Döviz borcunun toplam borç içerisindeki oranı yüzde 21'e yükseldi
Döviz cinsi iç borcun toplam iç borca oranı temmuzda yüzde 21’e yükseldi. Ağustosta yapılan ihalelerle bu oranın artması bekleniyor.
Fotoğraf: Flickr (Public Domain)
Kamunun iç borcu içinde dövizin payı 2018’in sonundan bu yana hızla artıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığının verilerinden yapılan hesaplamaya göre temmuz ayı itibariyle döviz cinsi iç borcun toplam iç borca oranı yüzde 21’e yükseldi. 2018’in kasım ayında bu oran sadece yüzde 0.2 seviyesindeydi. Evrensel’e konuşan Prof. Dr. Veysel Ulusoy, “Borcu alan hazine borç ve çarpanı kadar ekonomiden tüketim harcaması kapasitesini çekmektedir. Özellikle kriz anlarında artması gereken bu tür harcamaları borç alma yöntemi ile baskılamak krizden çıkış yollarını daraltır ve farklı semptomlara neden olabilir” uyarısında bulundu.
Bloomberg’de yer alan habere göre tutar olarak bakıldığında ise 2018 sonunda 247 milyon dolar olan döviz cinsi iç borç tutarı, temmuz itibariyle yaklaşık 32 milyar dolara çıktı.
Hazine, ağustos ayında da döviz cinsi iç borçlanmalara devam etti. Hazine 11 Ağustos’ta 3 milyar dolarlık iç borçlanma gerçekleştirdi. 25 Ağustos’ta da programda olmayan yeni bir döviz cinsi iç borçlanma ihalesi düzenleniyor. Böylelikle iç borç içindeki döviz oranı daha da yükselecek.
Türkiye hazinesi, 1990’lar boyunca döviz borçlanmalarına ağırlık vermişti. 2001’de döviz cinsi ve dövize endeksli borçların toplam iç borca oranı yüzde 35’i aşmıştı. Ancak sonraki dönemlerde döviz cinsi iç borçlanma kademeli olarak azaltılmış ve sıfırlanmıştı.
PROF. ULUSOY: EKONOMİK BÜYÜMEDEN ÖDÜN VERİLECEĞİ AÇIK
Döviz cinsinden iç borcun kaynağının yurt içinde yaşayan özel kişiler ve faaliyet gösteren tüzel kurumlar olduğunu söyleyen İktisat Profesörü Veysel Ulusoy, “Buna yurt dışından kaynağını yurt içi banka sistemine aktaran kişileri de dahil etmek olasıdır. Hazinenin yurt içinde döviz cinsinden borçlanması doğal ekonomik sürece göre olağan bir durum değildir” dedi. ‘Olağanüstü’ olanın hazinenin hem aşırı borçlanması hem de bunu döviz kaynaklı yapması olduğunu belirten Ulusoy, “Yurt içi döviz borçlanması yurt dışı olana göre hemen hemen yarıya yakın daha az maliyetli olmasından dolayı hazine açısından daha karlıdır ama bilinmesi gereken önemli nokta ise bu süreçte dolarizasyonun gevşetilip gevşetilmemesidir. Eğer bu kapsamda sonuç alınamıyorsa ucuz kaynaktan öteye gitmeye gitmeyeceği bilinmelidir” dedi. Ulusoy, “Özetle, hiçbir zorunlu borç, borç alana fayda sağlamaz yaklaşımı düşünülmesi gereken en önemli noktadır” diye konuştu.
‘BORCUN YANSIMASI OLUMSUZDUR’
Uzun ya da kısa vadede her borcun yansımasının olumsuz olacağını kaydeden Ulusoy, “Borcu alan hazine borç ve çarpanı kadar ekonomiden tüketim harcaması kapasitesini çekmektedir. Özellikle kriz anlarında artması gereken bu tür harcamaları borç alma yöntemi ile baskılamak krizden çıkış yollarını daraltır ve farklı semptomlara neden olabilir. Özellikle alınan borcun ise büyük olasılıkla dış borç ödemelerine gideceği düşüncesiyle ekonomik büyümeden ödün verileceği de açıktır” değerlendirmesinde bulundu. (EKONOMİ SERVİSİ)