Bir etkinlik: İstanbul Sözleşmesi

Deniz DEMİRTAŞ

Hacettepe Üniversitesi

Son birkaç haftadır hepimizin gözü, kulağı, düşünceleri, duyguları İstanbul Sözleşmesi’nde. Çünkü hepimizin de bildiği gibi Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesi gündeme geldi. Sözleşmeden çekilmek için hükümet tarafından birçok sebep öne sürüldü fakat bu sebeplerin kadını toplumsal cinsiyet kalıplarının içine hapsetmeye çalışan sebepler olduğunu biliyoruz. Temeline indiğimizde bunların ne kadar içi boş, uydurmaca; kadını erkeğe, sisteme, işverene bağımlı kılma amacıyla ortaya atıldığını fark ediyoruz. Biliyoruz ki bunların hiçbiri çekilmek için mantıklı sebepler değil.

ENİNE BOYUNA İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

Bizler de bu konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde Hacettepe Üniversitesi İİBF öğrencileri olarak Türkiye’nin çekilme sebeplerini, sözleşmenin içeriğini, uygulanabilirliğini tartıştığımız bir etkinlik gerçekleştirdik. Etkinliğimizin başlangıcında özellikle sosyal medyada ya da haberlerde bilgi edinmek için çokça ihtiyaç duyduğumuz sorulara yer verdik; Türkiye neden bu sözleşmenin imzacısı oldu, imzacısı olduğu bir sözleşmeden bugün neden çekilmek istiyor, kadınlar sözleşmenden çekinilmesi halinde nasıl etkilenecekler ve biz ne yapmalıyız? Etkinlikte de bahsettiğimiz gibi her şey birbiriyle bağlantılı. İstanbul Sözleşmesi de bu politik zemin üzerine kurulmuşken meseleyi sadece kadın sorunu üzerinden tartışamayacağımızı konuştuk.

Etkinliğimizin devamında ise İstanbul Sözleşmesi’ni veriler üzerinden yorumladık. Yorumlarımızı sağlıklı gerçekleştirebilmek için Eylül 2017’de GREVIO’ya sunulmak üzere 8 dernek, vakıf ve grup tarafından hazırlanıp, İstanbul Sözleşmesi Türkiye İzleme Platformu tarafından imzalanan ‘Gölge Rapor’ ve Ekim 2018’de GREVIO tarafından hazırlanan Türkiye’nin ilk “Değerlendirme Raporu” üzerinden yaptık. Şu an sayısal veriler ile sizi sıkmayacağım fakat bilmenizi isterim ki bahsettiğim maddelerin hiçbiri maalesef ki uygulanması gerektiği gibi uygulanmıyor. Birkaç örnek vermem gerekirse; 6284 kapsamında her yıl 100.000 kadın tedbir talebin de bulunurken 2016 senesin de sadece 84 kadın ücretsiz sağlık sigortasından yararlanmış. KSGM’nin yani sözleşmenin uygulama koordinasyonu için ASPB’den aldığı bütçe sadece%0,038. Verilerden de yola çıkarak söyleyebiliriz ki; bugün İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin karşısında duruyoruz fakat sözleşmeden çekinilmezse uygulama kısmındaki eksikliklerin de karşında duracağımızı hep birlikte belirtiyoruz.

GÜVENLİ KAMPÜSLER VE GÜVENLİ YAŞAM İÇİN

Ayrıca yakın zamanda okulumuzda yaşanan kadına karşı şiddet olayı da İstanbul Sözleşmesi’nin gerekliliğini pekiştirdi. Okulumuzdaki güvenlik görevlilerinin duruma kayıtsız kalması İstanbul Sözleşmesi kapsamında suç sayılıyor. Şiddete uğrayan arkadaşımız da dahil olmak üzere kendini yalnız hissetmemek ve hayatımızı sürdüğümüz her alanda şiddetin karşısında durabilmek adına üniversitemizde düzenlenen böyle etkinliklerin içerisinde bulunmalıyız.

Etkinlik sonrası takipçisi olduğumuz sözleşmesinin akıbeti etkinlikten 2 gün sonra herhangi bir karara ulaşamadan rafa kaldırıldı. Sözleşmenin rafa kaldırılması da elbette birlikteliğimizin gücüdür fakat bizler geri çekilmenin reddine ulaşmadan durgunlaşmayacak sözleşmenin uygulanabilirlik kısmının da takipçisi olacağız.