Muhabirimiz Bölükbaş’a ajanlık dayatması Diyarbakır’da protesto edildi
Muhabirimiz Cengiz Anıl Bölükbaş’a yönelik tehdit ve ajanlık dayatması Diyarbakır'da protesto edildi.
Cengiz Anıl Bölükbaş (soldan üçüncü) | Fotoğraf: Fırat Topal/Evrensel
Gazetemizin Diyarbakır Temsilciliğinde görevli arkadaşımız Cengiz Anıl Bölükbaş’ın, polis olduğunu söyleyen 3 kişi tarafından alıkonularak tehdit edilmesi ve ajanlık dayatmasına karşı basın açıklaması yapıldı. Tehdit ve ajanlık dayatması kınanırken, Bölükbaş’ı alıkoyanlar hakkında soruşturma açılması talep edildi. Halkın haber alma hakkına saldırı ve topluma gözdağı olduğu belirtilen açıklamada, gazetemizle ve muhabir arkadaşımız Bölükbaşı ile dayanışma mesajı verildi.
Diyarbakır’da Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Temsilciliğinde basın açıklaması ile tehdit ve ajanlık dayatması protesto edildi. Yapılan basın açıklamasına Muhabirimiz Cengiz Anıl Bölükbaş, TGS Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral, Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, Dersim Barosu Başkanı Kenan Çetin, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı Serdar Altan ve HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer ile Evrensel Yazarı ve Emek Partisi MYK Üyesi Yusuf Karataş da katıldı.
Açıklamayı yapan Mahmut Oral, Evrensel gazetesi Muhabiri Cengiz Anıl Bölükbaş’ın yaşadıklarının daha önceki yıllarda da bir başka formla gazetecilerin karşısına çıktığını ifade ederek şunları söyledi: “Durum oldukça tanıdık. Bilindik sözde olduğu gibi balık baştan kokuyor. Çünkü iktidara gelen AKP, 2002 yılından bu yana sistematik olarak gazeteciliği terörizm, gazetecileri de terörist olarak görüyor. Hal böyle olunca da doğal olarak da sahadaki işgüzar memurları, gazetecinin bugün yaptığı eleştirel kamu görevini, halihazırda yasal da olsa ileride kendisinin ya da aile bireylerinden herhangi birinin karşısına çıkabilecek, bir suç olarak gösterip, bunu bir korku vasıtası olarak genç bir gazeteciyi yıldırmaktan çekinmiyor. Tıpkı 1990’ların korku cumhuriyetine dönüş arzusunun dışa vurumu.”
"EVRENSEL’İN TERÖRİZE EDİLMESİ KABUL EDİLEMEZ"
Evrensel gazetesi Yazarı ve aynı zamanda Emek Partisi MYK Üyesi Yusuf Karataş hakkında kullanılan tehdit cümlelerine de tepki gösteren Oral, şöyle devam etti: “Sinsi' denilerek adı zikredilen Yusuf Karataş, sendikamızın yıllardan bu yana üyesidir. Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre kurulmuş, 25 yıldan bu yana yayımlanan bir gazetenin temsilcisinden ve yıllardır Diyarbakır’da yazarlık yapan, kamuoyunun önündeki bir kişiden söz ediyoruz. Evrensel gazetesi ise devletin resmi ilanlarını dahi almaktadır. Biraz daha detaylandırırsak, TGS ile Evrensel gazetesi arasında imzalanmış bir toplu sözleşme bile mevcuttur. Yani tam bir hukuki çerçeveden söz ediyoruz. Buna rağmen bu gazetenin ve gazetede çalışan arkadaşlarımızın faaliyetlerinin terörize edilmesi asla kabul edilemez. Buna karşı da sessiz kalınamaz. Buradan yüksek sesle bir kez daha Anayasa’nın amir hükmünü hatırlatıyorum. Basın hürdür, sansür edilemez. Ve hiçbir gazeteci haber kaynağını açıklamaya zorlanamaz. Bir kimseyi ajan olmaya zorlamak da ayrıca bir suçtur. Bu eylem, tehdit, hakaret, işkence, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, görevi kötüye kullanma gibi birden fazla suç da teşkil etmekte ve sistemli olarak işlenmesi nedeniyle de insanlığa karşı suç oluşturmaktadır. Gazeteci kamu görevini yaparken, meslek ilkelerinde ve hak ve sorumluluk bildirgesinde de vurgulandığı gibi emir ve talimat almaz. Kimse de gazeteciye devletin emir kulu muamelesi görüp emir veremez.”
BÖLÜKBAŞ: HALKIN HABER ALMA HAKKINI SAVUNACAĞIZ
Kendisine yapılan tehdit ve ajanlık dayatmasının ülkede basın özgürlüğüne dair tutumun nasıl olduğunu ortaya koyduğuna dikkat çeken Cengiz Anıl Bölükbaş, “Gazeteci arkadaşlarımız ve buradaki faaliyetlerimiz uzunca bir zamandır takip ediliyormuş. Evrensel uzunca bir zamandır basın ilan ambargosuna maruz kalıyor, davalar açılıyor. Bana da böyle bir teklifte bulunulması Evrensel’e yönelik baskının bir parçası. Bu ülkede gazeteciler 'gizli tanık' ifadeleriyle hapise atılıyor. Gazetecilik faaliyetleri suç unsuru olarak çıkıyor. Baskı ve şiddet görüyorlar” ifadelerini kullandı. Evrensel’in 25 yıldır nasıl bir yayıncılık anlayışına sahip olduğunun ortada olduğunu söyleyen Bölükbaş, “Evrensel tüm bu baskılara rağmen yayıncılık anlayışından ve gazetecilik faaliyetlerinden vazgeçmedi. Gazetede çalışan tüm arkadaşlarımız 1996’da dövülerek katledilen Metin Göktepe’den aldığı miras ve sorumluluk ile faaliyetlerini devam ettiriyor. Bu teklifler esasında basın özgürlüğüne ve halkın haber alma hakkına saldırıdır. Bu saldırılara karşı basın özgürlüğüne sahip çıkmaya ve halkın haber alma hakkını savunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
TAŞÇIER: PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ
İmam Taşçıer, Evrensel gazetesi muhabirinin alıkonulmasını Türkiye’de ve Bölge’de bundan önceki dönemlerde de denendiğini fakat sonuç alınmadığını belirterek, şunları dile getirdi: “Bu olayların peşini bırakmayacağız. ’80’lerde çok denediler tutmadı. ’90’larda gazetecileri öldürdüler, hapse attılar tutmadı. AKP iktidarından bu yana basını satın almak istemişlerdir. Kendilerine ait bir medya ordusu kurmak istediler. Bu tür uygulamalara karşı çıkan demokratikleşme isteyen satılık olmayan basın mensuplarına ise ekonomik yaptırımlar uyguladılar. Ajanlık ve tehditlerle sindirmeye çalıştılar. Çamur medyası karşısında dik duran gazetecilerin yanındayız.”
AYDIN: ALIKONULAN TOPLUMUN HABER ALMA HAKKI
Cihan Aydın, muhabirimize yönelik tehdidin tüm topluma yapıldığını ifade ederek olayın faillerinin tespit edilip ortaya çıkarılmasını gerektiğini söyledi. Aydın, “Uğur Mumcu, Metin Göktepe gibi gazeteciler katledildiler. Faili meçhul cinayetlere kurban gittiler. Türkiye basın tarihi maalesef ağır bir seyir alıyor. Burada sadece alıkonulan bir kişi değil, bütün toplumun haber alma hakkı yani toplumun tamamı buna maruz kalıyor. Muhalif basına yönelik tehditler hız kesmeden devam ediyor. Bunun hesabı sorulmazsa bunun failleri tespit edilip ortaya çıkarılmazsa maalesef bu durumlar devam edecek” dedi. Aydın, konuşmasının sonunda Evrensel gazetesi ve Muhabiri Bölükbaş’ın yanında olacaklarını ve her türlü hukuki desteği sağlayacaklarını belirtti.
ÇETİN: ALIKOYANLAR HAKKINDA SORUŞTURMA BAŞLATILMALI
Kenan Çetin, yaşananların utanç verici olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bu ülkede bu utançların yaşandığını Namık Tarancı, Musa Anter, Uğur Mumcu ve birçok gazeteci dostlarımızın yaşam hakkını ellerinden aldıklarını biliyoruz. Bugün gazetecilerle dolu hapishaneler. Bunu bir kez daha görüyoruz ki toplumdaki duyarlılık onların karanlık dünyasına aydınlığın hükmettiği ve gerçeği haber konusu yaptığı zaman yarınlarına yalan katamayanlar bugün gazetecileri alıkoymaya kalkıyor. Bu kamu görevlileri hakkında bir an önce bir soruşturmanın başlatılmasını istiyoruz. Bu ülkenin savcıları saraydan talimat, emir almayarak yapabilirler. Savcıların, emniyet yetkililerin biraz enerjisi varsa Gülistan Doku’yu bulabilirler. Enerjilerini halkın taleplerine ayırmalarını siyasi tutuklular başta Selahattin Demirtaş olmak üzere hukuk adalet diyorlarsa biraz bu hücrelerde adaletin hukukun ne anlama geldiğini ve hukukun ne anlama geldiğini ve halkın taleplerini buradan bir daha iletelim.”
ALTAN: GAZETECİLER İKTİDARIN BORAZANI HALİNE GELSİN İSTİYORLAR
Serdar Altan, Bölükbaş’ın yaşadıklarının yıllardır gazetecilerin maruz kaldıkları sorunların bir örneği olduğunu ifade ederek, “Evrensel gazetesi Metin Göktepe geleneğinden bir gazetedir, işçinin emekçinin yanında olan bir gazetedir. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği olarak her türlü sıkıntı karşısında arkadaşlarımızın yanındayız. Bu ülkede gazetecilik hem zordur hem de çok önemlidir. Özellikle 20 yıllık AKP hükümeti döneminde ciddi anlamda kaygı var. Böylesi zorlamalara başvurabiliyorlar. Gazeteciler bu mesleği layıkıyla değil iktidarın borazanı haline gelsinler, bunu aşılamak için de büyük bir çaba içindeler” ifadelerini kullandı.
NE OLMUŞTU?
Evrensel Diyarbakır Temsilciliğinde görevli, Gazeteci arkadaşımız Cengiz Anıl Bölükbaş, 24 Ağustos 2020 tarihinde öğleden sonra, kendilerini polis olarak tanıtan 3 kişi tarafından, bir dükkanda “ikna” edilmek üzere alıkonuldu ve bir takım kişisel, ailevi ve mesleki bilgileri sıralandıktan sonra kendisine ajanlık dayatıldı. (DiyarbakırEVRENSEL)