28 Ağustos 2020 11:53

Memur-Sen, İstanbul Sözleşmesi'ni kötüledi: Şiddeti körüklüyormuş!

"İstanbul Sözleşmesi Raporu"nu açıklayan Memur-Sen Kadınlar Komisyonu, kadına yönelik şiddeti önlemek için en makul çözümün sözleşmeden çekilmek olduğu savundu!

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Memur-Sen Kadınlar Komisyonu, sendika genel merkezinde düzenlediği basın toplantısı ile "İstanbul Sözleşmesi Raporu"nu açıkladı. Sözleşmenin şiddeti körüklediğini iddia eden Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın, kadına yönelik şiddetin son 20 yılda iktidarın reformlarıyla düzeldiğini savundu. Şiddeti önlemek için ise en makul çözümün sözleşmeden çekilmek olduğunu savunan Aydın, “Şiddeti doğuran kumar, içki, kapitalizm, işsizlik, yoksulluk, maneviyattan uzaklaşma görülmüyor” iddialarını öne sürdü.

AKP, KADINLARIN DEZAVANTAJLI KONUMLARINI DEĞİŞTİRMİŞ!

Sıdıka Aydın, son 20 yılda kadına yönelik ayrımcılığı kaldırmakta önemli adımlar atıldığını iddia ederek hükümetin kadınların dezavantajlı konumlarını reformlarla değiştirdiğini savundu.

İstanbul Sözleşmesi’ne dair tartışmaların şiddeti çözmekten uzaklaştığını öne süren Aydın, “Lehte tavır takınanların sözleşme olmadan, kadınların korunamayacağını iddia etmeleri ne kadar uç bir düşünce ise sözleşmeden çekilmekle aile ve toplumsal yapımızın tehdit ve sorunlardan tümüyle arınacağını düşünmek de o kadar uçtur” diye konuştu.

GREVİO’DA SÖZLEŞMEYİ KÖTÜLEDİKLERİYLE ÖVÜNDÜ

Kadına yönelik şiddetin göz ardı edilmesinin mümkün olmayacağını da belirten Aydın, İstanbul Sözleşmesi’nin şiddetle mücadelede sorun çözmek yerine yeni sorunları üretme potansiyeli olduğunu iddia etti. Sözleşmeyi tartışmayı haklı bulan ve savunanları ise tabulaştırmakla itham eden Aydın, Avrupa Konseyi bünyesindeki GREVİO’da dile getirdikleri şu fikirleri ile övündü:

“Toplumsal cinsiyet ideolojisinin kabul edilemez bir paradigma olduğunu, cinsiyetler arası çatışmayı körüklediğini, sapkın eğilimleri akredite ettiğini belirttik. İstanbul Sözleşmesi’nin ana akımlaşmasına büyük katkı sağladığı toplumsal cinsiyet ideolojisini de sorguladık.”

6284 SAYILI KANUN İNSAFLI DEĞİLMİŞ!

İstanbul Sözleşmesi’nin kadın ve aile temelinde tartışılarak bu değerlere risk oluşturduğunu iddia eden Aydın, sözleşme içerisinde olmayan maddeleri şöyle sıralayarak itirazını sundu:

“Sözleşmenin din, gelenek, aile, cinsiyet gibi pek çok konuda marjinal görüşlerin etkisinde olması ve alternatif görüşleri baskılamak için kullanılması; 6284 sayılı Kanun’un insaflı bir sosyolojik okumaya dayanmaması; mevcut sosyal yapıları ıslah etmek şöyle dursun, tahrip etmesi; sözleşme ve kanunun şiddetle mücadelede etkisiz kalması, bilakis şiddeti körükleyici etkilerinin olması; sözleşmenin parametrelerinden olan toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelim gibi kavramların kültürel altyapıya empoze edilmesi.”

Aydın, kendi inançlarına göre toplumsal rollerin biyoloji ve fıtrat ile belirlendiğini söyledi.

“KUMAR, MADDE BAĞIMLILIĞI, KAPİTALİZM" DEDİ, İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'Nİ KARALADI

İstanbul Sözleşmesi’ni “dini anlayışları marjinalleştiren, ve geleneksel değerleri hor gören bir metin” olarak tanımlayan Aydın, “Kumar, içki, madde bağımlılığı, ahlaki yozlaşma, cehalet, bencilliği körükleyen aşırı bireycilik, kapitalizmin neden olduğu yoksulluk ve işsizlik, psikolojik sorunlar, maneviyattan uzaklaşma gibi şiddetin birçok nedeni, bilinçli bir körlükle görmezden gelinmektedir” diyerek fikirlerini böyle savundu.

EN MAKUL ÇÖZÜM SÖZLEŞME’Yİ FESHETMEKMİŞ!

Şiddetin önlenmesinde ailenin korunması konusunda çalışmalar yapılmasını ve bunun devlet politikası olarak kabul edilmesini öneren Aydın, “Aileyi, şiddetle özdeşleştirecek dil ve yaklaşımdan kaçınılmalı, her türlü olumsuz etkiden koruyacak tedbirler alınmalıdır. Felsefi açıdan sözleşmeden daha adil, toplumsal açıdan 6284’ten daha duyarlı bir yaklaşımla ve sosyal paydaşların katılımıyla, hazırlanacak şiddetle mücadele kanunu ile eşzamanlı olarak İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmek ve 6284 Sayılı Kanun’u ilga etmek, en makul çözüm olarak değerlendirilmektedir” diye konuştu.

"TOPLUMSAL CİNSİYET KADIN VE ERKEĞİN DAVRANIŞ KALIPLARINI YOK SAYIYOR" İDDİASI

Raporun içeriğini aktaran Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emir Kaya ise sözleşmeyi farkındalığı arttırdığını ve hukuki çözümleri gündeme getirdiği için olumlu, Avrupa’dan getirilmiş bir metin olduğu için de olumsuz buldu.

Kaya sözlerini şöyle sürdürdü:

“İstanbul Sözleşmesi'nin dayandığı beslendiği bir felsefi arka plan var. İstanbul Sözleşmesi toplumsal cinsiyet denilen bir temelde şekilleniyor. Bu toplumsal cinsiyet kadının ve erkeğin cinsiyet özellikleri üzerinden atfedilen davranış kalıplarını yok sayan bir yaklaşım.”

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR?

İstanbul Sözleşmesi, kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak amacını taşıyor.

Sözleşme, kadına yönelik şiddet konusunda bağlayıcılığa sahip ilk uluslararası sözleşme olma özelliği taşıyor.

11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açıldığı için ‘İstanbul Sözleşmesi’ ismiyle anılıyor.

İstanbul Sözleşmesi taraf devletlere aşağıda belirtilen davranışlara yönelik cezai ya da hukuki yaptırım uygulamayı zorunlu kılıyor.

Sözleşme kapsamındaki suçlar şu şekilde sıralanıyor:

  • Ev içi şiddet (fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik)
  • Taciz amaçlı takip;
  • Tecavüz dahil, cinsel şiddet;
  • Cinsel taciz;
  • Zorla evlendirme;
  • Kadınların sünnet edilmesi;
  • Kürtaja zorlama ve kısırlaştırmaya zorlama.

Sözleşme bu tip şiddet olaylarına sıfır tolerans gösterilmesini, mağdur olan kimse failin eşi, hayat arkadaşı ya da ailenin bir ferdi ise, aile içinde işlenen suçların gizli kalmamasını amaçlıyor.

Sözleşmenin önemli bazı bazı noktaları şöyle:

  • Sözleşme, yalnızca sözleşmeye taraf devletlerin vatandaşı olan kadınlar için değil, sığınmacı ve hukuki durumu ne olursa olsun göçmen kadınlar için de koruma sağlamaktadır.
  • Sözleşme, şiddet mağdurlarına eşit koruma sağlanmasını öngörmekte ve mağdurlar arasında her türlü ayrımcılığı yasaklamaktadır.
  • Sözleşme, “toplumsal cinsiyete dayalı” ayrımcılık ve şiddeti temel almıştır ve toplumsal cinsiyeti tanımlayan ilk uluslararası belgedir.
  • Sözleşmede, ekonomik zarar veya ekonomik ızdırap da kadına yönelik şiddet biçimlerinden biri (ekonomik şiddet) olarak tanımlanmıştır.
  • Sözleşme, erkeklere ve çocuklara yönelik ev içi şiddetten de söz etmekte ve şiddet mağduru kız ve oğlan çocuklara ilişkin özel düzenlemelere yer vermektedir.

SÖZLEŞMENİN DEVLETTEN TALEPLERİ

Sözleşme ayrıca taraf devletlerden, belli koşullar nedeniyle şiddete açık hale gelmiş olan kadınların özel ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulmasını da talep ediyor.

Sözleşmenin devletten talepleri ise şu şekilde:

  • Kadınlara yönelik şiddetin kabullenilmesine neden olan tutumların, toplumsal cinsiyet rollerinin ve klişelerin değiştirilmesi;
  • Mağdurlar üzerinde çalışan profesyonel kadroların eğitilmesi;
  • Farklı şiddet türleri ve bunların travma yaratıcı özellikleri hakkında farkındalık yaratılması;
  • Eğitimin her kademesinde, eşitliği ele alan konuların ders müfredatına dahil edilmesi;
  • Halka ulaşabilmek için STK’larla, medyayla ve özel sektörle işbirliği yapılması.

SÖZLEŞMENİN ŞİDDETE UĞRAYAN KADININ KORUNMASI İÇİN DEVLETTEN TALEPLERİ

  • Tüm tedbirler içinde, mağdurların ihtiyaçlarına ve güven içinde olmalarına en büyük önemin verilmesinin sağlanması;
  • Mağdurlara ve çocuklarına psikolojik ve hukuki danışmanlığın yanı sıra tıbbi yardım da sağlayan özelleşmiş destek hizmetlerinin düzenlenmesi;
  • Yeterli sayıda sığınma evinin tahsis edilmesi ve günün her saati kullanılabilecek ücretsiz telefon yardım hatları sağlanması.

ŞİDDET UYGULAYAN FAİLİN YARGILANMASINA YÖNELİK DEVLETTEN TALEPLER

  • Kadınlara yönelik şiddetin suç sayılmasının ve gerekli cezaların verilmesinin sağlanması;
  • Gelenek, töre, din, yada “namus” gerekçelerinin, herhangi bir şiddet eyleminin bahanesi olarak kabul edilmemesinin sağlanması;
  • Soruşturma ve yargılama sürecinde mağdurların özel koruma tedbirlerinden yararlanmalarının sağlanması;
  • Kolluk kuvvetlerinin yardım isteyenlere anında yardıma gidebilmelerinin ve tehlikeli durumlara yetkinlikle müdahale etmelerinin sağlanması.

(Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Elazığ’da Evrensel gazetesi okurlarına polis baskısı 

SONRAKİ HABER

IPI'dan RTÜK'e TELE 1 çağrısı: Keyfi cezaları kaldırın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa