20 Ağustos 2020 00:51

Ödemişli Muzaffer’den Amerikalı Sherif’e

Bir yandan akademik çalışmalarını sürdüren Sherif, Senatör McCarthy’nin “Cadı Avı” listesinde komünizm sempatizanı olarak adı yer almış ve FBI tarafından soruşturmalara uğramıştır.

Wesleyan University Press tarafından yayımlanan "The Robbers Cave Experiment: Intergroup Conflict and Cooperation" kitabının kapağı

Halis Ulaş
Halis Ulaş

Son olarak yayınlanan “Uygun adım marş!” başlıklı yazımda bireyin varlığının grup içerisinde silinmesi ve gruba tabi olmasında ritmin ve eşgüdüm içerisinde olmanın önemine işaret etmiştim. Aslında son yazım bu haftaki yazım için bir girizgâh olarak kabul edilebilir. Çünkü bu hafta grup aidiyeti konusunda yaptığı çalışmalarla çığır açmış bir bilim insanının yaşamına ve çalışmalarına göz atmaya çalışacağım. Göz atmak diyorum, çünkü 24 kitabı, 60 bilimsel araştırma makalesi olan; üzerine kitaplar yazılmış olan bir bilim insanın yaşamına ve çalışmalarına bu köşede ancak göz atılabilir.

Bahsettiğim kişi 29 Temmuz 1906 tarihinde Ödemiş’te Muzaffer Şerif Başoğlu adıyla doğan, 16 Ekim 1988 tarihinde Alaska’da Muzafer Sherif adıyla ölen bilim insanıdır. Bu bilim insanı Osmanlı İmparatorluğunun son dönemini, İzmir’in işgalini, 1. Dünya Savaşını, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu, 1929 ekonomik buhranını, Nazizmin yükselişini, 2. Dünya Savaşını ve McCarthy’nin “Cadı Avını” bizzat deneyimlemiştir. Bu deneyimler de elbette yaşamında izler bırakarak çalışmalarının yönünü belirlemiştir.

Şerif İzmir Amerikan Koleji’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü kazanır ve 1926 yılında mezun olur. Sonrasında bir eğitim bursu ile Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) yolunu tutar. Master derecesini ve doktorasını toplumsal normlar ve algılama üzerine yaptığı çalışmalarla tamamlayarak Türkiye’ye döner.

Türkiye’ye döndükten sonra önce Gazi Eğitim Enstitüsünde dersler verir, ardından Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde psikoloji doçenti olarak çalışmaya başlar. Bu dönemde ırkçılık üzerine çalışmalar yapar. 1943 yılında yayımlanan Irk Psikolojisi adlı bir kitabında ırk ütopyalarını ve Turancılık düşüncesini eleştirir. Şerif bir yandan akademik yaşamda üretkenliğini sürdürürken bir yandan da Türkiye Komünist Partisi ile ilişkilenerek parti çalışmalarına katılır. “Yurt ve Dünya” ve “Adımlar” dergilerini çıkaran ekip içerisinde yer alır.

Devletimizin çerçevesini çizdiği akademisyen tanımının sınırları dışında dolaşan Şerif 16 Mart 1944 tarihinde “komünizm propagandası yapmak” ve "milli menfaatlere düşmanlık” suçlamaları ile gözaltına alınır. Dört hafta tutuklu kalan Muzaffer Şerif yurt dışına gitmesi koşulu ile bırakılır ve Şerif’in ABD’deki sürgün yılları başlar.

ABD’deki sürgün yıllarının başında çalışma arkadaşı Carolyn Wood’la evlenir. Ancak aklı hep Türkiye’ye dönmektedir. 1947 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'ndeki görevine dönebilmek için başvuruda bulunur. Ancak Muzaffer Şerif’in “devlet memurlarının yabancılarla evliliğinin yasak olduğu” şeklindeki yasal düzenlemeye tabi olduğu gerekçesi ile Carolyn Şerif ile evliliği bahane edilerek başvurusu reddedilir ve ihraç edilir. İddia odur ki bu olaydan sonra Ödemişli Muzaffer Şerif, adını değiştirerek Muzafer Sherif olmuştur.

Bir yandan akademik çalışmalarını sürdüren Sherif bu kez de Amerikan Devletinin “şefkatli” sorgulamaları ile uğraşır. Çünkü Senatör McCarthy’nin “Cadı Avı” listesinde komünizm sempatizanı olarak adı yer almış ve FBI tarafından soruşturmalara uğramıştır.

Yaşamındaki tüm çalkantılara rağmen üretmeyi asla bırakmamış olan Muzafer Sherif’in temel çalışma alanını bireyler ve gruplar arasındaki ilişkinin araştırılması olarak tanımlasam sanırım yanlış olmaz. Sherif bu alanda ürettikleri ile bilim dünyasının gergefine çok sayıda çentik atmıştır. Bu çentiklerden “Otokinetik Etki ve Norm Oluşturma Deneyi” ile “Robbers Cave (Hırsızlar Mağarası) Deneyi”ni sizlerle önümüzdeki haftalarda paylaşmaya çalışacağım. 

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI