Baro Başkanlarından çağrı: Bu hukuk cinayeti gerçek cinayete dönüşmesin
Baro Başkanları ölüm orucunda kritik aşamaya gelen avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ı ziyaret etti, "Bu hukuk cinayeti gerçek cinayete dönüşmeden adım atın" çağrısı yaptı.
Fotoğraf: Meltem Akyol/Evrensel
Baro Başkanları ölüm orucunda kritik aşamaya gelen avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ı ziyaret etti, ardından açıklama yaptı. Yargılamaların başından itibaren bir hukuk cünayeti yaşandığına dikkat çeken Baro Başkanları iki avukatın durumunun kötüye gittiğini belirterek, "Bu hukuk cinayeti gerçek cinayete dönüşmeden adım atın" çağrısı yaptı.
Ölüm orucundaki avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ı bulundukları hastanelerde ziyaret eden İstanbul, Ankara, Kocaeli, Adana, İzmir ve Yalova Baro başkanları ile Diyarbakır Baro Başkan Yardımcısı İstiklal Caddesi'nde bulunan İstanbul Barosu'nda izlenimlerini aktardı.
Basın toplantısına Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Sezgin Tanrıkulu, İstanbul Bağımsız Miletvekili Ahmet Şık, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil ile çok sayıda hukuk örgütü temsilcisi, avukatlar ve gazeteciler katıldı.
DURAKOĞLU: BİR LÜTUF DEĞİL HAKTAN BAHSEDİYORUZ
Basın toplantısında ilk olarak İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu söz aldı.
Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın adil yargılanma hakkı istediklerini hatırlatan Durakoğlu, "Bu talep uzunca bir süredir devam ediyor ve Ebru için artık kritik bir döneme geldik. Aynı şey Aytaç için de geçerli, onun için de artık yaşam hakkının çok ciddi biçimde tehdit edildiği noktadayız" dedi.
"Bizim burada şimdi söylemek istediğmiz şey sadece ve yalnız onların adil yargılanma haklarına sahip çıkmak içindir" diyen Durakoğlu, şöyle konuştu:
"Geldiğmiz nokta artık hepimiz açısından endişe edici bir nokta. Sesimizi duyurmak için uluslararası arenada bir şeyler yapmaya çalıştık. 11 Ağustos günü uluslararası bir toplantı düzenlendi. Dile getirdik, uluslararası anlamda da destekler söz konusu oldu. Tüm yetkili makamlara iletildi. Buna rağmen hala istediğimiz sonucu elde edemedik. Oysa bir adil yargılanma hakkı gibi aslında hiç de lütuf olmayan, yargılanan herkes için bir hak niteliği taşıyan bir şeyin teslim edilmesini talep ediyoruz. Yaptığımız şey budur. Bugün kendilerini ziyaret eden baro başkanları olarak bizler endişelerimizi bir kez daha katlamış bir biçimde buradayız. Bu nedenle bütün yetkililere ama özellikle de dosyanın bulunduğu Yargıtay'a dosyanın bir an evvel sonuçlandırılmasıyla ilgili açık bir beyanda bulunmak istiyoruz. Bu beyanımız bir yaşam hakkının verilmesiyle ilgilidir."
"Baro başkanlarıyız insan hakları ihlallerine karşı çıkmak zorundayız, insan hakları ihlalleri karşısında vaziyet almak zorundayız ve söz konusu olan kişiler de avukat olduklarına göre baroları olarak da onların karşı karşıya oldukları durumları değerlendirmek ve onların yanında olmak zorundayız. Bir lütuf değil bir haktan söz ediyoruz ve bu hakkın verilmesini sağlamaya çalışıyoruz. Bugün her iki arkadaşımızı da ziyaret eden 7 baro başkanı ve temsilcileri buradayız."
SAĞKAN: BU HUKUK CİNAYETİ GERÇEK CİNAYETİ DÖNÜŞMEDEN...
Daha sonra Aytaç Ünsal ile görüşen Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan söz aldı.
Adli Tıp Kurumu'nun (ATK) "hapishane koşullarında kalamazlar" raporunu hatırlatan Sağkan, "Şu anda bulundukları yer hastanelerin hapihane koğuşları. Havalandırması dahi olmayan bir odada hapishane koşullarından daha kötü koşullarda tutuklu bulunmaktalar. ATK 'Bu koşularda yaşayamazlar' diyor ama meslektaşlarımız daha ağır koşullarda ölüme terk edilmiş durumda" dedi.
2,5 yıldır bir hukuk katliamı izlediklerini söyleyen Sağkan, "Bu süreçte aynı zamanda avukatlık yapmaya çalıştık ama yaptırmadılar. Çünkü bir yargılama yoktu ortada. Soruşturmanın geliştirilmesi talebi dahi dinlenmeden mütalaar alındı. Bütün usul kuralları çiğnendi, bir yargılama görünümü vermek ihtiyacı bile hissetmediler. Düşman ceza hukukunun çok net bir uygulaması bu, avukatları müvekillerin işlediği iddia edilen suçlarla özdeşletirmek aslında bu mesleğin köküne dinamik koymaktır. Bu hukuk cinayeti 220 gündür gerçekten bir cinayete dönüşmek üzere, meslektaşlarımız ve bizler bu yargılama esnasında sesimizi duyuramadık, burada bir yargılama yapılmıyor. Bırakın adil yargılamayı bir yargılama dahi yok bunu anlatamadkı. Ve haykırıyorlar 'sadece adil yargılanmak istiyoruz' diyorlar. Artık gerçekten sesleri duyulsun. Bu sebeple Yargıtay'ın çok acil olarak bu dosyada karar vermesi gerekiyor ve yaşam hakları kendilerine iade edilsin" ifadelerini kullandı.
YÜCEL: 24 SAAT IŞIKLARI KAPATILMIYOR, BU İŞKENCEDİR
Aytaç Ünsal ile görüşen İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, Ünsal'ın durumuna ilişkin bilgi verdi: "Duruşmalarını duruşma dedikleri ama bir tiyatrodan, sahte bir oyundan başka bir şey olmayan bir şekilede gerçekleştirdiler. Hapishanede yaşayamazlar denildi, tahliyeden imtina ettiler. Geldikleri nokta şu: Yaşamlarının risk altında olduğunun farkındalar ama bu kadar hukuksuzluğa karşı teslim olmak gibi bir niyetimiz yok."
"Bu hukuksuzluğu teşhir edene, ortaya çıkarana kadar vazgeçmeyeceğiz. Cezaevindeki koşulları bugün hastane koşullarından daha ağırlaştırılmış durumda, 24 saat aydınlıkta uyumak zorundalar, ışıkları kapatılmıyor. En temel işkence yöntemlerinden biri. Ve geldiğimiz nokta artık hukukla falan ilgili değil, yalnızca vicdanla, insanlıkla, ahlakla ilgil. Maalesef ki onları tahliye etmeyenler, eğer ölümler gerçekleşirse, bu ölümlerden kasten sorumlu olacaklar demektir. Çünkü değiştirmek ellerinde, tahliye etmek ellerinde, adil yargılanmayı temin etmek ellerinde."
YÜCEL: İKİ AVUKATIN ADİL YARGILANMA TALEBİYLE ÖLÜYOR OLMASI UTAÇTIR, BU UTANCA SON VERİN
Adil yargılanma hakkının tesisi için mücadele etmeye devam edeceklerini söyleyen Yücel, "Ebru ve Aytaç yaşasın diye elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Bu ülkede iki avukatın adil yargılanma talebiyle ölüyor olması hepimiz için utanç kaynağıdır, bir baro başkanı olarak bu utancın tarafı olmak asla istemiyorum. Bu utanç bu ülkeye yaşatılmamalı. Ebru ve Aytaç yaşamalı" ifadelerini kullandı.
KÜÇÜK: TİMTİK, ATK'NİN VERDİĞİ RAPORDAN DAHA KÖTÜ DURUMDA
Ebru Timtik ile görüşen Adana Baro Başkanı Veli Küçük ise sözlerine "Ne yazık ki bu vahim taloyu meslektaşlarımızı bizzat hastanede ziyaret ederek yüzyüze görme şanssızlığını yaşamış olduk" diyerek başladı. Küçük, "Meslektaşlarımız gerçekten kritik yaşamsal eşiğin artık sonlarına doğru yaklaşıyorlar. Ebru 229 gündür, Aytaç 198 gündür ölüm orucunda. Ebru ameliyathane denilen bölümün üstünde yer alan odada 24 saat ışığı kapatılmadan, merkezi klima sisteminin sesi ve titreşimi altında havalandırması dahi olmadan kalıyor. Cezaevi koşullarından daha kötü koşularda tutulmaktalar. Ve her geçen gün de yaşadığı olumsuzluklarla sağlık sorunları artmakta, ATK'nin vermiş olduğu raporun çok daha ötesinde olduğunu bizzat bugün gördük. Boğaz ağrıları, yutkunma problemi yaşayan ve sıvı dahi almakta zorlanan bir bedeni biz bugün bizzat gözlerimizle gördük." diye belirtti.
KÜÇÜK: ADALET BAKANINA, YARGITAY'A SESLENİYORUM...
Adalet Bakanına, Cumhurbaşkanına, Yargıtay'a çağrıda bulunan Küçük, "Görev yetki ve sorumluluk noktasında bulunan herkese sesleniyorum. Meslektaşlarımız gözlerimizin önünde her geçen gün eriyerek, daha da kötü duruma gelmesinler ve yaşamlarını kaybetmesinler. Ölümün karşısında yaşamı kutsayalım, Yargıtay ve yerel mahkeme bir an evvel adil yargılanma hakkının yaşama geçme noktasındaki talepleri, çığlıkları duymalı. Ebru ve Aytaç bir an evvel tahliye edilmeli, Ebru ve Aytaç yaşamalı" ifadelerini kullandı.
"VİCDAN MAHKUMİYETİ YAŞAMAMAK İÇİN GÖREVİNİZİ YAPIN"
Kocaeli Baro Başkanı Bahar Gültekin Candemir de kamuoyuna çağrı yaparak, "Bir insan olarak hayatım boyunca mahkumiyetin en büyüğü olan vicdan mahkumiyetinden kurtulmak adına onlarla görüşmek istedim. Adil yargılanma taleplerinin gereğini yerine getirmek durumunda olan tüm görevlileri, görevlerini yapmaya ve mahkumiyetlerin en büyüğü olan vicdanlarına mahkum olmamaya davet ediyorum" dedi.
Yalova Baro Başkanı Fedai Doğruyol ve Diyarbakır Baro Başkan Yardımcısı Gazal Bayram Koluman da avukatların adil yargılanma taleplerinin kabul edilmesi çağrısı yaparak, "Ebru ve Aytaç yaşasın" dedi. (İstanbul/EVRENSEL)
“HUKULSUZLUĞA SON VERİN, EBRU VE AYTAÇ’I YAŞATALIM”
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Adana Şubesi, adil yargılanma talebi ile ölüm orucunda olan avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın taleplerinin karşılanmasını istedi. Adana Adliyesi Taş Bina önünde gerçekleştirilen açıklamaya Adana Barosu, İHD, Eğitim Sen, Dersimliler Derneği, HDP, Emek Partisi destek verdi.
ÇHD adına basın açıklamasını okuyan Av. Aysel Kaya, Timtik ve Ünsal’ın yaşamlarının kritik aşamada olduğuna dikkat çekerek Yargıtay’ın bir an önce karar vermesini ve adil yargıalma telebinin kabul edilmesini istedi.
“SAĞLIK DURUMLARI KRİTİK AŞAMADA”
Türkiye'de adil yargılanma hakkının sistematik şekilde ihlal edildiğine dikkat çeken Kaya, şunları söyledi:
“Savunma hakkının ve savunmanlık mesleğinin boyunduruk altına alınmak istendiğine tanığız. Av. Ebru Timtik ve Av. Aytaç Ünsal’ın da aralarında bulunduğu müvekkillerimiz ve meslektaşlarımız da bu koşullarda yürütülen bir süreç ile adil yargılanma hakları her yönden çiğnenerek mahkûm edildiler. Bu yargılamanın tanığı ve takipçisi hukukçular olarak, Ebru ve Aytaç`ın taleplerini tartışmasız şekilde destekliyor ve yükselttikleri çağrıyı duyuyoruz”
Meslektaşlarının sağlık durumlarını kritik aşamada olduğuna dikkat çeken Kaya, “Bir an önce tahliyeleri sağlanmazsa geri dönüşü olmayan sonuçlar yaşanacaktır. Bizler Ebru ve Aytaç'ı kaybetmek istemiyoruz! Tahliyeleri sağlanırsa, onların yaşamları hakkında aldıkları bu kararı yeniden değerlendirmeleri konusunda ısrarcı olacağımızı taahhüt ediyoruz! Yaşanan bu hukuksuzluğa siz son verin ki, biz meslektaşlarımızı yaşatalım."
GÜMÜŞ, “YARGI BAĞIMSIZLIĞI SÜSLÜ KELİMELERDEN İBARET DEĞİLDİR”
Haklarında açılan davada tahliye kararına attıkları imzanın mürekkebi kurumadan 8 saat sonra gözaltı kararı verildiğini ve kararı veren mahkeme üyelerinin mahkemeden uzaklaştırıldığını ifade eden Adana Barosu Başkan Yardımcısı Sabahin Gümüş, onların yerine özel seçilmiş mahkeme üyelerinin emir ve talimata göre karar verdiğini ifade etti. Yargıalma sürecinde avukatların lehine delillerin değerlendirilmediğini ve usul yönünden eksiklikler barındıran bir yargılama olduğunu ifade eden Gümüş, “Yargı bağımsızlığı Anayasa’da yer alan süslü kelimelerden ibaret değildir. Tümtük ve Ünsal’ın adil yargılanma hakları sağlanmalıdır” dedi. (Adana/EVRENSEL)