24 Ağustos 2020 11:41

Orman Mühendisi Prof. Dr. Erdoğan Atmış: Sel ve orman yangınında aslolan önlem almak

Giresun'da can alan sel, Adana Kozan'da söndürülemeyen bir yangın... Orman Mühendisi Prof. Dr. Erdoğan Atmış: Önemli olan bunlara karşı önlem almak, etkilerini azaltmak için uğraşmak.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Adana Kozan'daki yangınla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Orman Mühendisi Prof. Dr. Erdoğan Atmış milyonlarca yıldır sellerin ve yangınların olduğunu, bu yangınların büyük bir kısmının insan nedenli olduğunu belirterek “Bu ikisi de olacak. Önemli olan bunlara karşı önlem almak, hatta önlem almaktan öte bunları artıracak şeyleri yapmamak ve etkilerini azaltacak şeyler yapmak” dedi.

Giresun’daki selle ilgili Bakan Bekir Pakdemirli’nin ‘Ben böyle şey görmedim’ sözlerini eleştiren Atmış, “Bu açıklamayı her sene aynı şekilde yapıyorlar. Bunlar görünen şeyler, sorun o ırmakların akacakları yerlere, göl veya denize akarken önlerinin bir şekilde kesilmesi. Nasıl kesiliyor? En yukarıda yol yaptılar. Yeşil yol diyorlar, yayla yolu diyorlar. O yol sistemleri derelerin akışlarını değiştirdi” dedi.

Yapılan ikinci yanlışın oradaki ormanların yapısının değiştirildiğini belirten Atmış, yanlışları şöyle sıraladı: “Üçüncüsü yaylalarda yerleşimler yaptılar, evler yaptılar. Dördüncüsü buralarda yayla ve ormanlarda maden çıkarıyorlar. Oranın yapısını bozdular. Beşincisi yol yapabilmek için şehirleri kurabilmek için, arazi rantı için o ırmakları kanal içine aldılar. Altıncısı HES yaptılar, elektrik üretmek için” dedi. Şu ana kadar saydıklarının ırmakların akışını engelleyen nedenler olduğunu söyleyen Atmış, “Giresun’daki selde var, yol uçmuş. Köprü yapmaları gereken yere iki tane büz koymuşlar. Suyun ne kadar olabileceğini hiç hesaplamadan yapılan şeyler var. Şimdi kalkıp bunu ‘Yağmur çok yağdı, bir anda yağdı ilk kez karşılaştık, iklim değişikliği’ diyorsunuz madem bunları böyle söylüyorsunuz bunun önlemini almanız gerekiyordu” dedi. Yol yapımının, ormanların maden sahası yapılmasının hesaplanarak yapılması gerektiğini belirten Atmış, “İklim değişikliğini biliyorsanız iklim değişikliğinden ders almanız lazım, ona göre önlem almanız lazım. Doğayı da buna göre direnç gösterecek şekilde uyum sağlayacak şekilde yönetmeniz lazım” dedi.

"AĞUSTOS YANGIN İÇİN EN UYGUN AY, BUNU BİLECEKSİNİZ"

Türkiye’de ağustos ayında yangınların artığının bilindiğini belirten Atmış şunları söyledi: “Ağustos ayı yangına en uygun ay. Havada rutubet yok, nem yok, kuru bir hava var. Otlar kurumuş, her taraf kurumuş, en küçük ateşte hızla yayılabilecek bir ortam var. Hafif bir rüzgar olursa da hızlanmasını sağlar yangınların. Bu tür yangınlar kaçınılmaz bir şey. Önemli olan bu tür yangınların çıkmasını önleyecek tedbirler almak. Mesela Adana’dan bahsediyorsunuz. Adana’da yaylalarda evler var. Siz ormanın içine, ağustosta her taraf kurumuşken insanları yoğun olarak gezdirirseniz, bir şekilde yangın çıkma riski artar. Sizin yapmanız gereken yangın çıkacağı yerlerde, tehlikeli noktalarda, riski olan yerlerde örneğin piknik yapılmasını önleyebiliriz. Ya da orada insanların yaşadığını görerek ona göre tedbirler alabiliriz. Hem insanların bilgilendirmesi, çabuk müdahale sağlanması lazım. Önce yangının çıkmasını engelleyecek tedbirler alınması lazım, yangın çıkarsa da en erken müdahale edilecek tedbirler alınması lazım. Bunları yapmazsanız yangın büyüyecektir, daha büyük zararlar verecektir. Ekosistem yok olacaktır, hayvanlar yanabilecek, ağaçlar yanacaktır”

"ORMAN KANUNU YANGINDAN DAHA BÜYÜK TEHLİKE"

Yangından sonra hemen oraya oteller yapılacak, diye toplumda da bir imaj oluştuğunu belirten Atmış, buna gerek olmadığını değişen Orman Kanunu’nun ormanlık alanda otelden, çöp tesisine; termik santralden HES’lere kadar izin verdiğini belirti. 700 bin hektar ormanlık alanın bunlar için kullanıldığını belirten Atmış sözlerini şöyle sürdürdü: “Buralar orman ekosistem vasfını kaybetti. Bunu kolaylaştırdı bu iktidar. Yangında daha büyük tehlike. Ormanları kaybetmek noktasında yangından daha büyük tehlikelerimiz var. 12 ay boyunca ormanlardan bu tür tahsisler yapılıyor. Ormanlarımız 12 ay boyunca yok ediliyor. Ya da mesela 2005 yılında 13 bin metreküp üretim vardı ormanlarda, şu anda 30 bin metreküpe çıkarıldı. Yani iki buçuk kat artırıldı ve bunun 50 bin metreküpe çıkarılması isteniyor. Yangın olduğu zaman bırakılırsa orası tekrar ormana dönüşüyor. O ormanlar milyonlarca yıldır yanıp kendini yeniliyor. Ama bir yeri siz maden sahası, enerji sahası, otel diye tahsis eder yok ederseniz bir daha geri gelmiyor. Madenler konusunda seri ihaleler yapılıyor. Son dönemde 776 alan bugün ihaleye çıktı. Ve Türkiye topraklarının yüzde 1.4’ünü kapsayacak şekilde.  Her taraf maden şantiyesine dönüştürülüyor bunların çoğu orman ve mera alanları büyük bir tehlike. Yangınlar yanında bu tehlikeyi de görmek gerekiyor. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Pazarcılardan "müjde" yorumu: Hiçbir gaz AKP’yi kurtarmaz

SONRAKİ HABER

Pervin Buldan'dan sel felaketi açıklaması: İktidarın rantçı politikalarının sonucu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa