitirdiği, çok sayıda binanı yıkıldığı Marmara depreminin ardından 21 yıl geçti. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Kocaeli İl Koordinasyon Kurulu (İKK), düzenlediği anma programıyla deprem gerçeğini bir kez daha konuştu. İzmit Cumhuriyet Parkı'nda gerçekleştirilen etkinlikte İnşaat Mühendisi ve Mimar Yoshinori Moriwaki, AFAD Eğitim Uzmanı Hüseyin Çakırca ve Kocaeli Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Özkan Coruk konuşmacı olarak yer aldı. Fotoğraf sergisinin de bulunduğu etkinlikte, AFAD Deprem Simülasyon Tırında uzmanların gözetiminde deprem tatbikatı da gerçekleştirildi. Etkinlik sonrasında Anıtpark Deprem Anıtına karanfil bırakıldı.
"BİLİMİN BARIŞI OLMAZ"
İnşaat Mühendisleri Odası Kocaeli Şube Başkanı Kahraman Bulut'un moderatörlüğünde gerçekleşen etkinlikte açılış konuşmasını TMMOB Kocaeli İKK Sekreteri ve Makina Mühendisleri Odası Kocaeli Şube Başkanı Murat Kürekçi gerçekleştirdi. 1999 depremini yaşayan İzmit'te hala bir çok mevzuatın uygulanmadığını belirten Kürekçi, "Yaşanan depremden almamız gereken en büyük ders, coğrafi riskler göz ardı edilerek kurulan şehirlerin, plansız-çarpık kentleşmenin ve mühendislik hizmeti almayan yapıların, insanlar için büyük tehdit oluşturduğu gerçeği tüm çıplaklığıyla görülmektedir. Bu süre zarfında, Afet riski olan yerleşim yerleri taşınmadı; binalarımız depreme dayanıklı hale getirilmedi; kent merkezlerinde deprem toplanma alanları oluşturulmadı; afet sonrası kriz yönetim senaryoları hazırlanmadı ya da uygulanmaları yapılmadı. Kamusal bir anlayışla yürütülmesi gereken 'yapı denetim' sistemi tümüyle ticarileştirildi. Odalarımızın mesleki yeterlilik, eğitim, belgelendirme ve denetleme gereklilikleri yapı denetim süreçlerinden dışlandı. 'İmar Barışı' adı altında; projesi olmayan, hiçbir mühendislik hizmeti almamış kaçak yapılar ruhsatlandırıldı. 10 milyonun üzerinde kaçak yapının ruhsatlandırıldığı bu imar affıyla birlikte yapı stokumuzun proje uygunluğu ve deprem dayanıklılığı konusunda denetlenme ihtimali de ortadan kaldırıldı. Bu işin çözümünde kamu anlayışını, halkın can güvenliğini öncelik yapan yasalar olmalı. İmar barışı ile teknik gözetilmeksizin binalar sağlam denildi. Bu binalar denetime tabii tutulmazsa başımıza bela olur. Bilimin doğrusu vardır, bilimin barışı olmaz, TMMOB bunu kabul edemez" dedi.
"21 MİLYON YAPI STOKUNUN YÜZDE 67'Sİ KAÇAK"
Açılış konuşmasının ardından söz alan konuk konuşmacı Mühendis ve Mimar Yoshinori Moriwaki, Japonya ile Türkiye arasındaki benzerlik ve farklılıklara değindi. Deprem konusunda aynı sorunları yaşayan ve tecrübe eden, aynı acıları yaşayan iki ülkenin deprem konusundaki istatistiklerini grafiklerle anlatan Moriwaki, "Depremde ölü sayıları bakımından Türkiye dünyada 3. sırada iken Japonya ise 7. sırada. İnsanı deprem değil bina öldürüyor. Türkiye'de 21 milyonu aşan yapı stokunun yüzde 67'si kaçak" ifadelerini kullandı. Türkiye'de toplanma alanlarının açık alan, Japonya'da ise toplanma alanlarının kapalı alan olduğunu aktaran Moriwaki, "Çünkü Japonya'da binalar yıkılmıyor. Açık alan olunca insanlar nerede yatacak, yeme içme problemi nasıl çözülecek, bu da bir problem" dedi. Eğitim ve tatbikat konusuna değinen Moriwaki, "Eğitimler ve tatbikatlar özellikle çok önemli. İzmit, Adapazarı, İstanbul tatbikatı senede kaç kez yapıyor? Japonya'da ayda 1 kere tatbikat yapılıyor, bu okullarda ve mahallelerde oluyor. Ayrıca Japonya'da imar affı diye bir şey yok çünkü binanın affı olmaz" diye konuştu.
"10 KİŞİ ÖLECEKKEN BİN KİŞİ ÖLÜYOR!"
AFAD Eğitim Uzmanı Hüseyin Çakırca ise çalışmalarına dair bilgiler verdi. Sağlam binalarda yaşamaya dikkat edilmesi gerektiğine ve binaların içerisinde yer alan eşyaların sabitlenmesine özen gösterilmesi gerektiğini söyleyen Çakırca, "10 kişinin yaşamını yitireceği bir sarsıntının Türkiye'deki etkisi bin kişinin ölümü oluyor. Bunun sebebi bilinçsizlik ve sağlam olmayan binalar. Evet, Kocaeli'de depremden kaçma şansımız yok ama öncelikle binalarımız sağlam olacak. Kaç yaşında binada yaşıyoruz, buna dikkat edeceğiz" ifadelerini kullandı.
"TOPLANMA ALANLARI BAŞKA KULLANIMLARA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ"
Kocaeli Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Özkan Coruk ise, benzer acılarla karşılaşmamak için önlem alınması gerektiğini belirterek, parametrelerin dikkate alınıp uygulanması için adım atılmasının zorunlu olduğunu ifade etti. Türkiye nüfusunun yüzde 90'ının 1. Derece Deprem Bölgesinde yaşadığını hatırlatan Coruk, "İmar ve yapı denetimi unutuldu. Genelge ve yönergeleri yerine getirmiyoruz, bunlara bağlı olan etütleri yerine getirmiyoruz. Toplanma alanları imar değişikliği ile başka alanların kullanımına dönüşmüş durumda. Zemin tipi dikkate alınmadan konut inşa ediyoruz. Bu yüzden ülke nüfusunun yüzde 90'ı 1. Derece Deprem Bölgesinde yaşıyor. Bununla beraber sanayi tesislerinin yüzde 75'i de bu bölgenin üzerinde kurulu" dedi. Kalıcı çözümlerin alınmadığını vurgulayan Coruk, "Marmara en riskli deprem bölgesi, dünyanın en büyük deprem üreten fay sistemlerinden birisi burada. Dolayısıyla yerel ve genel bazlı çalışmalar yapmalıyız. Unutuyoruz; hafif bir sallantı olduğu zaman hatırlıyoruz. Kalıcı çözümler alınmıyor" dedi. (Kocaeli/EVRENSEL)