19 Ağustos 2020 13:30

Sporun Cinsiyeti Olmaz!

Hayatın her alanına dağılmaya başlayan kadınlarımız spor dallarında da erkekler kadar özgür olabilmeli.

Fotoğraf: Quino Al/Unsplash

Paylaş

Begüm Tuncer

ANKARA-Dikmen

Düşüncelerime giriş yapmadan önce şunu belirtmek istiyorum ki bu metinde yazdıklarım, öncelikle tüm sporcu erkeler ve kadınların spor yapamayacağını düşünen tüm insanlar içindir.

Kadınların spor yapamayacağını düşünmek... Bu tek cümle bile benim tüylerimin diken diken olması için son derece yeterli aslında.

Spor gibi hayata bağlayan, insanı zinde tutan, özgüven kazandıran harika bir şeyin sadece erkeklere özgü olarak görülmesi ne kadar acı.

Kadınların toplumda olması gereken yerler hakkında hepimizin bildiği genel şeyler var aslında. Ev, mutfak, alışveriş merkezleri, kuaförler... Bir kadın bunların birindeyken her şey normal. Ama bir kadın halı sahaya girdiği zaman işler değişir. Ya da bir topu, kendisinden 2 metre yüksekte olan bir potaya atamaz bir kadın. İki kadın güreşemez, kadınlar yumruk atamaz, kadınlar dayanamaz, kadınlar güçsüzdür...

Daha bunlar gibi o kadar fazla duyduğumuz saçmalık var ki. Ve şuna eminim, bunu okuyanların bir çoğu bu yazdıklarımdan zerre rahatsız olmayacaklar bile. Bizim insanımız böyle alışmış çünkü. Bir kadının bir şey başarabilmesini kaldırmaya alışık insanlarımız azınlıkta bile olabilir.

Biraz örneklemem gerekirse bu konuyu kendimden bahsetmem bence çok sağlıklı olacak.

Sekiz yaşındayken babamın bana sorduğu bir soru ile başladı her şey. "Hangi sporla uğraşmak istersin?"  Hareketli bir çocuktum, bir uğraşımın olması iyi olur gibi düşünmüşlerdi bu yüzden. Bunun için onlara hayatım boyunca minnettar olacağım.

Babama verdiğim cevap ise gördüğüm bir poster sayesinde basketbol olmuştu. Başta, sadece kadın sporu olarak görüldüğü için voleybola yönlendirilmiştim. Ama aradığım şeyi yakalayamamıştım. Basketbol oynamaya başladığımda her şey çok fazla zordu. Doğuştan bir yeteneğimin olmadığı aşikârdı. Yine de pes etmek benim lügatımda hiçbir zaman yer almadı. Çocukken de bu böyleydi. Yapamadığım için ağladığım geceler hâlâ dün gibi aklımda. Ya da yaptığım sporu söylediğimde insanların yüzünde beliren alaycı gülümseme...

Belki de o zamanlarda vazgeçmeliydim. Birkaç kişinin lafıyla böylesine tutkunu olduğum bu sporu bırakmalıydım belki de.

Şu an bunun düşüncesi bile korkudan içimi titretebiliyor. Çünkü ben hayatımda basketbol olmadan nasıl yaşarım, düşünmek bile istemiyorum. Yaptığım, çabalayarak başardığım onca şeyi düşününce iyi ki de pes etmemişim diyebiliyorum. İyi ki "Sen kızsın, oynayamazsın." diyenlere inat oynamaya devam etmişim. İyi ki karşımdaki kişi sırf erkek diye iyi yaptığım spordan vazgeçmemişim.

Şimdi, lise hayatında lisanslı olarak müsabakalara katılmış bir basketbol oyuncusuyum. Ve şu an bu cümleyi söylemek bile harika hissettiriyor.

Kim bilir kaç tane kadın bu tarz bir cümle kurmaktan alıkoyuldu şu zamana kadar. Ama artık bu durum böyle olmamalı. Hayatın her alanına dağılmaya başlayan kadınlarımız spor dallarında da erkekler kadar özgür olabilmeli. Bunu sağlamak için de önce biz kadınların çabalaması, vazgeçmemesi gerekiyor. Ve şu da unutulmamalıdır, bir kadın bir şeyi isterse, inanırsa onu mutlaka başarır.

ÖNCEKİ HABER

Maaşımızı dolarla almıyoruz ama…

SONRAKİ HABER

Kadınların içindeki aydınlık, cehaletin karanlığını bastıracak!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa