29 Ağustos 2020 00:52

Boyner işçileri Tez-Koop-İş Sendikasına sordu: Neden bu kadar rahatsız oldunuz?

Boyner işçisi: 'Ücretsiz izne karşıyız' diye bir açıklama yapmak çok mu zordu? Bu kadar da eleştirimiz olmasın mı sendikaya?

Arşiv |  Fotoğraf: Freepik

Paylaş

Boyner İşçisi
İstanbul

Merhaba ben Boyner emekçisiyim. Sosyal medya üzerinden diğer mağazalardaki emekçi arkadaşlarımdan cesaret alarak yazıyorum. Kimliğimi açıklamayı çok isterdim ancak malum sebepten dolayı gizlemek zorundayım.

Ben emeğin ideolojisi, sağı solu, dini kitabı, önü arkası, ötesi berisi olmadığını savunuyorum. Ve birkaç konu üzerinde açıklama yapmak istiyorum. Boyner yalnızca marka olarak “Boyner”. İçerisine girince sömürüye dayalı bir sistem olduğu görülüyor. “Adalet” kelimesi toplantılarda cümle güzellemesinden ibaret. Yöneticilerin ağzında vakti zamanı gelince göstermelik bir kavram.

Adalet diye girdim çünkü Boyner’in bir marka olmasındaki en büyük pay sıfat fark etmeksizin emekçilerindir. Ve pandemi sürecinde/sonrasında Boyner faturaları kendi emekçilerine kesiyor. Çalışma koşulları ve emek gasplarını tek tek anlatacak olursam uzar gider. Yalnızca göze batan konulara değineceğim ucundan köşesinden.

Pandemi sürecinin başına kadar Boyner’i omuzlarında taşıyarak yücelten emekçilere pandeminin faturasını ödetiyorlar. Mağazalardaki mobbinglere ve ücretsiz izinlere direniyor Boyner emekçileri.

Pandemi süreci başlayana kadar biz Boyner emekçileri kendi aramızda kötü yemekleri, hafta sonuna ya da haftanın ilk gününe denk geldiği için sebepsiz ertelenen maaşlarımızı, mağaza yöneticileri tarafından yapılan haksızlıkları konuşurduk kendi aramızda. İş görüşmelerinde insan kaynakları tarafından her yere servis vadedilirken arkadaşlarımız daha sonra kendi ceplerinden yol parası ödüyor. Ayrıca personelin dinleneceği alanlar yok. Lojistik personeline değinmek istiyorum. Mağazalardaki madenciler gibiler. Havalandırması olmayan, daracık, ısıtması soğutması olmayan iş sağlığı güvencesinin yanından yöresinden geçmeyen ortamlarda canla başla çalışıyorlar.

Sonuçta bir emek veriyoruz. Boyner’de vaktimiz geçiyor, karşılığı olarak kariyer yapalım diyoruz. Öyle güzel kariyer sınavları oluyor ki birimlerin soru adedi bile birbirine eşitsiz. Sahadaki personele sorulması gereken konu lojistik personele, lojistik personele sorulması gereken konu saha personeline soruluyor. 30 saha satış sorusu varsa 3 lojistik, 4 kasa sorusu oluyor. Sonra bu sınav sonucunda adaletli sonuçlar yayımlanıyor. Merkez zaten ayrı bir terane. Anlık yolladığı mail ya da görevlerle mağaza personelinin üzerine ekstra iş verebiliyor. Transfer ve iade süreçlerinde 2-3 gün evlerine gidemeyen emekçiler var burada.

Biz Boyner çalışanları olarak bu sorunlarımızı Tez-Koop-İş Sendikasına anlattık. Tek tek her şeyi çözeceklerini söylediler. Üye olduk, kendi çapımızda arkadaşlarımıza anlatıp üye yapmaya çalıştık. Yeter ki hakkımızı alalım, emek sömürücülüğü önünde bir set oluşturalım diye. Başta dediğim gibi emeğin sağı solu, ideolojisi, dini, kitabı olmaz. Öyle de oldu. Her düşünceden, her kesimden çalışma arkadaşımız Tez-Koop-İş Sendikasına kaydını yaptı, içinde bir umutla.

Bildiğim kadarıyla 1800 civarında üyesi olmuş sendikanın ve 400 kişi kalmış toplu iş sözleşmesi için pazarlık masasına oturmaya. Bu 400 kişi hep sabit ne hikmetse onu da anlamadım.

Sendikaya üye olan arkadaşlarımın sendika temsilcilerine bazı konularda soruları oldu daha evvelden ve tüm sorulara neredeyse aynı cevapları aldılar: “Üye yapın, üye sayımız yetersiz, yetkimiz yok.”

Pandemi sürecinin başlarında bile dil ucuyla dahi “Nasılsınız bir sıkıntınız var mı” demek yerine üye yapılması istendi sendika üyelerinden. Daha sonra mağazalar açılana kadar sesleri çıkmadı. Ne aradılar ne de başka bir şey yaptılar. Mağazalar açıldı, yine yemek yediğimiz yerlere geldiler, molalarda takıldığımız yerlere geldiler. Yine aynı, üye yapın! Tabii bu süre içerisinde yine kendilerine sorular sorduk, işçi yasalarını sorduk. Bir yandan da beklemeye devam ettik. Bekledik ki uzaklardan dahi olsa bir ses gelsin, “Arkanızdayız” diye.

Geldik pandemi sürecinin faturasını Boyner’in kendi emekçisine kestiği günlere. Arkadaşlarımız bir sabah ücretsiz izne çıkartıldı. Tüm mağazalarda kaos ortamı var ve bundan beslenmeye başladılar. Çalışanlar işsiz kalmaktan korkuyor, ekmeksiz kalmaktan korkuyor. Ve bir destekçi bile bulamıyorlar.

Ücretsiz izne çıkartılan Tez-Koop-İş Sendikasına üye arkadaşlarımıza ulaşmamış bile sendika. “Nasılsınız” dememiş, bunların haberini alıyoruz. Ufak bir açıklama yapmadı bile sendika. Arkadaşlarımızı biz arıyoruz, eksiklerini sorup elimizden geldiğince yerine getirmeye çalışıyoruz.

Geçenlerde Evrensel’de yayımlanan haberi de okudum bu arada. Kim ise o arkadaş bulup tebrik etmek istedim. Ardından sosyal medyada Tez-Koop-İş Sendikasının temsilcisi olan arkadaşların yaptığı yorumları gördüm. Boyner’in kendisi bile böyle bir tepki vermemişken bu röportaja kendileri neden bu kadar tepki verdiler? Oradaki 3 cümlelik eleştiriyi kaldıramamaları garibime gitti ve düşünmeye başladım. Sosyal medyada Tez-Koop-İş Sendikasının temsilcileri neden bu kadar tepki verdi? Aralarından biri “haramzade” bile demiş. Garipsedim açıkçası, garipsedik. “Haramzade” sıfatını kullanan sendika temsilcisi arkadaştan da, sendika müdürü, patronu, yöneticisi, sıfatı neyse sendikacılardan da bir yanıt bekliyoruz.

Boyner’in bile tepki vermediği o habere neden bu kadar tepki verdiniz? “Haramzade” yakıştırması yaptığınız kişiler sizden daha fazla ses getiriyor ve daha fazla hakkımızı arıyor...


İSTİFALARI ENGELLEMEYE ÇALIŞIYORUZ AMA NEREYE KADAR?

Boyner İşçisi
İstanbul

Yıllarca AVM’lerde çalışarak yaşamımı sürdürmüş bir işçiyim. Pandemiden önce zaten asgari ücret alan insanlardık. Pandemiden sonra da mesai saatlerinin uzatılması, ücretlerimizin tam ödenmemesi, her mağazada çalışanların yarısının ücretsiz izine çıkartılması bizim her geçen gün endişeyle yaşamımıza sebep oluyor. Ücretsiz izne çıkartılanların çoğu 1-2 yıldan az çalışan arkadaşlarımız olsa da aralarında 10 yıl gibi uzun süre bir süredir çalışan arkadaşlarımız da var. Hepimizin gözü 17 Eylül tarihinde. Çünkü koronavirüs sebebiyle işten çıkarmalar 17 Eylül tarihine kadar yasaklanmıştı, çıkartılıp çıkartılmayacağımız ancak bu tarihte netleşecek gibi görünüyor.

Ücretsiz izinde alınan 1170 TL ile kim geçinebilir ki? Hükümet 2021’e kadar ücretsiz izin veriyor, patronları buna teşvik ediyor fakat işçilerin nasıl geçineceğini düşünmüyor? Ücretsiz izne çıkartılan arkadaşlarımız evlerini geçindirebilmek için inşaatlarda sigortasız çalışmak zorunda kaldı. Pandemi sürecinde kendi memleketimizde “mülteci” gibi sigortasız ve güvencesiz yaşamak zorunda bırakılıyoruz.

Bu seneki yıllık izinlerimiz pandemi nedeniyle silindi.  Çalışma saatlerimiz 8 saatten 9 saate çıkarıldı, neredeyse işle yatıp kalkıyoruz ama ücretlerimiz artmadı. Asgari ücretle çalışmaya devam ediyoruz. İçeride kıdem tazminatı gibi kimi haklarımız var. Bu yüzden sesimizi çıkaramıyoruz.

Aylarca haklarımızı almak/korumak üzere mağazada Tez-Koop-İş Sendikasında örgütlenirken sendika bizlere hukuki destekte dahi bulunmadı. Sadece toplu iş sözleşmesinin gerçekleştirildiği takdirde çeşitli haklarımızı elde edebileceğimizi ifade ederken, pandemi sürecinde patronların haklarımıza el koyarken destekçimiz olmadı.

Geçen haftalarda çalışma koşullarımıza ve ücretsiz izinde olduğumuza ilişkin Evrensel gazetesinde bir haber çıkmıştı. Biz Boyner işçilerinin ücretsiz izne çıkartıldığını, fazla mesai yapmamıza rağmen bunun karşılığını alamadığımızı, yıllık izinlerimizin silinmesi gibi karşı karşıya olduğumuz durumu duyurmaya çalıştık. Yani üyesi olduğumuz Tez-Koop-İş’e de aktardığımız bu konuları Evrensel gazetesinde ifade ettik. Ne yazık ki sendika “emek düşmanlığı”, “masa başı haber” gibi nitelendirerek, sosyal medya üzerinden açıkça Evrensel’e saldırmaya çalıştı. Evrensel gazetesine biz konuştuk, onlardan biz haber yapmalarını istedik. Şu an olduğu gibi yine haber yapmaya, mektup yazmaya, sesimizi duyurmaya devam edeceğiz. Sendika bu aşamada kendisini düşünüyor. Şu kadar üyemiz var diyorlar ama bir tane işçi arkadaşımızı arayıp bir sıkıntınız var diyorlar mı?

Boyner patronlarına vermediği tepkiyi neden sendika işçilere ve Evrensel gazetesine veriyor? Böyle olunca işçi arkadaşlarımızla sendika hakkında aklımıza kötü şeyler de geliyor açıkçası. Patronların eleştirildiği bir haber niçin karalanmaya çalışılır? Bizler sendikaya üye yapmak için aylarca uğraşırken işçilerin sorunlarına bir şey diyemeyen sendika gitsin üyelikleri yapsın madem. Bu tutumları nedeniyle ben de sendikaya olan inancımı yitiriyorum.

Sendikadan istifa eden arkadaşlarımızın çoğu sendikayı yanında göremediği için istifa ediyor. Biz bir grup arkadaş da istifaları engellemeye çalışıyoruz. Sendika bu durumdan ders çıkartsa, Evrensel’deki haberden sonra üyelerinin yanına gelip yan yana dursa bizim de üye yapmamız kolaylaşacaktı. Ama sendikanın bu tutumu nedeniyle artık biz de uğraşmayacağız, istiyorlarsa gelip kendileri uğraşsınlar.

Biz sendikanın bizim sorunlarımızla ilgilenmesini isterken, sendika bundan niye rahatsız oldu? Sormazlar mı kendilerine bu işçiler niye bizi değil de alo 170’i arıyor haklarını öğrenmek için. Bu kadarını da söylemeyelim mi sendikaya? Ben hakkımız olduğunu düşünüyorum. “Boyner’de ücretsiz izne karşıyız” diye bir açıklama yapmak çok mu zordu? Bu zor koşullarda işçinin yanında olamazlarsa toplu iş sözleşmesi imzalanınca mı yapacaklar? Her şey toplu iş sözleşmesinde alacağımız üç kuruş zamdan mı ibaret? Hâlâ günler geçti bir açıklama yok.

Onların yapamadığını biz Evrensel gazetesi üzerinden yapmaya çalışıyoruz. Boyner işçileri olarak dün Evrensel’e röportaj verdik yarın başka bir yere de açıklama yaparız, yapacağız. Gazeteye saldırmayı bıraksınlar ve özür dilesinler. Ücretsiz izne çıkartılan arkadaşlarımızın işe geri dönmesi üzerine bir açıklama yapmadan mağazalara gitmesinler boşuna. Tez-Koop-İş Sendikası Evrensel gazetesinde çıkan haberin doğru olduğunu kabul edip ücretsiz izne çıkartılan arkadaşların işe iadesini istesin ya da biz başka gazetelerle de açıklama yapacağız. Biz peşini bırakmayacağız, eğer bunu yapamıyorlarsa biz de istifa ederiz.

* İşçilerin yazdıklarıyla ilgili bilgi almak için aradığımız Tez-Koop-İş’ten ise Genel Başkan Danışmanı Mehmet Ballıdağ’la görüştük. Ballıdağ, “Pandemi süreçlerinde işçilerin sendikalaşması artıyor. Çünkü işverenler kendi lehlerine çevirdiler. Yetki belgesi alınmadan üyelik ilişkisiyle çok yola çıkmak mümkün değil. Tabii ki arkadaşlara yardımcı olmaya çalışıyoruz ama yetki belgesi alamadıysanız sıkıntılı bir konu. Keşke medya üzerinden tartışmak yerine bize iletselerdi. Genel Başkanımıza da bu soruları ileteceğim” dedi. (Evrensel)

ÖNCEKİ HABER

Yazdığı çocuk kitabında tecavüzü meşrulaştıran ifadeler bulunan Musa Dinç tutuklandı

SONRAKİ HABER

İzmir'de 16 yaşındaki Ceren Duman'ın cansız bedeni toprağa gömülü bulundu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa