19 Ağustos 2020 14:23

Sporda yeniden üretilen toplumsal cinsiyet

Kadınların tüm “yapamazsın”lara inat futbol oynamaları ataerkinin ördüğü duvarları bir bir yıkar, futboldaki erk-hakimiyet alanına yapılmış ciddi bir müdahale teşkil eder.

Kaynak: Pixabay

Paylaş

Zeynep Melisa GİDER Kocaeli Üniversitesi/Sharks Bayrak Futbolu Kulübü

 

Cinsiyet, kadın ve erkek arasındaki evrensel biyolojik farklılıklardır. Toplumsal cinsiyette ise kadın ile erkek arasındaki farklar toplumsal ve kültürel değerlere göre şekillenmektedir. Bireyler toplum tarafından kendilerine verilen cinsiyetçi rollere göre hareket eder*. Toplumsal cinsiyet, toplumun her türlü alanında ve siyaset, hukuk, aile gibi temel kurumlarında kadınların ve erkeklerin cinsiyet temelli olarak nelerle karşı karşıya geleceğini belirleyen kültürel ve psikolojik yapıdır.

MEDYADAKİ CİNSİYETÇİ DİL

Toplumsal cinsiyet, yapısı itibariyle sonradan inşa edilen, ikincil niteliği sebebiyle spor alanında da her gün tekrar üretilen bir kavramdır. Sportif faaliyetlerde ön plana çıkan bedensel özellikler ve fiziksel performans spor dünyasında cinsiyet rollerinin her gün yeniden belirlenmesi için verimli bir alan oluşturur. Toplumsal cinsiyet zemininde spor üzerine konuşmanın oldukça geniş ve belirsiz bir alan açması sebebiyle, tartışmanın yönünü çizmek adına geçtiğimiz günlerde Beın Sports kanalında Melih Şendil tarafından yapılan açıklamaların çok iyi bir başlangıç olacağını düşünüyorum.

Medya, toplumdaki güç dengelerini yansıtma görevi görürken aynı zamanda bu dengeleri kullandığı dil ve geliştirdiği söylemlerle her gün tekrar belirler, üretir ve pazarlar. Bu anlamda medyanın sporcu kadınları haber yaparken kullandığı dil, kadınların sporcu kimliğinden bağımsız olarak “kadın” oluşunu önceleyerek sportif başarısını öteler ve bu yolla sporda kadını ikincilleştiren değer yargılarını besler.  Bu tarz haberler kadınları, sportif başarılarından ziyade “kadınlıklarını ve dişiliklerini” önceleyen bir haber diliyle sunarken, spordaki yetkinliklerini ve sporcu kimliklerini geri plana iter. Ataerkil spor dünyasında kadın kimliğinin öncelenmesi birtakım anlamlar taşır.

Melih Şendil’in Bein Sports yayınında söylemiş olduğu “Futbol o kadar ataerkil bir oyun ki, mesela kadınlara voleybol oynamak çok yakışıyor ama benim şahsi düşüncem kadınlar futbolda olmamalı. Basketbol da bence erkek oyunu.” ve “Başkan olsam asla pembe forma yaptırmam” söylemleri de bu çerçeveye oturmaktadır.

PASİFİZE EDİLMEYE ÇALIŞMAK

Doğduğumuz andan itibaren devreye giren sosyal ve kültürel koşullanmalar, kız çocuklarını “pembe” ve oğlan çocuklarını “mavi” renkleri ile özdeşleştirmeye başlar. Toplumsal cinsiyet rollerinin ilk izlerini burada görürüz. Kız çocuğu nazik, yumuşak başlı ve genel anlamda pasifize edilmiş bireyler olarak yetiştirilirken; oğlan çocukları güçlü, otorite sahibi, liderlik vasfına haiz ve bağımsız bireyler oldukları öğretisiyle büyütülür. Bu anlamda kız çocuğu olmak, kadın olmak daima bir edilgenliğe, ikincilliğe işaret eder. Kadınlar pasiftir, kırılgandır, boyun eğicidir.

İlkokul çağında, kız öğrencilerin beden eğitimi derslerine katılımının erkek öğrencilere kıyasla daha düşük olduğunu görürüz. Ataerkil düşünce yapısı “kırılgan, narin” kız çocukları için daha az fiziksel temas gerektiren voleybol, badminton gibi “hanım hanımcık” sporları uygun görürken, oğlan çocukları futbol, basketbol gibi fiziksel temasa daha müsait, daha sert ve çetin mücadeleler içeren oyunlara yönlendirilir. Bu yönlendirme ve baskı öylesine yoğundur ki, karma beden eğitimi sınıflarında kız çocukları üzerinde bir erkek bakışının varlığından rahatsız olduklarını ve yarışmacı olabilme konusunda bir baskı hissettiklerini belirtmektedirler**. Bunun bir diğer önemli sebebi de futbolun sadece oğlan çocukları ve voleybolun da sadece kız çocukları tarafından oynandığı beden eğitimi dersleridir. Oysa spor yapmanın cinsiyet temelli olarak engellenecek/ayrıştırılacak bir yanı yoktur. Bu örneklerde de görüldüğü üzere toplumsal cinsiyet rolleri spor temelli olarak her gün yeniden inşa edilmektedir.

“KADINLARIN FUTBOL OYNAMASI ERKEKLER İÇİN BİR SINIR İHLALİ”

Bu inşanın neticesinde, biz kadınların yeşil sahaya ayak basması ataerkil toplumda tam bir sınır ihlali teşkil eder. İşte tam da bu noktada “Melih Şendil”ler yeşerir. Televizyona çıkıp “Kadınlar futbol oynamamalı” diyebilme cüretinde bulunurlar. “Erkeksi” özellikler barındırmak zorunda bırakılan, bir erkek faaliyeti olarak görünen futbol için kadınlar uygun görülmez.  Ancak kadınların tüm “yapamazsın”lara inat futbol oynamaları ataerkinin ördüğü duvarları bir bir yıkarken, öte yandan futboldaki erk-hakimiyet alanına yapılmış ciddi bir müdahale teşkil eder. Güçlü, sportif performans erkeklikle eşleştirilir. Bu sebeple kadınların futbol oynaması erkekler için ciddi bir sınır ihlalidir, yeşil sahada hakimiyetlerini tehdit eder. Her türlü değer yargısından sıyrılarak hayatının öznesi haline gelmiş güçlü, sportif, sorumluluk alan kadın figürünün, erkek egemen zihniyetin en büyük korkusu olduğuna her gün daha fazla şahit oluyoruz. Kadın olmayı zayıflık olarak gören, söylemlerinin arkasını dolduracak hiçbir argümanı olmayan kimselerin kadınların futbol oynamasını istememesi de, pembe renginden bu denli korkması da bu sebepledir. Erkekler, kadınların hayatları ve tercihleri üzerinde söz hakkı sahibi değildir. Kimse, kimsenin hayatı üzerinde söz hakkı sahibi değildir.Biz kadınlar, televizyona çıkıp “Kadınlar futbol oynamamalı” diyen cüretkar zihniyete inat, her türlü cinsiyet temelli ötekileştirme çabasına karşı sahalarda, sokakta, hayatın her alanındayız. Üzerimize dikilmeye çalışılan o gömleğe sığmayız.

*İ. Esen YILDIRIM, Özlem ERGÜT, Ceren CAMKIRAN, Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Konusundaki Farkındalığın Belirlenmesine Yönelik Akademisyenler Üzerine Bir Araştırma. Marmara Üniversitesi Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Dergisi, 2: 37-46** Canan KOCA, Beden Eğitimi ve Spor Alanında Toplumsal Cinsiyet İlişkileri. Spor Bilimleri Dergisi 2006, 17 (2), 81-99

ÖNCEKİ HABER

RTÜK'ten eşcinsel bir çiftin yaşamını konu alan program nedeniyle TLC'ye para cezası

SONRAKİ HABER

Futbol yalnızca erkek oyunu değildir!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa