20 Ağustos 2020 00:31

İstanbul Sözleşmesi işyerlerinde de tartışılıyor

Adana Organize Sanayi Bölgesi’nde farklı iş kollarında çalışan işçilerle İstanbul Sözleşmesi'ni konuştuk.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Barış GÜLMÜŞ
Aydın YİĞİT
Adana

İstanbul Sözleşmesi uzun bir süredir ülkede en önemli gündemlerden biri halinde. Kadınlar oluşturdukları platformlarla birçok illerde eylem ve etkinlikler, sosyal medyada çeşitli kampanyalar düzenleyerek hükümetin sözleşmeden çekilmesine karşı çıkarken kadına yönelik şiddetin son bulması için sözleşmenin uygulanmasını talep ediyor. Hükümet kanadında ise kendi içlerinden çıkan kimi sesler olmakla birlikte İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek üzere adımlar atılıyor.

İstanbul Sözleşmesi bugünlerde işçilerin de gündeminde. Adana’da ağırlıklı olarak erkek işçilerle yaptığımız görüşmelerden anlıyoruz ki kabataslak da olsa İstanbul Sözleşmesi tartışmalarından birçok işçi haberdar. İşçiler, İşçiler kadın cinayetleri ve istismara katı bir biçimde karşı çıkıyor. Ancak işçilerin bunu toplumsal bir sorun olarak ele aldığı söylenemez, daha çok “bir grup sapkının işi” diye değerlendirdiği bir gerçek.

KADIN İŞÇİLER DAHA TEPKİLİ

Organize Sanayi Bölgesi’nde farklı iş kollarında çalışan işçilerle yaptığımız görüşmeler sonucunda İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkmak veya desteklemek gibi bir taraf olmanın ötesinde sözleşmenin maddeleri ve kadınların talebine ilişkin işçilerin ayrıntılı şekilde bilgilendirilmesi daha önemli bir konu olarak karşımızda duruyor. Görüşebildiğimiz az sayıda kadın işçiler İstanbul Sözleşmesi etrafındaki tartışmalara daha canlı bir katılım gösterirken, tepkilerini “Benim ne giyeceğime de nasıl yaşayacağıma da kimse karışamaz” gibi sözlerle direkt dile getirebiliyor.

Adana’da petrokimya ve metal iş kolunda faaliyet gösteren en önemli fabrikalarda çalışan erkek işçiler cinayet ve istismara karşı sert tepki gösterirken, konuyu daha çok “sapkın işi” etrafında değerlendiriyorlar. “İdam gelmeli”, “Onları yapanlar şerefsiz” gibi sözler daha fazla duyuluyor. İşçilerin bir kısmı da şu sözlerle yargıyı ve yasaları işaret ediyor: “Cinayet karşısında yasaları düzenlememiz lazım”, “Şu indirim, bu indirim, takım elbiseye indirim. Böyle olmaz.”

PROPAGANDA HÂLÂ ETKİN

Ancak yine aynı işçilerde fiziksel şiddet karşısında ise (Cinayet ve tecavüzlerin yaşanmadığı durumlar kastediliyor) daha geri eğilimler ortaya çıkabiliyor. Bu eğilim yaygın demek doğru değilken, “Kadın-erkek diye ayırmamak gerek”, “Kadında suç olabiliyor bazen”, “En ufak bir şey olduğunda hemen polis geliyor”, “İftiraya uğrayan erkekler de oluyor, bizim mahallede oldu mesela” gibi cevaplarla karşılaşmak da olası bir durum. Cinsiyetler arasındaki eşitsizlik konusunda ataerkil düzen ve hükümetin propagandası hâlâ çok etkin denilebilir. Bazı şiddet durumlarında kadının giyiminden sarf ettiği sözlere kadar pek çok durum erkekler tarafından ne yazık ki “bir neden” olarak görülebiliyor. Yine bu konuda kadın işçiler ise hem eşitsizliğe karşı çıkarak hem de şiddete maruz kalan taraf olarak sözleşmeyi daha çok savunmak gerektiğini ifade ediyor.

HÜKÜMETE GÜVENSİZLİK BU KONUDA DA GÖZE ÇARPIYOR

Bir grup işçide karşılaştığımız eğilim olarak şunu da not düşerek bitirelim. Hükümete olan güvenin giderek azalmasıyla birlikte kadın-erkek eşitliğini savunmasa ya da bu konuda bir çabaya girmese dahi kimlerin karşı çıktığına bakarak bu meselede fikir yürütmeye çalışan işçiler de varlığını hissettiriyor.

Toparlayacak olursak işçilerin bu konuda net bir birliğinin olmadığı ve İstanbul Sözleşmesi konusundaki tartışmalara erkek işçilerin kadın işçilerden daha ilgisiz olduğu aşikar. Ve yine erkek işçilerin henüz ana eğilim şeklinde olmasa da kadınların mücadelesiyle elde edilen kazanımlar sonucunda dünden bugüne kadın sorununun daha çok farkına vardığını ve şiddet, tecavüz ve cinayetlere daha çok karşı çıktığını söylemek doğru olurken, hâlâ büyük bir toplamın bu konuda geri tutum alması da dikkat çekici. Ancak başlarda da söz ettiğimiz gibi kadına karşı şiddet, tecavüz ve cinayetlerde ister ileriden düşünsün ister geriden, konunun çözümü için bir sınıf olarak değerlendirme eğilimi de çok güçlü değil.

ÖNCEKİ HABER

Kadın ligine "Usulen oynansın" gözüyle bakılıyor

SONRAKİ HABER

İşçi mektubu: Herkesin yüzü asık, kimse gülmüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa