Doç. Dr. Özpek: 'Müjde' meselesi bir halkla ilişkiler kampanyası halini aldı
Evrensel'e konuşan Özpek: Meseleye gereğinden fazla önem atfetmek ve Albayrak’ın rolünü vurgulamak için abartılı cümleler kurmak doğal gaz rezervi meselesinin ciddiyetinin kaybolmasına neden oldu.
Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek | Fotoğraf: MA
Karadeniz’de çıkartılacağı belirtilen doğal gaz rezervi, Ayasofya’nın ardından camiye dönüştürülen Kariye Müzesi Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğünün kurulması… Siyasetin gündemi yoğun ve tüm bu gelişmeler iktidar tarafından propaganda aracı olarak kullanılıyor. Peki doğal gaz rezervinin veya yeni bir emniyet gücünün Türkiye’ye katkısı ne olacak?
Siyaset Bilimci Burak Bilgehan Özpek, keşfin teknik detayları hakkında kamuoyunun şeffaf bir süreçle bilgilendirilmesi gerektiğini belirtti. Müjde olarak duyurulmasının da bir halkla ilişkiler kampanyası halini aldığına vurgu yapan Özpek, “Meseleye gereğinden fazla önem atfetmek ve Berat Albayrak’ın rolünü vurgulamak için abartılı cümleler kurmak doğal gaz rezervi meselesinin ciddiyetinin kaybolmasına, teknik bir konu olarak tartışılmasına mani oldu” dedi. İktidara siyasi bir kazanım olmamasına karşın Ayasofya’dan sonra Kariye Müzesi’nin de Cumhurbaşkanı kararnamesiyle camiye dönüştürülmesinin Özpek, psikolojik boyutuna dikkat çekti. Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğü ile ilgili kamuoyunun bilgilendirilmesi gerektiğini düşünen Özpek, “Toplumun güvende olması için daha fazla polise veya askere değil daha iyi bir hukuk sistemine ihtiyacı var” dedi. Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek, Evrensel'in sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan doğal gaz keşfini müjde diye duyururken Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Cari açık defteri kapanıyor Türkiye’de yeni dönem başlıyor” dedi. Bu bağlamda neler belirteceksiniz?
Elbette ki doğal gaz rezervinin keşfedilmesi bir ülkenin enerji politikası için önemlidir. Bu rezerv, iyi kullanıldığı takdirde ekonomiye ve dış politikaya olumlu yansır. Ancak rezervlerin laneti de yok değildir. Demokratik olmayan hükümetler için doğal kaynaklar otoriterliklerini arttırmanın bir katalizörü olurlar. O yüzden doğal gaz rezervi kadar bu rezervin nasıl kullanılacağının da önemli olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte, bu keşfin teknik detayları hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesi, şeffaf bir süreç işletilmesi gerekiyor. Henüz ispatlanmış net rezervi, bunun kaç senede çıkartılacağını, maliyetini ve elde edilmesi beklenen iktisadi kazancı net olarak bilemiyoruz. Bunların da netleşmesi gerekiyor. Son olarak, müjde meselesinin de bir halkla ilişkiler kampanyası halini aldığını belirtmek gerekir. Meseleye gereğinden fazla önem atfetmek ve Berat Albayrak’ın rolünü vurgulamak için abartılı cümleler kurmak doğal gaz rezervi meselesinin ciddiyetinin kaybolmasına, teknik bir konu olarak tartışılmasına mani oldu.
"OLAN TARİHİ ESERLERE OLUYOR"
Doğal gaz “müjdesi”nin açıklandığı gün yine Erdoğan imzalı kararnameyle Kariye Müzesi de Ayasofya gibi camiye dönüştürüldü. Nasıl değerlendirirsiniz.
Hükümet kimlik politikasını da bir yandan sürdürüyor. Kendi taraftarlarına kimlik üzerinden bir zafer duygusu yaşatmak zorunda. Zira hizmet siyaseti yapamayan iktidarlar hızlı bir şekilde kimlik siyasetine dönüyor. Önce Ayasofya ardından da Kariye Müzesi tamamen bu psikolojinin bir ürünü. Bu eserlere çok yazık oluyor. Türk sağının gayet pragmatik ve olgun türlerinin yanı sıra ergen ve romantik türleri de var. Erdoğan, ergen ve romantik olan türleri ana akıma oturtmak için sağ seçmenin bilinçaltındaki ezilmişlikleri ve zafer tatma duygusunu kaşıyor. Bu konuda gerçekten çok mahir. Ancak muhalefetten beklediği kimlik temelli tepkileri artık alamıyor. Bu daha da hırslı bir şekilde gündemin İslamileşmesine sebep oluyor. Buradan siyasi bir kazanım elde edemez hükümet ama olan tarihi eserlere oluyor.
"TOPLUMUN GÜVENDE OLMASI İÇİN DAHA İYİ BİR HUKUK SİSTEMİNE İHTİYACI VAR"
Cumhurbaşkanlığı kararıyla Ankara’dan sonra İstanbul’da da “Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğü” kuruldu. Böylesi bir kurumun kararnameyle oluşturulmasına dair neler söyleyeceksiniz?
Takviye hazır kuvvet meselesinin netleştirilmesi lazım. Halihazırda zaten ülkedeki bütün kolluk kuvvetleri hükümetin tam denetimi altında. Hal böyleyken ek bir düzenlemeye niçin ihtiyaç duyuldu? Konuya hakim bazı kişiler bu takviye kuvvetin protokol görevlerinin icrası için kullanılacağını ve bu tip durumlarda polis güçlerinden takviye almamak için bu düzenlemenin yapıldığını söylüyor. Meseleyi hükümet içi kliklerin birbiriyle rekabeti çerçevesinde okuyanlar da var. Ancak ben spekülasyon yapmak yerine İçişleri Bakanının konuyu kamuoyuna izah etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bununla birlikte, ülkedeki güvenlik sektörünün oldukça fazla istihdam sağladığını ve gereğinden fazla personel istihdam ettiğini söylemeliyim. Toplumun güvende olması için daha fazla polise veya askere değil daha iyi bir hukuk sistemine ihtiyacı var. (İstanbulEVRENSEL)