27 Ağustos 2020 12:58

AYM, 1994'te Kuşkonar ve Koçağılı'da katledilenler için tazminat kararı verdi

Anayasa Mahkemesi, Şırnak'ın Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin 26 Mart 1994'te TSK'ye ait savaş uçaklarıyla bombalanması ve 38 kişinin katledilmesine ilişkin hak ihlali ve tazminat kararı verdi.

Fotoğraf: Cem Öksüz/AA

Paylaş

Anayasa Mahkemesi (AYM), Şırnak'ın Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin 26 Mart 1994 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) ait savaş uçakları tarafından bombalanarak 38 kişinin katledilmesiyle ilgili “yaşam hakkı ihlali” kararı verdi. Mahkeme, faillerin tespit edilemeyeciğini belirterek, tazminat ödenmesini kararlaştırıldı. 

T24’ten Gökçer Tahincioğlu’nun haberine göre AYM, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) 2014’te ilgili verdiği ağır ihlal kararına rağmen soruşturmada gerekli özenin gösterilmediğini, bu nedenle sorumlular cezalandırılmadan dosyanın zamanaşımı nedeniyle takipsizlikle kapatıldığını belirledi.

Mahkeme, bu durumun, benzer yaşam hakkı ihlallerinin önlenmesi açısından yargıya ait rolün zarar görmesine yol açtığına hükmetti.

Köylülerin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele ile karşılaştıklarını kaydeden mahkeme, zamanaşımı nedeniyle söz konusu ihlallerin ancak manevi tazminatla giderilebileceğini belirtti.

Roboski Katliamı dosyasını daha önce usulden reddeden mahkeme, böylece ilk kez savaş uçaklarıyla sivil köylerin vurulduğunu ve bunun ağır bir yaşam hakkı ihlali olduğunu karar altına almış oldu.

Mahkeme, başvuruculara gördükleri zarara göre 40 bin ila 130 bin TL arasında değişen oranlarda tazminat ödenmesi gerektiğine de karar verdi.

NE OLMUŞTU?

Şırnak’a bağlı Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin, 26 Mart 1994’te TSK’ye ait savaş uçakları tarafından gerçekleştirilen bombardıman sonucu 38 kişi yaşamını yitirmişti.

Köylerdeki tüm yerleşim birimleri yıkılmış ve köylüler ölülerini kendileri bulup defnetmek zorunda kalmıştı.

Cenazeden sonra yurttaşlar, uzun yıllardır yaşadıkları köyleri terk etmek zorunda kalmıştı.

Şırnak Başsavcılığı, eylemi PKK’nin yaptığını iddia ederek dosyayı Diyarbakır DGM’ye göndermiş, Diyarbakır DGM ise bu yönde delil bulunmadığını belirterek Diyarbakır Başsavcılığı’na dosyayı iletmişti.

Başsavcılık, PKK iddiasında ısrarcı olarak dosyayı yeniden DGM’ye göndermiş ve soruşturmada ilk kez 2 yıl sonra tanıklar dinlenmişti. Tanıklar, köye bomba atıldığını açık biçimde anlatmıştı.

Dosya ile ilgili 1997’den 2004’e kadar hiçbir işlem yapılmamıştı.

Sur ilçesinde katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin çabaları sonucu dosya defalarca askeri ve sivil savcılık arasında gidip gelmişti.

Yine Elçi'nin çabaları sonucu TSK tarafından reddedilen uçuş kaydı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden çıkmıştı. 2012’de gelen gizli yanıtlar, Hava Kuvvetlerinin olay günü bölgede iki ayrı uçuş yaptığını ortaya koymuştu. Uçakların bombalarla havalandığı da yazıda yer almıştı.

Elçi, olayda yaralanan 41 köylü adına, 2006’da AİHM’ye başvuru yapmış, soruşturmanın etkisiz biçimde yürütüldüğünü bildirmişti.

Hükümet, olayın üzerinden 20 yıl geçtikten sonra bir karar verilmesinin adil olmadığını bildirmiş ve başvurucuları suçlamıştı.

AİHM ise bunun normal olduğunu belirterek dosyayı esastan incelemiş ve hükümetin, belge sunma yükümlülüğünü ihlal ettiği sonucuna varmıştı.

AİHM, ölümlerin askeri makamların uyguladığı güç sonucunda gerçekleştirildiği sonucuna vararak, yaşam hakkının ihlal edildiği kararını vermişti.

Karara, gizlenen belgelerle, tarafsız tanıkların, “Masa kadar büyük bombalar atıldı” iddialarının birbirini doğruladığı gerekçe gösterilmişti.

AİHM, ayrıca köylülerin cenazelerini komşu köylere defnetmeleri, hiçbir yardım almamaları, köylerini terk etmek zorunda kalmaları, evlerinin nedensiz tahrip edilmesi gibi olguların da insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele sayılacak asgari eşiğe ulaştığı sonucuna varmıştı.

Mahkeme hem sorumluların cezalandırılmasını istemiş hem de yakınlarını kaybedenlere 135 bin avro ile 20 bin avro arasında değişen oranlarda tazminat ödenmesine hükmetmişti.

2014’te, askeri savcılık, AİHM kararına rağmen uçakların köyleri bombaladığına dair kanıt olmadığını, zamanaşımını süresinin de dolduğunu belirterek dosyayı takipsizlikle kapatmıştı.

Bunun üzerine konu AYM'ye taşınmıştı. Adalet Bakanlığı, olayla ilgili AYM'ye gönderdiği savunmada, AİHM’nin zaten tazminata hükmettiğini, mağdurların ise daha sonra mağduriyetlerini bildirir başvuruları savcılığa iletmediğini söylemişti. Bakanlık, buna karşılık, yaşam hakkı ihlali iddiaları konusunda takdirin Anayasa Mahkemesi’nde olduğunu bildirmişti. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Gökçer Tahincioğlu’nun ikinci romanı Kiraz Ağacı eylülde okuyucu ile buluşuyor

SONRAKİ HABER

Bu haritalar boşuna mı çizildi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa